Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.” hükmü gereğince velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkânları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası talep edebilmek için velayet hakkına sahip olmak gerekmektedir. Mahkemece verilen velayetin değiştirilmesi kararı da ancak kararın kesinleşmesiyle geçerlilik kazanacağından, iştirak nafakasının başlangıç tarihinin de velayetin değiştirilmesi kararının kesinleşme tarihi olması gerekmektedir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 09/09/2020 kesinleşme tarihli 2020/151 Esas, 2020/184 Karar sayılı kararı ile; tarafların TMK 166/3 gereğince boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davalı babaya bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisine alınan tanık beyanları, 10/11/2020 tarihli sosyal inceleme raporu, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, davalı babanın işi gereği yerleşik bir düzenin olmayışı hususları birlikte değerlendirildiğinde; velayetin anneye verilmesinin çocuğun yüksek menfaatine olacağı anlaşılmakla velayetin değiştirilerek davacı anneye verilmesinin yerinde olduğu, davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerektiği, Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. (TMK m. 182/2 ) Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir....
İlk derece mahkemesince davacının ise çocuğu teslim aldıktan sonra aynı şekilde çocuğu davalı anne ile görüştürmemesi, taraflar arasında husumet oluştuğu, bu durumun duruşma salonunda dahi görüldüğü, davacı babanın davalı anneye karşı çocuğun yanında olması nedeniyle daha sert ve olumsuz tutum içine girdiği, müşterek çocuğun anne ile olan bağlarının devamı için gerekli olan kişisel ilişkinin kurulması konusunda zorluk çıkardığı dikkate alındığında, ortak olarak düzenlenen velayetin değiştirilmesi talebi, mahkememizde oluşan davacı tarafından, anne ile çocuğun bağlarının koparılmasına sebep olabileceği endişesi nedeniyle yerinde bulunmamış, mahkeme kararı ile ortak velayet olarak düzenlenen velayet kararının değiştirilmesi ile davacının velayet değişikliği davasının reddine karar verilmiştir gerekçesi ile davacının ortak velayet düzenlenmesi kararının değiştirilmesi ve velayet değişikliği davasının reddine karar verilmiş ise de velayetin ortak kullanılması için bu konuda taraflar arasında...
Öte yandan ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Eş söyleyişle, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 23.5.2001 gün ve 2001/2-430 E., 2001/432 K sayılı kararında da velayetin düzenlenmesinin kamu düzenine ilişkin olduğu, usuli kazanılmış hak ilkesinin istisnasını oluşturduğu benimsenerek aynı ilkeye vurgu yapılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında velayetin kamu düzeni ile ilgili olması ve çocuğun üstün yararı da dikkate alındığında değişen şartlara göre her zaman yeniden değerlendirilmesi ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülen hususların nazara alınması mümkündür....
Aile Mahkemesi'nin 19/01/2021 tarih, 2022/186 Esas ve 2023/63 Karar sayılı "Velayetin Değiştirilmesi davasının reddine ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğuna" ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı kadın vekilinin Adana 9....
Annenin vefat etmiş olması nedeniyle çocuk ile babası arasındaki soybağının henüz kurulmadığı 03.02.2015 tarihinde çocuğa vasi atanmış ise de TMK m. 337'ye göre anne ve babanın evli olmaması nedeniyle velayetin anneye ait olduğu durumda, annenin vefat etmesi halinde çocuğa vasi atanacağı veya velayetin babaya verileceği düzenlemesi dikkate alındığında babanın velayet davası açma hakkı vardır. Aslolan velayet olduğundan, velayet davasına bakmakla da aile mahkemeleri görevli olduğundan davanın, Balıkesir 1. Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince Balıkesir 1. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 04/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesi kararına karşı; davacı süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 183. ve 349.maddelerine göre; yeni olgunun zorunlu kılması ve küçüğün menfaatini gerektirmesi halinde velayet değiştirilebilir. Velayet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m.l; TMK m. 339/1.343/1. 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur....
Aile Mahkemesinin 28/09/2016 Tarih ve 2016/720 Esas ve Karar 2016/780 Sayılı kararı ile boşandıklarını, iş bu davada müşterek çocukları olan T8 isimli 7 yaşındaki çocuklarının velayetinin anlaşmalı boşanma protokolü gereği baba T5 'ye verildiğini, müşterek çocuğun dava dilekçesinde izah ettiği nedenlerle, davalının hakkında bir çok dava, suç duyurusu bulunması velayet görevinin başkalarına devretmesi, çocuğunu istismar ederek başkalarından para alması, çocuğuna hakaret ve darp etmeleri ve başkalarının yanında kalmasına izin vermesi velayet hakkını kullanamayacak durumda olan davalı babadan dava sonuna kadar tedbiren alınarak ve velayetin nezi ile velayetin tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir....
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm 05.06.2015 tarihli velayetin tevdi edilmesine ilişkin asıl karar ile müdahillik isteğinin reddine ilişkin 15.06.2015 tarihli ek karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayet davaları kamu düzenine ilişkin olup, velayet düzenlemesiyle alakalı olan herkes tarafından açılabilir. Açılmış olan davaya katılabilir, usulünce verilmiş müdahillik kararı bulunmasa dahi o kararı temyiz edebilir. Açıklanan sebeple, 15.06.2015 tarihli müdahale isteğinin reddine yönelik usul ve yasaya aykırı ek kararın kaldırılması ile 05.06.2015 tarihli esas karara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine karar verilmiştir. Toplanan delillerden; 26.09.2014 tarihli kesinleşmiş boşanma kararı ile küçü....n velayeti annesi ..... verilmiş, anne 02.05.2015 tarihinde ölmüştür....
ın vasi olarak atanmasına karar verildiği; anne Selda'nın ise Denizli 3.Aile Mahkemesi'nin 2013/865 esas sayılı dosyası ile velayetin kendisine tevdii hususunda dava açtığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; Türk Medeni Kanununun 336.maddesine göre boşanma halinde velayet, çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olup velayet hakkı sahibinin ölümü durumunda çocuğun velayeti doğrudan sağ eşe geçmez. Velayet altında bulunmayan çocuk vesayet altına alınır ise de aslolan velayet olup sağ olan annenin velayetin kendisine tevdii hususunda dava açtığı anlaşıldığından, öncelikle bu davada, annenin velayet görevini layıkıyla yerine getirip getirmeyeceğinin, çocuğun üstün yararı gözetilerek belirlenmesi gerekir....