Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı T6 ile T1 gayri resmi birlikteliğinden , 08/05/2007 doğumlu Sudenaz Sultan'ın dünyaya geldiğini, tarafların çocuk 1,5 yaşında iken ayrıldıklarını, çocuğun soyisminin nüfus kayıtlarında davalı babası T6'ın soyismi olan "Akçay" olarak kayıtlı olduğunu, ancak davalı babanın çocuğu 1,5 yaşında iken terk ettiğini, bugüne kadar da arayıp sormadığını, hiç bir şekilde ziyaret etmediğini, çocuğun babasını tanımadığını, her şeyi ile annesi olan T1 ilgilendiğini, velayet hakkı kendisinde bulunan annenin, çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velayet hakkı kapsamındaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olduğunu, kendisine velayet hakkı tevdi edilen annenin, çocuğun soyadını kendi soyadı ile değiştirmesini engelleyici bir düzenleme bulunmadığını, somut olayda söz konusu değişikliğin çocuğun üstün yararına da aykırı bulunmadığını, çocuğun soyadının...

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; velayetin değiştirilmesi yönünden, davalı tarafından ise kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Velayeti dava konusu olan ortak çocuk Gürkan 13.10.2006 doğumlu olup idrak çağındadırlar. Ortak çocuk kendisini yakından ilgilendiren velayet konusunda mahkemece dinlenilmemiş, görüşüne başvurulmamıştır....

    O halde mahkemece davalı annenin, en yakın ruh sağlığı hastalıkları hastanesi ya da üniversitelerin bu konuyla ilgili ana bilim dalına sevkinin sağlanıp, velayetin annede kalmasına ve özellikle anne ile çocuk arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına engel teşkil edebilecek, ortak çocuk için risk oluşturabilecek bir durumun bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınarak, buna göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye ve yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel bir durumunun bulunup bulunmadığının araştırılması, dosya ve diğer deliller de göz önüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının ve hangi tür kişisel ilişkinin çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek velayet ve kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlara riayet edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı görülmüş, kararın bu sebeple kaldırılması gerekmiştir....

    Mahkemece anne ile çocuk arasında, boşanma davasında kararlaştırılan ve devam eden kişisel ilişkinin tarihlerini değiştirmeksizin 2015 yılı yaz ayında müşterek çocuğun İzmir'deki akrabalarının nezaretinde akrabalarının evinde üvey baba ile yalnız kalmaksızın annesi ile kişisel ilişki kurmasına, ilerleyen yıllar için kişisel ilişkinin sınırlandırılmasına yönelik davanın reddine karar verilmiştir. Boşanma ilamında yer alan kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun tehlikeye girdiğine veya annenin bu hakkını çocuğun bakım ve eğitimi ve yetiştirilmesine ilişkin yükümlülüklerine aykırı olarak kullandığına dair dosyada bir delil bulunmadığı gibi, mevcut kişisel ilişkinin değiştirilmesinin çocuğun menfaatini gerekli kıldığına ilişkin de bir delil bulunmamaktadır. Bu durumda davanın tümünün reddi gerekirken; yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

      Sulh Mahkemesi Velayet ve vesayet hukukuna ilişkin olarak açılan davada Zonguldak 1.Aile ve 1.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, evlat edinilen küçüğün velayetinin evlat edinen davalıdan kaldırılarak, öz anne ve babası olan davacılara verilmesi istemine ilişkindir. Aile Mahkemesince, evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası hak düşürücü süreden red edilerek, velayetin kaldırılarak davacıların vasi olmasına hakkındaki dava tefrik edilerek, Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın evlatlık ilişkisinin kaldırılması ve kişisel ilişki kurulması davası olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir. Velayet altında bulunmayan her çocuk vesayet altına alınır.(TMK 409. m.)...

        Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır, o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kayıtlarının güvenilirliğini ve istikrarını zedeleyeceği ve asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır. Yargı mercilerinin bu durumu ve çocuğun yüksek yararını gözeterek anne ile babanın ya da ailelerin hukuken oluşmuş statüleri değiştirmeye çalışmalarına izin vermemesi gerekir. Somut olaya gelince; soyadı değiştirilmesi istenen ...'ın doğum günü olan 23.09.2006 tarihinde anne ve babası resmen evlidir. Çocuk evlilik içinde doğmuştur ve Türk Medeni Kanununun 321.maddesine göre ailenin, diğer bir deyimle babanın soyadını almıştır....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davanın kısmen kabulü ile, davalı kadının davanın devamı sırasında 12/04/2018 tarihinde evlendiği anlaşıldığından bu tarihten itibaren davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihi olan 20/11/2017 ile evlilik tarihi olan 12/04/2018 tarihi arasında ödenmesi gereken yoksulluk nafakasının 200,00 TL düşürülerek aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden evlilik tarihi olan 12/04/2018 tarihine kadar erkekten alınarak kadına verilmesine, velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması taleplerinin reddine, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir....

          Davacı-davalı baba 13.03.2012 tarihinde açtığı davada annenin çocukla kişisel ilişki kurmaması ve annenin yeniden evlenmesi nedeni ile çocuğun anne yanında yatılı kalmayacak şekilde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. Annenin yeniden evlenmesi tek başına kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için yeterli sebep değildir. Davacı-davalı baba kişisel ilişkinin değiştirilmesini gerektirir maddi bir hadisenin varlığını kanıtlayamamış, çocuğun menfaatinin bunu gerekli kıldığına ilişkin bir olgu da ortaya konulamamıştır. Öyleyse davacı-davalı babanın kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebini içerir davasının reddi gerekirken kabulünün doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma sonrası verilen kararda yeniden “davalı-davacı anne ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir.” Bozmaya uyulmakla, mahkeme, bozma gereğince hüküm vermek zorundadır....

            Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacı ... ile ...'ın evliliklerinden 21.09.1996 tarihinde soyadının değiştirilmesi istenen ...'ın, davacının......ile evliliğinden ise 23.05.2009 tarihinde soyadının değiştirilmesi istenilen ...'...

              Somut olayda, annenin eğitimini tamamlamak üzere yurt dışına çıkma ihtiyacında olduğu, Kanada devletinin bu durumda çocuğun babasının da muvafakatini aradığı, davalı babanın gerek çocukla kurulan mevcut kişisel ilişkinin zarar görecek olması gerekse çocuğun götürüleceği ortamın sosyal ve kültürel koşullarının çocuğun üstün yararına uygun düşmeyeceği yönündeki çekinceleri sebebiyle bu muvafakati vermekten kaçındığı sabittir. Davalı babanın kişisel ilişkiye yönelik gerekçelerinde haklılık bulunmakta ise de çocuk ile velayet verilmeyen ebeveyn arasında kişisel ilişki kurulması kamu düzenine ilişkin olup, kişisel ilişki kararları kesin hüküm oluşturmaz. Bu sebeple bu konuda taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşmayacağı gibi değişen koşullara göre her zaman kişisel ilişkinin değiştirilmesi ve yeniden düzenlenmesinin istenmesi de mümkündür....

              UYAP Entegrasyonu