Velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması davasında; Dosya içinde alınan sosyal inceleme raporları, annenin velayet görevinin gereklerini ihmal ve istismar ettiğinin, kişisel ilişkiye engel olduğunun ispatlanamaması, çocuğun anne ile kalmak istemesi, davacı babanın velayet görevini üstlenmesi halinde müşterek çocuğu yaşadığı Belçika ülkesine götürmeyeceğine dair beyanı nazara alınarak velayetin değiştirilmesi ve buna bağlı iştirak nafakasının kaldırılması davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı anlaşılmış olup, davacının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
İle belirlenen aylık 400,00- TL katılım nafakasının birleşen dava tarihi olan 25.09.2019 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 600,00- TL arttırılarak aylık 1.000,00- TL katılım nafakası olarak devamına ve bu nafakanın takip eden yıllarda TÜİK tarafından belirlenen yıllık ÜFE oranında memur maaş zammı oranından fazla olmamak koşulu ile arttırılmasına fazla istemin reddine "karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı erkek tarafından, yoksulluk nafakası ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı dava dilekçesinde; davalı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinde de bulunmuştur. Bu talep bağımsız dava niteliğinde olup, ayrıca nispi harca tabidir. Davacı tarafından yatırılan başvurma harcı dava dilekçesindeki tüm talepleri kapsar....
Dava; velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakasının kaldırılması ve geriye dönük ödenen iştirak nafakasının iadesi ve yoksulluk nafakasının kaldırılması, karşı dava ise; yoksulluk nafakasının artırılması talebine ilişkindir. Davacı taraf; dava dilekçesi ile velayetin değiştirilmesi talebinin yanısıra, geriye dönük iştirak nafakası ödemelerinin iadesi ve yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinde bulunmuştur. Yargılama aşamasından geriye dönük ödenen iştirak nafakası talebinin 8.400,00.-TL'lik kısmı ile ilgili olarak harç ikmali yapılmış ancak yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi yönüyle harç ikmali yaptırılmamıştır. Davalı ise; cevap dilekçesi ile; lehine boşanma davası ile hükmedilen yoksulluk nafakasının ÜFE'ye göre arttırılması talebinde bulunmuş, mahkeme tarafından yargılama aşamasında davalı tarafa harç ikmali yapması hususunda karar vermiştir....
Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınmaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, aşağıdaki hallerde velayetin kaldırılmasına karar verilir. -Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biri ile velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi, -Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır bir biçimde savsaklaması, -Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır. -Kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar. "(TMK madde 348). Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir (TMK madde 349). Velayete ilişkin uyuşmazlıklar kamu düzeniyle ilgilidir ve re'sen araştırma ilkesi geçerlidir....
Eldeki davada davacı baba velayetin değiştirilmesiyle birlikte iştirak nafakasının da kaldırılmasını talep etmiş olup, çocuklar dava tarihinden itibaren davacı yanında yaşadığına, mahkemece velayetin değiştirilmesine karar verildiğine, çocukların karar tarihinden sonra velayetinde bulunduğu annenin yanına gitmeleri halinde annenin yeniden iştirak nafakası isteyebileceğine göre iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılması gerekirken velayetin değiştirilmesine ilişkin kararın kesinleşme tarihinden itibaren kaldırılması doğru olmadığından, davacı babanın bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın anılan yönden düzeltilmesine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Kanuni sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar. Aynı Kanunun 419/son maddesinde ise kısıtlanan ergin çocukların kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılacağı hükme bağlandığından, kısıtlanıp velayet altında bırakılmasına karar verilen çocuklar hakkındaki uyuşmazlıklarda velayet hükümleri uygulanır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise, 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince aile mahkemesidir. Buna göre ergin olan kişi ana veya babanın velayeti altında bırakılmış ise veli hakkında vesayete ilişkin özel hükümler değil velayete ilişkin hükümler uygulanacaktır. Kararı temyiz eden anne ... velayetin kaldırılması için aile mahkemesine dava açması mümkün ise de, velinin şahsına itirazda bulunması mümkün değildir. Temyiz mahiyeti itibari ile kısıtlama kararına yönelik olmayıp, velayetin kaldırılması istemine ilişkindir....
Davacı tarafın katılma yoluyla nafakanın başlangıç tarihine yönelik istinaf talebi hakkında; Davacı dava dilekçesinde geçici velayetin kendisine verilmesi halinde bu tarihten itibaren aylık 500,00 TL tedbir, velayetin değiştirilmesinden sonra ise aynı miktarda iştirak nafakası talebinde bulunmuştur. Mahkemece iştirak nafakasına hükmedilmiş ise de 22/12/2020 tarihli ara kararı ile çocuğun geçici velayeti anneye verilmesine rağmen tedbir nafakası talebi hakkında bir karar verilmemiştir. Tedbiren velayet düzenlemesi yapılması ve talep edilmesi halinde geçici velayetin verildiği tarihten itibaren tedbir nafakasına da hükmedilmesi gerekir. ( Yargıtay 2....
Davalı cevap dilekçesinde; boşanma sırasında iştirak nafakası ödemeyi davacının kabul etmiş olduğunu, davacının malulen emekli olmadığını, çalışabilecek durumda olduğunu, nafaka ödemenin ahlaki borcu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkânları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
Aile Mahkemesinin 2010/799 Esas ve 2011/571 Karar sayılı ilamı ile annesine verildiği, vasi adayının, talebi açık bir şekilde, vasi atanmasına ilişkin olduğu, vasi tayini davasında ''velayetin kaldırılması'' hususununda ön sorun olarak değerlendirmesi ve vasi adayına, velayetin kaldırılması davası açması hususunda usulüne uygun süre verilmesi ve velayetin kaldırılması davasının açılması halinde bekletici mesele yapılması gerektiği, aksi durumun HMK'nın harç, gider avansı ve taraf sıfatına ilişkin düzenlemelerini bertaraf edeceği, davacının vasi olarak atanma isteğinden ibaret olan isteği konusunda görevli mahkemenin vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. Dava, vasi tayini istemine ilişkindir....