Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili; davalının müvekkiline yönelik tehdit eylemi nedeniyle ceza mahkemesinde yargılanarak ceza aldığını, davalının haksız eylemleri sonucu tedirgin olduğunu, doktor olan müvekkilinin ameliyatlarını ve randevularını iptal etmek zorunda kaldığını, davalının eylemleri sonucu gelir kaybına uğradığını belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; ceza dosyası içeriği ve tanık beyanlarından davalının, davacıya yönelik tehdit eyleminin sabit olduğu, davacının davalının tehdidi nedeniyle bir kısım ameliyatlara giremediğini bu şekilde maddi kayıbının oluştuğu gerekçesiyle maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise, kısmen kabulüne karar verilmiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 49. maddesine göre “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür....

    daki duruşmaya katılamadığını, maddi manevi zarara uğradığını ileri sürerek, 500,00 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yolcu bileti satın alan kişinin bu seyahat için verdiği bilgilerin doğruluğundan sorumlu olduğunu, davalı şirketin sefer iptallerini hem internet üzerinden hem de bildirildiği taktirde yolcunun telefon numarası ve e-posta adresine bildirdiğini, 05/10/2015 tarihli sefer iptalinin de davacı tarafa internet üzerinden ve telefon numarasına SMS yoluyla bildirildiğini, ancak davacıya gönderilen SMS'in davacının sekreteri tarafından kullanılmayan bir telefon numarasını girmesi nedeniyle davacı tarafa ulaşmadığını, müvekkiline kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 05/10/2015 tarihli duruşmaya sanık ......

      Dava, davacıya laparoskopik yöntemle yapılan ameliyat sırasında davalı doktor tarafından gerekli özenin gösterilmemesi nedeniyle safra kanalında meydana gelen yaralanmaya bağlı olarak uygulanan tedaviler nedeniyle sıkıntı ve zarara uğradığı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki hukuki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle vekil konumunda olan ve davacının tedavisini yapan doktorun bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmesi gerekir....

        Bir davada dayanılan maddi olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak ve uygulamak HUMK’nun 76. maddesi gereği doğrudan hakimin görevidir. Davacı, davalı hastanede, gerekli doğru teşhis konulamaması nedeniyle iyileşme sürecinin uzadığı, zamanında müdahalede bulunulmadığı, elem ve ızdırabının çoğaldığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat istemiştir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır. (BK. 386-390) Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. (BK.321/1 md.)...

          Şubesi ... nolu 84.000,000 TL tutarlı ve ... nolu 136.000,000 TL tutarlı çeklerden dolayı icra takibine maruz kaldığını işbu sebepten ötürü zarara uğradığını iddia ettiğini, davacı maruz kaldığı icra takiplerini,malvarlığına uygulanan hacizleri,ticari hayatının yok olmasını tarafımıza bağlasa da davacının tarafımızdan kaynaklı herhangi bir mağduriyeti söz konusu olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, ... ve ... nolu çeklerin karşılıksız kaldığı iddiasına dayalı menfi ve müsbet zarar tazmini ve manevi tazminat davasıdır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir....

            Davada talep maddi ve manevi tazminat olup, avukatlık asgari ücret tarifesi gereği maddi ve manevi tazminat yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti hükmedilmiş, manevi tazminat yönünden red gerekesi aynı olmakla davalılar için avukatlık ücret tarifesi 3/2 gereği tek bir vekalet ücretine hükmedilmiş, maddi tazminat yönünden ise red sebebi ayrı olmakla ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmiş, davanın niteliği tazminat davası olmakla avukatlık ücret tarifesi 13/3 tarifesi nazara alınarak vekalet ücretleri tesis edilmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, 1-Davalı ... ......

              Davacının manevi tazminat istemine gelince, davacının vücut bütünlüğü üzerinde gerçekleştirilen operasyonlardan istenilen sonucun elde edilememiş olması nedeniyle davacı lehine uygun bir miktar manevi tazminat verilmesi gerektiği halde davanın tümden reddine karar verilmiş olması yerinde değildir. Davacı lehine hükmedilmesi gereken manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nesafetle) karar vereceği Medeni Yasa'nın 4. maddesinde belirtilmiştir....

              Dava, ayıplı sağlık hizmeti sunulduğu iddiasına dayalı olarak açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır (6098s.TBK 502.506). Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların tüm tıbbi tahlil raporlarına,cerrahi ve bilimsel verilere uygun olmayışından ve özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (6098.s.TBK 400.m.). O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı doktorların “boyunda Lenfanenit” teşhisi ile yanlış tedavi ve ameliyat uygulaması nedeni ile sol kolunu kaybetme riski ile karşı karşıya kaldığını ve sol kolunu kullanamadığını bu nedenle çok büyük maddi ve manevi sıkıntı çektiğini ileri sürerek şimdilik 1.000 TL maddi, 50.000 TL manevi olmak üzere toplam 51.000.00 TL tazminatın olay tarihi olan 17.04.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir....

                Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, karı-koca olan müvekkileri davacıların ortak çocukları olan T1 üşütme ve soğuk algınlığı teşhisiyle 13.03.2012 tarihinde davalı hastanede tedaviye alınıp damar yoluyla serum verildiğini, serum tedavisi sırasında çocuğunu daha da kötüleştiğini, yoğun bakım tedavisine alındığını, ancak teşhis ve tedavinin hatalı olması nedeniyle çocukta kalıcı hasar oluştuğunu ileri sürerek, maddi manevi tazminat talep etmiş; davalı şirketin mal kaçırma girişimi olduğundan bahisle 15.06.2022 tarihli dilekçesi ile ihtiyati haciz ve tedbir isteğinde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesi 20.06.2022 tarihli ara karar ile," talebin REDDİNE" dair karar verilmiş; bu karar davacılar vekili tarafından kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle istinaf edilmiştir. GEREKÇE: Dava, doktor hatasına dayalı maddi manevi tazminat isteklerine ilişkin olup, yargılama sırasında talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir istekleri mahkemece reddedilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu