WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, eşlerin boşanması sonucu küçüğün velisi olan babanın ölmesi halinde velayet kendiliğinden anneye geçmez. Boşanma nedeniyle velayet askıdadır. Kural olarak; velayetin belirlenmesi aile mahkemesinin, vesayet altına alınma işlemi ise, sulh hukuk mahkemesinin görevine girer. Nüfus kayıtlarına göre velayeti kendisinde olmayan velinin sağ olup olmadığını nüfus idaresi görmek zorundadır. Çocuk reşit oluncaya kadar denetime açık bir “velayet müessesesi” bulunmaktadır ve bu denetim ancak ihtisas mahkemesi olan aile mahkemelerince yerine getirilmelidir. Kısıtlı küçüğün annesi; velayet hakkı sahibi olan babanın vefatı aile kendiliğinden velayet hakkına sahip olamayacağı için, sağ kalan eş açısından velayete engel durumların bulunup bulunmadığını aile mahkemesi incelemek zorundadır. Velayet o eşten yasaklanmadıkça vesayet kurumu devreye girmeyecektir....

    Mahkemece alınan sosyal inceleme raporlarında; annenin kendi ailesi ile birlikte yaşadığı ve düzenli gelir getiren bir işte çalıştığı, velayet görevini yerine getirebilecek sosyal ve ekonomik şartlara sahip olduğu, babanın ise kendi ailesi ile altlı-üstlü oturduğu, mahkemenin tedbiren velayet düzenlemesi sonrasında çocukların fiilen büyükbaba ve babaanne ile birlikte yaşadıkları, bulundukları evde çocukların odalarının bulunmadığı ve anneyi özlediklerini ifade ettikleri rapor edilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-davalı annenin çocuklara yönelik olumsuz bir tutum ve davranışının bulunmadığı, velayet görevini yerine getirebileceği, görüşlerini açıklama olgunluğuna erişen çocukların da anne ile yaşamak istediği anlaşılmaktadır....

      Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından kadın lehine hükmedilen nafaka, tazminatlar ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ortak çocukların velayeti davalı-davacı anneye bırakılmış, davacı-davalı erkek velayet düzenlemesi yönünden kararı istinaf etmiş, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi üzerine davacı-davalı erkek hükmü velayet düzenlemesi yönünden temyiz etmiştir....

        Somut olayda çocuğun velayeti, velayet hakkı verilen annenin vefatı nedeniyle askıda olup babanın sulh hukuk mahkemesinde devam eden vasi atanması dosyasında "velayeti istiyorum" şeklindeki beyanı velayetin kendisine verilmesi yönünde usulüne uygun olarak dava açıldığını göstermez. Ancak TMK 335. maddesi uyarınca aslolan velayet olduğundan mahkemece babaya bu konuda dava açmak üzere süre verilmesi, dava açılması halinde bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre baba tarafından açılacak velayet davasının kabulü halinde davanın reddine, reddedilmesi halinde ise vasi atanmasına karar verilmesi gerekir. Bu durumda uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Tarsus 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Sulh Hukuk Mahkemesince, vesayet altına alınması istenen küçüklerin anne ve babasının yeniden evlendiği, bu nedenle velayet hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu görevinde Aile Mahkemesinin görevi içinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise,davanın vesayete ilişkin olduğunu, velayete dair bir davanın bulunmadığını belirterek, görevsizlik yönünde karar vermiştir. Velayet altında bulunmayan her çocuk vesayet altına alınır( TMK 409. m.). Somut olayda, TMK'nun 336/3 maddesi gereğince velayet ana babadan birinin ölümü halinde sağ kalan tarafa aittir hükmü gereğince, babası ölen ... ve Zekeriya'nın anne ve babasının boşandıktan sonra yeniden evlendiği ve boşanma ile velayet kendisine bırakılan babanın daha sonra öldüğü anlaşıldığından velayet hükümlerinin tartışılması gerekecektir....

            Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayet kamu düzenine ilişkin olup, hüküm kesinleşmediği müddetçe velayet konusundaki gelişmeler mahkemece de kendiliğinden dikkate alınır. Yargılama sırasında yeni evlilik yapan davalı babanın ayrı eve çıktığı velayeti kendisinde olan müşterek çocuk Melis Nur'u ise babaannesinin yanına bıraktığı anlaşılmaktadır. Velayet hakkını kullanmak için çocuğu yanına almayıp onu ayrı bırakması velayet görevini ihmal etmiş olduğu anlamına gelir.Bu durum velayetin değiştirilmesini gerektirecek bir haldir (TMK. md. 183,349,351)....

              Türk Medeni Kanunu'nun 419/3. maddesine göre velayet altında bırakılmalarına karar verilen ergin kısıtlı ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesidir. Bu durumda, uyuşmazlığın ... 1. Aile Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince ... 1. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                nun 27.08.2016 tarihi itibariyle ergin olduğu anlaşılmakla, bu çocuk yönünden velayet istemi konusuz kaldığından bu konuda bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. 2-17.10.2006 doğumlu çocuk ...'ye dair velayet istemine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Taraflar 09.09.2015 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak (TMK m. 166/3) boşanmışlar ortak çocuk 17.10.2006 doğumlu ...n velayeti ise tarafların anlaşmaları doğrultusunda davalı babaya verilmiştir. Bu dava ise anne tarafından boşanma tarihinden sekiz gün sonra 21.09.2015 tarihinde açılmış, anne velayet kendisinde olan babanın velayet görevlerini yerine getirmediğinden bahisle ortak çocuğun velayetinin kendisine verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda da... 'nin velayeti babadan alınarak anneye verilmiştir....

                  Vesayet makamı; kısıtlının, annesinin velayeti altına konulduğunu, bu durumda velayet hükümlerinin uygulanacağını, isteğin velayet hükümleri çerçevesinde aile mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğini belirterek görevsizlik kararı vermiş, kararı davacı temyiz etmiştir. Ergin çocuğun kısıtlanması halinde, Türk Medeni Kanununun 419/3. maddesi uyarınca, velayet altına konulmuş bulunması, kısıtlı hakkında velayet hükümlerinin geçerli olacağı anlamına gelmez. Ana ve/veya babanın ergin olmayan çocukları üzerindeki doğumla başlayan kanunen sahip oldukları velayet hakkı ile, kısıtlama nedeniyle, kanunda yer alan hüküm ( TMK. 419/3) gereği kendi velayetlerine bırakılan ergin çocukları üzerindeki hak ve yetkileri farklıdır. İkinci halde, kısıtlanan ergin çocuğa atanan veli, vasi gibidir ve vesayete ilişkin hükümlere tabidir. Başka bir ifade ile veli, vesayet makamının denetimi altındadır. Bu nedenle, olayda görev yönünden vesayete ilişkin hükümler uygulanacaktır....

                    TMK'nın 419/3. maddesine göre de velayet altına bırakılmasına karar verilen kısıtlı ergin çocuklar ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda velayet hükümleri uygulanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince Aile Mahkemesidir. Bu halde uyuşmazlığın Aile Mahkemesinde görülerek, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ...Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 27/05/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu