İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin velayet sahibi annenin tek başına yani babanın muvafakati olmaksızın çocuğun ismini değiştiremeyeceğini belirttiğini, boşanma halinde velayet hakkı kendisine tanınan anne veya baba tarafından kullanılacağını, küçük Eymen'in velayet hakkının annesinde bulunmakta olduğunu, velayet hakkına sahip olan anne veya babanın bu kapsamda isim değişikliği davası açmasına herhangi bir yasal engel bulunmamakla birlikte haklı nedenin varlığı halinde isim değişikliği davası açmaya - yasal düzenlemeler ve Yargıtay kararları dikkate alındığında - velayet sahibi tarafından tek başına hak ve yetkisi olduğunun kabul edildiğini, bu noktada Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı sonucunda velayet hakkı kapsamında velayet hakkına sahip anneye önemli bir hak tanıdığını, evliliğin feshi veya boşanma hallerinde, velayet hakkı kapsamındaki yetkiler dâhilinde olan çocuğun soyadının belirlenmesi hususunun düzenlendiği 21.6.1934 tarihli...
Mahkemece; "Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Hukuki Gerekçe: Anayasa mahkemesi'nin 25/06/2015 ve 2013/ 3434 numaralı, 11/11/2015 tarih ve 2013 /9880 numaralı 20/07/2017 tarih ve 2014 / 1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerini kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasanın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu koruma bakım ve gözetim hak ve benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında çocuğun soyadını belirleme hakkını da yer aldığı eşlerinin evliliğin devamı boyunca ve boşanma da sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini çocuğun bir aileye mensup heyetinin belirlenmesi amacıyla...
Anayasa Mahkemesi’nin 25.06.2015 ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında; velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığı, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğu, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiği, çocuğun bir aileye mensubiyetinin belirlenmesi amacıyla bir soyadı taşıması ile nüfus kütüklerindeki kayıtların güvenilirliği...
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı T6 ile T1 gayri resmi birlikteliğinden , 08/05/2007 doğumlu Sudenaz Sultan'ın dünyaya geldiğini, tarafların çocuk 1,5 yaşında iken ayrıldıklarını, çocuğun soyisminin nüfus kayıtlarında davalı babası T6'ın soyismi olan "Akçay" olarak kayıtlı olduğunu, ancak davalı babanın çocuğu 1,5 yaşında iken terk ettiğini, bugüne kadar da arayıp sormadığını, hiç bir şekilde ziyaret etmediğini, çocuğun babasını tanımadığını, her şeyi ile annesi olan T1 ilgilendiğini, velayet hakkı kendisinde bulunan annenin, çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velayet hakkı kapsamındaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olduğunu, kendisine velayet hakkı tevdi edilen annenin, çocuğun soyadını kendi soyadı ile değiştirmesini engelleyici bir düzenleme bulunmadığını, somut olayda söz konusu değişikliğin çocuğun üstün yararına da aykırı bulunmadığını, çocuğun soyadının...
İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evliliğin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, velayet kendinde olan ebeveynin çocuğun soyadının değiştirilmesi konusunda talepte bulunduğu takdirde bu talebinin, çocuğun yüksek menfaatine olduğu konusunda iddiası ve bu iddiasının ispatının gerekmekte olduğu. davacı tarafından müşterek çocuğun soyadının kızlık soyadı ile değiştirilmesine ilişkin herhangi bir delil bildirilmemiş olduğundan talebin yerinde görülmediği gerekçesi ile davacının ortak çocuğun soyadının değiştirilmesi talebi yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
baba ile olan şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesine, görüş gün ve saatlerinin artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır, o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kayıtlarının güvenilirliğini ve istikrarını zedeleyeceği ve asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır. Yargı mercilerinin bu durumu ve çocuğun yüksek yararını gözeterek anne ile babanın ya da ailelerin hukuken oluşmuş statüleri değiştirmeye çalışmalarına izin vermemesi gerekir. Somut olaya gelince; soyadı değiştirilmesi istenen ...'ın doğum günü olan 23.09.2006 tarihinde anne ve babası resmen evlidir. Çocuk evlilik içinde doğmuştur ve Türk Medeni Kanununun 321.maddesine göre ailenin, diğer bir deyimle babanın soyadını almıştır....
O halde mahkemece davalı annenin, en yakın ruh sağlığı hastalıkları hastanesi ya da üniversitelerin bu konuyla ilgili ana bilim dalına sevkinin sağlanıp, velayetin annede kalmasına ve özellikle anne ile çocuk arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına engel teşkil edebilecek, ortak çocuk için risk oluşturabilecek bir durumun bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınarak, buna göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye ve yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel bir durumunun bulunup bulunmadığının araştırılması, dosya ve diğer deliller de göz önüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının ve hangi tür kişisel ilişkinin çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek velayet ve kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlara riayet edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı görülmüş, kararın bu sebeple kaldırılması gerekmiştir....
Sulh Mahkemesi Velayet ve vesayet hukukuna ilişkin olarak açılan davada Zonguldak 1.Aile ve 1.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, evlat edinilen küçüğün velayetinin evlat edinen davalıdan kaldırılarak, öz anne ve babası olan davacılara verilmesi istemine ilişkindir. Aile Mahkemesince, evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası hak düşürücü süreden red edilerek, velayetin kaldırılarak davacıların vasi olmasına hakkındaki dava tefrik edilerek, Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın evlatlık ilişkisinin kaldırılması ve kişisel ilişki kurulması davası olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir. Velayet altında bulunmayan her çocuk vesayet altına alınır.(TMK 409. m.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; velayetin değiştirilmesi yönünden, davalı tarafından ise kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Velayeti dava konusu olan ortak çocuk Gürkan 13.10.2006 doğumlu olup idrak çağındadırlar. Ortak çocuk kendisini yakından ilgilendiren velayet konusunda mahkemece dinlenilmemiş, görüşüne başvurulmamıştır....