CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, çocuğunu rahatlıkla görmekte olduğunu, kişisel ilişki tesisinde hiçbir problem yaşamadığını, velayetin el değiştirmesi şartlarının oluşmadığını buna rağmen davacı tarafın asılsız iddialarla bu davayı açtığını, tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde davacı Mine lehine bağlanan 350 TL yoksulluk nafakasının, Mine'nin evlenmesi ve işe başlaması durumunda kaldırılacağı yönünde hüküm olduğunu, Mine'nin uzun süredir çalıştığını öğrenmelerinin üzerine bu nafakanın kaldırılması yönünde dava açtıklarını, akabinde huzurdaki davanın açıldığını, huzurdaki davanın caydırma amaçlı açıldığını, davacının velayet almak için gerekli imkanlara sahip olduğu konusunda dosyaya delil sunulmadığını, çocuğun babanın yanında kötü muamele gördüğü ve babanın çocukla ilgilenmediği iddialarının asılsız olduğunu, davacının çocukla kişisel ilişki günlerinde bile riayet etmeyip çocuğu görmeye gelmediğini beyanla; açılan davanın reddini talep etmiştir....
nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir....
Velayet görevini ifa edemeyecek durumda olduğunu ilişkin bir iddia ve olgu yoktur. Babada bulunan velayetin kaldırılması talep edildiğine göre davanın anneye ihbar edilmesi, annenin velayeti talep etmemesi halinde veya velayet görevini ifa edemeyeceğinin tespiti halinde çocuğa vasi atanması yoluna gidilmesi gerekir. Davanın anneye ihbar edilmeden sonuca bağlanmasını doğru bulmuyorum. Hükmün bu sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluk görüşüne katılmıyorun....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, velayetin kaldırılması isteğine ilişkin olup, babaanne tarafından açılmıştır. Davaya konu çocuk ... 2010 doğumludur. Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi, çocukları ilgilendiren davalarda, iç hukuk gereğince, çocuklarla velayet sorumluluğuna sahip kişiler arasında çıkar çatışmasının söz konusu olması halinde çocukların, adli merci önündeki kendisini ilgilendiren davalarda bir temsilci atanmasını ön sorun olarak görmektedir....
DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, velayetin kaldırılması isteğine ilişkin olup, babaanne tarafından açılmıştır. Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi, çocukları ilgilendiren davalarda, iç hukuk gereğince, çocuklarla velayet sorumluluğuna sahip kişiler arasında çıkar çatışmasının söz konusu olması halinde çocukların, adli merci önündeki kendisini ilgilendiren davalarda bir temsilci atanmasını ön sorun olarak görmektedir (Sözleşme m. 4)....
Anılan kararın velayet yönünden de istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince ortak velayete karar verilmesinin hatalı olduğuna ve velayetin babaya verilmesine karar verilmiştir. Velayet ve kişisel ilişki düzenlenirken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velayet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir....
Alınan uzman bilirkişi raporunda müşterek çocukların baba ile yaşamak istediklerini beyan ettikleri alınan raporun dava konusu çocukların beyanları ile uyumlu olduğu yine davalı babanın müşterek çocukların velayetinin kendisine verilmesini talep ettiği anlaşılmakla, velayetin kaldırılması talebinin reddi ile velayet hususunun kamu düzenine ilişkin olması sebebi ve çocukların üstün menfaati dikkate alınarak velayetin değiştirilmesine en nihayetinde sonuç olarak aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir." şeklindeki gerekçe ile "1- Velayetin kaldırılması talebinin kabulü ile, Velayetin düzenlenmesi hususunda resen hüküm kurularak; Ordu İli Gölköy İlçesi Kuşluvan Köyü/mah....
Dava tarihinde yardım nafakası talebinde bulunulan çocuklara ilişkin velayet hakkı davacı annededir.Bahse konu velayetin kaldırılmasına ilişkin ilamın davacı anne tarafından temyiz edildiği ve dosyanın halen Yargıtay 2....
Açılan dava hukuki nitelendirme yapılarak velayetin kaldırılması davası olarak kabul edilse dahi davada vasi tayini talep edildiğinden mahkemelerinin görevi kapsamıyla talep hakkında karar kurulamayacağı, vasi atanması talebine yönelik davanın sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi gerekçeleri ile mahkemelerinin görevsizliğine dair karar vererek her iki mahkeme arasında oluşan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın merci tayini ile dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Dava küçükler T4 T5 ve T3 resmi dairelerdeki işlemleri yerine getirmek için davacının vasi olarak atanması talebine ilişkindir. Bu durumda Sulh hukuk mahkemesinin, Türk Medeni Kanunu'nun 404. maddesine göre velayet altında bulunan küçüklere vasi atanması istendiğinden, mahkemece davacı vasi adayına velayet hakkının kaldırılması için dava açmak üzere yetki ve süre verilerek bu davanın sonucunu bekletici mesele yaparak vasi atanması gerekip gerekmeyeceği hususunda karar vermesi gerekmektedir....
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının açtığı velayetin değişirilmesi ve nafakanın kaldırılması davasında beyanların inandırıcı ve kesin olmamakla birlikte hiçbir zaman çocuklarını yol ortasında bırakmadığını,çocuklarını ablasına sağlıklı olarak teslim ettiğini,çocuklarının ablasında bir gece misafir olarak kaldıklarını, ablasının daha sonra çocukları kendisine teslim ettiğini, boşanma ilamında takdir edilen nafakaların devamına karar verilmesini, davacının davasının devamına karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Taraflara ait nüfus kayıt örneği, tanık beyanları, yaptırılan zabıta araştırmaları, bilirkişi raporları ile dava dosyası....