Dava, velayetin değiştirilmesi ve kişisel ilişki kurulması talebine ilişkindir.(4721 sayılı TMK'nun 348 vd. m.leri) Kişisel ilişkiyi düzenleyen TMK'nun 323. maddesine göre, "Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir." hükmü düzenlenmiştir. 4721 sayılı TMK'nun 348. m.sine göre, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biri ile velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi velayetin değiştirilmesi nedenleridir. Kuşkusuz velayet kendisinde bulunan anne ve babanın çocuk ile ilgili yapacağı her türlü iş ve işlemde çocuğun üstün yararını koruması gerektiği tartışmasızdır....
Davacının dava dilekçesinde sadece velayetin değiştirilmesi talebinde bulunduğu, kişisel ilişki kurulmasını talep etmediği görülmektedir. Velayetin değiştirilmesi davası basit, kişisel ilişki kurulması davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Kişisel ilişki kurulması velayetin değiştirilmesi ile birlikte terditli istenebileceği gibi, harcı yatırılarak açılacak ayrı bir dava ile de istenebilir. Oysa olayımızda davacının terditli bir istemi olmadığı gibi, harcını yatırıp açtığı ayrı bir davası da bulunmamaktadır. Hâkim, taleple bağlı olup fazlaya karar veremez (HMK m. 26). O halde mahkemece, dilekçeler aşamasından sonra istenilen kişisel ilişki talebi hakkında, karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesine usul ve yasaya aykırılık yoktur. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacının istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak, buna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması uygun görülmüştür....
Aile Mahkemesi’nin 2006/64 Esas 2006/187 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandığı, 2004 doğumlu küçük Mehtap’ın velayetinin davacı anneye verildiği, çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki davacı annenin talebinin velayet hakkı kapsamındaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olduğu, velayet hakkı kapsamında çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığı, aynı hukuksal konumda olan erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil edeceği, evlilik birliği içinde doğan çocuğun taşıdığı ailenin soyadını, evlilik birliğinin sona ermesi ile kendisine velayet hakkı tevdi edilen annenin kendi soyadı ile değiştirmesini engelleyici yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, söz konusu değişikliğin çocuğun üstün yararına da aykırı bulunmadığı ve çocuğun soyadı değişmekle kişisel durumunun değişmeyeceği (TMK m. 27) gerekçesiyle davanın kabulü ile...
Dava dilekçesinde ki diğer iddialar ispatlanamasa da gerçekleşen, az yukarıda açıklanan duruma göre davalı babanın velayetten kaynaklanan görevlerini ihmal ettiği, çocuğun üstün yararının alıştığı ortamın değişmemesini gerektirdiği ve bu durumda velayetin değiştirilmesi koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. O halde; velayetin değiştirilmesi davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde velayetin değiştirilmesi talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca asıl davanın kabulü ile ortak çocuğun velayetinin babadan alınarak annesine verilmesine, karar vermek gerekmiştir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür....
Dinlenen müşterek çocuğun beyanları, uzman görüşü raporlarına yansıyan beyan ve tespitler ile toplanan delillerden, müşterek çocuğun mevcut düzeninden memnun olduğu, velayetin değiştirilmesi talebine dayanak beyan ve iddiaların somut olarak ispatlanamadığı, davalının velayet sorumluluğunu yerine getirdiği, mevcut velayet durumunun çocuğun menfaatine uygun olduğu anlaşılmakla velayetin değiştirilmesi talebi yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle, Davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, yetersiz uzman raporları esas alınarak tanıkları Hacer Gönül dinlenmeksizin, davalarının reddine karar verilmesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; hükmün usul ve yasaya uygun olması nedeni ile istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; Velayetin değiştirilmesi (TMK m. 349) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Mahkememizce; re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK.nun 355. maddesi) inceleme sonucunda; İlk derece mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemler Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği saptanmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir....
Velayet sahibinin; sağlayacağı eğitim ile çocuğu istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlâk sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğurabileceği onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır....
Velayet sahibinin; sağlayacağı eğitim ile çocuğu istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlâk sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğurabileceği onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması veya Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; velayetin kaldırılması talebinin reddi yönünden, davalı tarafından ise velayetin değiştirilmesi davasının kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının temyiz itirazları yersizdir. 2- Davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Taraflar, 08/04/2015 tarihinde kesinleşen karar ile anlaşmalı olarak boşanmışlar ve velayet davalı babaya verilmiştir. Bu dava ise, 04/12/2015 tarihinde açılmıştır. Boşanma davasından sonra davalı babanın velayet görevini kötüye kullandığı veya ihmal ettiği kanıtlanamamıştır....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; çocuklar adına temsil kayyımı atanmadan eksik inceleme ile verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının aralarında düzenlenen protokole sadık kalmadığını, müvekkilinin iradesi sakatlanarak hile yolu ile düzenlenen protokolün dikkate alınamayacağını, velayetin değiştirilmesi koşulları oluşmadığı halde hatalı değerlendirme ile velayetlerin babaya verilmesinin kanuna aykırı olduğunu belirterek istinaf etmiş, kararın kaldırılarak, davanın reddini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusuna cevap vermemiştir. Dava; velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. Bilindiği üzere, 4721 sayılı TMK'nın 339- 347. maddeleri uyarınca velâyet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülüklerini de içerir....