Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 04/07/2017 tarih, 2026/383 Esas, 2017/128 Karar sayılı kararıyla çocuklar için aylık 200,00'er TL iştirak nafakasına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Mahkeme kararındaki velayetin değiştirilmesi, daha önce hükmedilen nafakaların kaldırılmasına ilişkin hükümler, istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olup, velayetlerin değiştirilmesi hükmü ile ilgili kamu düzeni yönünden yapılan incelemede çocukların üstün yararına ve usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. 1- Yargıtay'ın ve dairemizin yerleşen uygulamalarına göre, velayetin değiştirilmesi isteği ile birlikte yapılan iştirak nafakası talebi, velayetin değiştirilmesi davasının eki niteliğinde olduğundan ayrıca nispi harca tabi değildir. Nitekim dava açılırken davacı tarafından maktu harç yatırılmış, mahkemece iştirak nafakası isteği için ayrıca harç alınması yoluna gidilmeden yargılama sonuçlandırılmıştır....
Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; müşterek çocukların yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur.( TMK. nun 330/1. maddesi ). İştirak nafakası (TMK 182/2.maddesi) miktarının belirlenmesinde ana babanın özelliklerine ilişkin ilkelerden bir diğeri sonuncusu ana babadan geliri olmayan iştirak nafakası vermemelidir ilkesidir. Ekonomik sosyal durumu yetersiz ise katılmak zorunda da değillerdir....
Bunun sonucu olarak, annenin açtığı dava sonucu velayetin değiştirilmesi kararıyla birlikte hükmedien iştirak nafakasının başlangıcının da, velayetin değiştirilmesi kararının kesinleşmesi tarihi olarak kabul edilmesi gerekir. Temyiz edilen hükümde, iştirak nafakasının başlangıç tarihinin, velayetin değiştirilmesi kararının kesinleşme tarihi yerine dava tarihi olarak gösterilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmişse de; bu hatanın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; hükmün bu kısmının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.m.438/7)....
Her ne kadar dava dilekçesinde davacı yanın nafaka talebi bulunmamakta ise de çocuk için nafaka fiili bakım karşılığı belirlenen miktardır ve velayetin düzenlenmesine yönelik davalarda bu davaların ferîsi niteliğindedir. Bilindiği üzere ferî talepler asıl talebin sonucuna bağlıdır. Diğer bir ifade ile iştirak nafakası eğer bir boşanma davasında velayete tabi çocuklar var ise, boşanma kararının varlığına, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra açılan velayetin düzenlenmesine yönelik davalarda ise velayet talebinin kabulüne bağlıdır.Dolayısıyla velayet ve iştirak nafakası talebi arasında bir öncelik ya da sonralık ilişkisi bulunmayıp aslilik ve ferîlik ilişkisi söz konusudur(HGK.2017/2- 2444 E,2019/51 K.sayılı 31.01.2019 tarihli kararı).Bu niteliği itibarı ile dava dilekçesinde istenmesi şart olmadığı gibi müstakil harç yatırılması da gerekmez....
Mahkemece; dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuk Sena Elif için dava tarihinden geçerli olmak üzere takdiren aylık 750 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili süresinde temyiz etmiştir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
Dava, 2002 yılında boşanma sonucu velayeti anneye verilen müşterek çocuğun fiilen davacı baba yanında kaldığı ileri sürülerek birikmiş iştirak nafakası 5700,00 TL için yapılan takip nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, annenin velayet değişmediği için birikmiş nafakayı isteyebileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerlerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir ( TMK.nun 329/1. maddesi ). Yine, iştirak nafakası velayetin fiilen (eylemli olarak) kullanılmasına bağlı bir haktır. Kendisine verilen anne veya baba çocuğu yanına alarak fiilen bakmıyorsa hükmedilen iştirak nafakasını diğerinden isteyemez. Somut olayda, çocuğun boşanma tarihinden itibaren davacı babanın yanında olduğu dinlenen tanık beyanları ile sabit olup salt velayet hakkının annede olması birikmiş nafaka alacağını isteme hakkı vermez....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası hükmedilmesi talebine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince verilen karara karşı; davacı taraf; hükmedilen iştirak nafakası miktarı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Ancak nafaka takdir edilirken; velayet kendisine tevdi edilmeyen tarafın ekonomik imkanları yanında; çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları da dikkate alınmalı, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeği ve yüklendiği sorumluluklar da gözönünde bulundurulmalıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır....
İştirak nafakası (TMK. md. 182) velayet hakkının kullanılması kendisine verilen eş tarafından istenebileceğine göre; nafakanın başlangıç tarihinin de velayetin kesinleşme tarihi olması gerekir. Velayet kendisine bırakılmış olan eşin fiilen çocuğuna bakması ahlaki bir görevin ifası olup, velayet hakkını kullanandan istenemez. Ancak fiilen bakan eş, aynı zamanda iştirak nafakası ile yükümlü ise, bunu ödemekten kaçınabilir. Velayet ve mali sonuçları boşanma ile ayrıca düzenlenmiş olduğundan; burada Türk Medeni Kanununun 329/1. maddesinin uygulanması söz konusu değildir. Bu bakımdan mahkeme hükmünü düzeltmeye ihtiyaç yoktur. Hükmün düzeltilmeden onanması gerektiği düşüncesiyle, değerli çoğunluğun düzeltili onama kararına katılamıyorum....
Bu nedenle velayetin değiştirilmesi davasında iştirak nafakası istenmemesi sonradan istenmesine engel değildir.Diğer taraftan,iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. TMK. 330/1.md. göre de nafaka miktarı çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur....
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; tarafların 03.03.2020 tarihinde kesinleşen karar ile anlaşmalı boşandıkları, 2012 doğumlu müşterek çocuk Simirna Ayça Demirci'nin velayetinin anneye verildiği, çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmediği, eldeki bu dava ile davacı annenin müşterek çocuğun barınma, beslenme gibi giderleri bulunduğunu belirterek çocuk yararına aylık 2.500,00 TL iştirak nafakası talebinde bulunduğu tartışmasızdır. Boşanma davasında iştirak nafakası istenmemesi sonradan istenmesine engel değildir. Çünkü, bu nafaka velayet hakkı verilen davacı anne tarafından çocuk adına istenmekte ve nafaka borcu bu nedenle her an yenilenen borçlardan olduğundan yeniden doğmaktadır. Nitekim, iştirak nafakasında nafaka doğmadan bu nafakadan feragat mümkün değildir....