Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet hakkı kendisine verilmeyen eş ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilirken, kişisel ilişkinin infazda tereddüt yaratmayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Davacı-karşı davalı ile müşterek çocuk arasında yarıyıl ve yaz tatillerinde kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş tarihleri ile saatleri hükümde gösterilmediği gibi, "aynı şehirde oturmaları hali" ve "farklı şehirde oturmaları hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmesine gidilmiş ve farklı şehirde yaşamaları halinde de davacı-karşı davalı babanın istediği zaman müşterek çocukla kişisel ilişki kurmasına karar verilmiştir....

    Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı, anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir....

    Öte yandan; Dosya kapsamından, velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması veya azaltılmasını gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmış ise de; Serik Aile Mahkemesinin 2020/254 esas ve 2020/229 karar sayılı ilamı ile velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile baba arasında her hafta sonu olacak şekilde kişisel ilişki kurulması diğer ebeveyni tüm hafta sonları eve bağımlı hale getirecek ve velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olacaktır. Bu sebeple, davacı kadın kişisel ilişkinin düzenlenmesi davası açmakta haklıdır. O halde, mahkemesince çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin her hafta sonu ve kademeli olmayacak şekilde düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde kademeli kişisel ilişki kurulması da hatalı olmuştur....

    Davalı-davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, ortak çocuğun annesinin baskısı ile gizlice müvekkilinin ve ailesinin fotoğraf ve videolarını çekip annesine gönderdiğini, ortak çocuk karşı davalının isteklerini yerine getirmek istemediğini söylediğinde karşı davalının artık seni istemiyorum, artık annen yok, beni hiç göremeyeceksin diyerek baskı uyguladığını, mesaj göndererek ortak çocuktan için sizinle yaşasın, orada okula gitsin, istemiyorum dediğini, müvekkilinin aracına zarar verdiğini, velayet görevini kötüye kullandığını, ortak çocuğun babasıyla görüşmesine karşı çıktığını, ortak çocuğa gereken özeni göstermediğini belirterek ortak çocuğun velayetinin anneden alınarak babaya verilmesine, aksi kanaat halinde kişisel ilişkinin artırılmasına karar verilmesini istemiştir....

    Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md. 181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md. 9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md. 4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır....

    Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla; ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Velayetleri babada olan ortak çocuklar ... 05.08.2008, ... ise 03.10.2011 doğumlu olup okul çağındadır. Çocuklar ile anne arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulması doğru ise de; her yıl 1 Temmuz 15 Ağustos tarihleri arasında ve her hafta sonu kurulan kişisel ilişki, babanın velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olacağı gibi, çocukların bedeni ve fikri gelişmesini de olumsuz yönde etkileyecektir....

      Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tarafların 2019 yılında boşandıklarını, davacı annenin o tarihte 6 yaşında olan müşterek çocuğun velayetini talep etmediğini ve velayeti rızası ile davalı babaya bıraktığını, müvekkilinin müşterek çocuğun küçük olmasından dolayı davacı anne ile sık sık görüşmesini sağlayarak anne sevgisini almasını istediğini, bu nedenle mahkemece kişisel ilişki tesisi için belirlenen günlere bağlı kalmadığını, müşterek çocuğun davacı anne ile vakit geçirmesine, sık sık annesinin evine gitmesine ve yatılı kalmasına itiraz etmediğini, davacının müşterek çocuk için nafaka almak ve maddi bir kazanç sağlamak için davalı babaya velayetin değiştirilmesi talepli dava açtığını, yerel mahkemenin kararında müşterek çocuğun iradesinin velayet hakkının davacıya verilmesi yönünde olduğu sosyal inceleme raporuna karşı itiraz ettiklerini, mahkemece görevlendirilecek uzman bilirkişilerce sosyal inceleme raporu talep ettiklerini, müvekkilinin yaşadıklarından ve gördüklerinden...

      Çocuğun üstün yararının anne ve baba karşısında etkilenmesi durumunda ise çocuğun yararını koruyacak ve menfaat çatışmasını engelleyecek düzenlemeler devreye girecektir. Velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözlemesinin 12, Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri iç hukuk bakımından idrak çağında olduğu kabul edilen çocuğun kendisiyle ilgili kararlarda görüşünün alınmasını ve görüşüne gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Somut olayda, davacı anne, davalı babanın çocuklar ile şahsi ilişki kurmasına engellediği ve bu nedenle de velayetin değiştirilmesi talebinde bulunmaktadır. Bunun yanında velayeti değiştirilmesi istenen çocuklar ile aynı evde yatılı bakıcının bulunmasını da velayetin değiştirilmesi nedeni olarak ileri sürmektedir....

      Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12.ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri uyarınca, çocuk, kendisini ilgilendiren davalarda kendine danışılmak ve görüşünü ifade etmek hakkına sahiptir. Bu sebeple çocuğun üstün yararına aykırı olmadıkça, idrak çağında olan çocuğun görüşüne değer verilmesi gerekir. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocuğun "üstün yararı"dır (Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. 6). Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Davanın kamu düzeniyle olan ilgisi nedeniyle hakim gerektiğinde tarafların gösterdikleri delillerle bağlı kalmaksızın re'sen (kendiliğinden) delil toplayabilir ve araştırma yapabilir (HMK m.385/2). Bu konuda ana ve babanın anlaşmaları veya davalının "davayı kabul" açıklaması dahi hakimi bağlamaz....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Kişisel İlişkinin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı, boşanma ilamıyla tesis edilen kişisel ilişkinin genişletilmesini talep ettiği halde, boşanma ilamındaki " her ayın ikinci Cumartesi günü saat 10.00 - 17.00 arasındaki kişisel ilişkinin "tamamen kaldırılması suretiyle kişisel ilişkisinin daraltılması doğru bulunmamıştır....

        UYAP Entegrasyonu