Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 12/12/1990 tarih 1990/429 Esas 1990/690 Karar sayılı ilamına istinaden iştirak nafakası alacağı için ilamlı icra takibi başlattığını, ilamın tarafının takip alacaklısı olmadığını, ilamın zamanaşımına uğradığını, güncel değer tespiti yapılarak icra emrinde bu miktar üzerinden talepte bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, alacaklının reşit olduğu tarihten sonraki nafakaları isteyemeyeceğini, 1995-1996 yıllarında velayetin değiştirilmesi davası açıldığını, velayetin babaya verildiğini, ancak deprem nedeniyle kayıtların düzenini yitirdiğini belirterek icra emri ve takibin iptalini talep etmiştir. Alacaklı vekili, güncel değer üzerinden geriye dönük son 10 yıllık nafaka için talepte bulunduklarını belirterek talebin reddini istemiştir....

    Aile Mahkemesinin 2017/716 Esas, 2017/919 Karar sayılı ilamı ile 21.11.2017 tarihinde boşandıkları, 22.04.2014 doğumlu Şevval Mira adında bir çocukları olduğu, boşanma kararında çocuğun velayetinin ortak velayet olarak düzenlenip halen ortak velayet olarak düzenlenmesinin geçerli olduğu görülmüştür. Tüm dosya kapsamı, tarafların müşterek küçük çocuğunun yaşı, ihtiyaçları, dosya kapsamında alınan uzman raporu, çocuğun uzmandaki beyanı, tarafların ortak velayeti kullanırken yaşadıkları sıkıntılar dikkate alındığında ortak velayet düzenlemesinin kaldırılması ve velayetin anneye verilmesi, küçüğün menfaatinedir. Çocuğun velayeti anneye verilmekle baba ile kurulan kişisel ilişki de çocuğun yaşı ve içtihatlara uygun olmakla küçüğün menfaatinedir. Bu haliyle ilk derece mahkemesince asıl davanın kabulü ile velayetin anneye verilmesi bu kapsamda da karşı davanın reddine karar verilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına uygundur....

    Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/403 Esas sayılı dosyası ile velayet değişikliği yapılarak velayetin babaya verildiği, iş bu kararın 29/12/2016 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar davacı taşınmazın 1/2 hissesini davalıya 10 yıllık iştirak nafakası karşılığında verildiğini, tarafların bu şartla boşandıklarını, bu nedenle 1/2 hisse devrenini şartlı bağış olduğunu, davalının velayet görevinini gereklerini yerine getirmediği için bağıştan rücu ettiğini iddia etmiş ise de protokolden de açıkça anlaşılacağı üzere taşınmazın 1/2 hissesinin 10 yıllık nafaka karşılığı verildiği, hal böyle olunca bir bağıştan söz edilemeyeceği, bu nedenle 1/2 hisse yönünden tapu iptal ve tescile karar verilmemesinin yerinde olduğu anlaşılmakla davacının bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olmadığı kabul edilmiştir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava katılım nafakasının arttırılması istemine ilişkindir. Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla inceleme, HMK'nın 355 maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; Türk Medeni Kanununun 182/2. maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava velayet değişikliği ve iştirak nafakası isteminden ibarettir. Davacı anne boşanma kararı ile birlikte velayeti babaya bırakılan ortak çocukların velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı anne tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....

    yoksulluk nafakasına yönelik olduğu şeklinde sınırlama yapılarak, hükmün ... ... yararına kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden bozulmasına, yoksulluk nafakası yönünden ise onanmasına karar verilmiş ise de, ... ... müşterek çocuk ...’nın velayetinin davalı-davacı anneye verilmesine yönelik de temyiz itirazlarının bulunduğu, ancak ilk inceleme sırasında bu hususun gözden kaçtığı ve velayet yönünden hükmün incelenmediği anlaşılmakla, karar düzeltme isteğinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. ... kocanın velayete yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, davalı-davacı kadının müşterek çocuğa karşı şiddet eylemine yönelik tanık beyanının inandırıcı nitelikte olmayıp, bozma ilamında hata sonucu yazıldığının, dosya kapsamına ve uzman raporuna göre velayetin anneye verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz...

      Bu nedenle, mahkemece çocuğu başkasına bırakma, ihmal etme, kaçırma, iradi olarak terk etme, yönlendirme hususları ile tarafın velayet talebinin olup olmaması, şiddet uygulaması, sadakatsizliği, ekonomik durumu, mesleği, yaşadığı ortam, kötü davranışı, alkol bağımlılığı, sağlığı, dengesiz davranışları dikkate alınmalıdır. Mahkemece, açıklanan özellikler yanında mümkün oldukça çocuğun alıştığı ortamın değiştirilmemesine, kardeşlerin ayrılmamasına özen gösterilmeli, velayetin verileceği taraf yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olup olmayacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delil olup olmadığı veya hemen meydana gelecek tehlikenin varlığının ispat edilip edilemediği ve maddi durumun iyiliğinin tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmeyeceği hususu da mutlaka değerlendirilmelidir," ilkeleri benimsenmiştir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi - İştirak Nafakası Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan "velayetin değiştirilmesi" ve "iştirak nafakası" davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (koca) tarafından; her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı-davacı vekili Av. ...'a ait vekaletname dosyada bulunmamaktadır. Adı geçen vekile, vekaletnamesini ibraz etmesi için süre verilmesi, ibraz ettiği takdirde dosyaya alınması, aksi halde gerekçeli kararın davalı-davacı asile tebliği ve asil yönünden de temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi. 14.01.2014 (Salı)...

          Davacı kadının iştirak nafakası isteği, velayetin kendisine verilmesi isteğini de kapsar. Bu husus yerine getirilmeden ve daha önce de verilmiş bir karar bulunmadığından, velayet düzenlenmeden iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru değildir. Bunun dışında, HUMK hükümlerine göre, bir davada hüküm verilmesi, başka bir davada incelenmekte olan ve kesin olarak karara bağlanacak bulunan bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise, mahkeme, o davanın sonuçlanmasını beklemek üzere yargılamayı erteleyebilir. Çocukla baba arasındaki soybağı ilişkisi, iştirak nafakasının ve çocuk reşit olmakla yardım nafakasının saptanmasında öncelikle araştırılması gereken bir husus olup, mahkemece nesebin reddi davasının sonuçlaması, bakmakta olduğu iştirak nafakası davası için bekletici mesele yapılmalıdır. Aksi düşünce ve yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

            Davalı-davacı vekili istinaf dilekçesi ile; iştirak nafakası miktarı ve iştirak nafakasının başlangıç tarihi bakımından istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dairemizce; resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında duruşma açılmasına gerek görülmeksizin, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK md. 353- 355) inceleme sonucunda; Asıl dava, velayet kendisinde bulunmayan anne tarafından açılan velayetin değiştirilmesi ( TMK 349 ), karşı dava ise velayet kendisinde bulunan baba tarafından açılan iştirak nafakası isteğine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 400 TL iştirak nafakasının davacı-davalı anneden alınarak davalı-davacı babaya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Taraflarca az yukarıda gösterilen sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

            UYAP Entegrasyonu