Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ne var ki, mahkemece, davada dayanılan maddi olaylara göre hukuki nitelendirme de yanılgıya düşülerek, taraflar arasında yapılan işlemin bir nevi inançlı işlem olduğu kabul edilerek boşanma davası öncesi aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi amacıyla davacının boşanma konusunda davalı ...'e güvenerek dava konusu taşınmazları devrettiği, ancak boşanma işleminin gerçekleşmediği, tarafların halen dahi evli olduğu, yapılan satışın gerekçesi olan boşanma işleminin gerçekleşmediği, tarafların verdiklerini birbirinden geri alma hakkının bulunduğu gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir. Dava dilekçesinin içeriğine, iddianın ileri sürülüş biçimine ve tüm dosya kapsamına göre davada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır....

    biri ayrı bir avukatlık sözleşmesi olacağından bu durumda hapis hakkının da her bir dava/sözleşme için ayrı ayrı mümkün olmasının gerektiği, Bu itibarla, yargılamaya konu olayda maddi gerçeğin ortaya çıkartılabilmesi için; sanıklar ve katılan arasında davaya konu vekalet ilişkisinden kaynaklanan alacak miktarının tespitine yönelik İstanbul Anadolu 22....

      İlk derece Mahkemesi; takibe konu Lapseki Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/88 Esas, 2021/42 Karar sayılı ilamında davacı T5 tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tazminat talebinde bulunduğu, yargılama aşamasında tapu iptali tescil talebinden feragat edilerek davaya tazminat davası olarak devam edildiği ve Mahkemece vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle belirlenen tazminat bedelinin davacıya verilmesine karar verildiği, ilamda sicilde değişikliğe yol açan tescil hükmü bulunmadığı, dolayısı ile ilamın taşınmazın aynına ilişkin olmayıp infazı için kesinleşmesi koşulu bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarlayarak mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabülü ile 1.165,16 TL maddi, 3.000,00 TL manevi tazminatı gözaltı tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıyı verilmesine Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan ve 21.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik HUMK’un 427. ve ek 4. maddelerindeki temyiz sınırı ve hükmolunan toplam tazminat miktarı dikkate alındığında, hükmün davalı yönünden kesin olmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin temyiz isteminin reddedilmesi gerektiğine ilişkin tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir. Tazminat talebinin dayanağı olan .......

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 7.000 TL maddi ve 11.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Tazminat talebinin dayanağı olan Mersin 2....

          Çözümlenmesi gereken husus, önalım hakkının kullanılması nedeniyle taşınmaz kendisinden alınan önceki malikin, üçüncü kişiye yapılan bağıştan kaynaklı geri alım hakkının bulunup bulunmadığı hususudur. Geri alım hakkı 4721 sayılı TMK'nın 736. maddesinde düzenlenmiş olup bu madde içeriğine göre ancak sözleşme yapılması ve bu sözleşmenin tapu kütüğüne şerh edilmesi halinde kullanılabilir. Şerhin etkisi ise her halükarda şerhin verildiği tarihten itibaren on yıl geçmekle düşer. Bunun haricinde özel kanunlarda (örneğin kamulaştırma kanununda) geri alım hakkının nasıl ve hangi şartlarda kullanılabileceğine dair düzenlemeler de bulunmaktadır. Ne var ki somut olayda olduğu gibi davacının, önalım hakkını kullanan şahsın, taşınmazın kendi adına tescilinden sonra bu taşınmazı üçüncü şahsa herhangi bir şekilde devretmesi durumunda önalım hakkının kötüye kullanıldığı gerekçesiyle geri alım hakkının kullanılarak taşınmazın kendi adına tescilini istemesi mümkün değildir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, maliki olduğu 13 ve 157 parsel sayılı taşınmazların, vekili tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle 16.08.2000 tarihinde davalılara devredilmesinden dolayı Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/99 Esas sayılı dosyası ile davalılar hakkında açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilerek taşınmazların hükmen adına tescil edildiğini, davalıların söz konusu yargılamanın devam ettiği sırada İmar Kanununun 17. maddesine dayanarak 13 parselin bitişiğindeki 155 parsel sayılı taşınmazı 01.03.2001 tarihinde Belediyeden satın aldıklarını, İmar mevzuatı gereğince 13 parselin maliki olduğu için 155 parseli de alma hakkının kendisine ait olduğunu belirterek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir....

            da yıllarca çalışarak biriktirdiği paraları ve çektiği krediyi kendisi adına ev ve arsa alması ... ...’de yaşayan mirasbırakan eşi ...’a peyder pey gönderdiğini, bu hususta mirasbırakanı sözlü olarak vekil tayin ettiğini, ancak dava konusu 12139 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan adına satın alındığını ve daha sonra taşınmazın mirasbırakan tarafından oğlu olan davalı ...’ye satış suretiyle temlik edildiğini, mirasbırakan ve davalının işbirliği içerisinde hareket ederek vekalet görevini kötüye kullandıklarını, ayrıca temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek öncelikle vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde muris muvazaası nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, bu da mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemiş, aşamada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davadan feragat ettiğini bildirmiştir....

              Hemen belirtmek gerekir ki, maddi vakıayı bildirmek taraflara, hukuki nitelendirme yaparak olayı çözümlemek hakime aittir. İddianın içeriğinden ve ileri sürülüş biçiminden davada, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı, zira vekaletnamenin hile ile alınıp kullanıldığı iddiasının vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasını da kapsadığı açıktır. Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür....

                Hukuk Dairesi 10.10.2017 tarihli kararı ile davalı tarafın istinaf başvurusunu kabul ederek hükmü vekalet ücreti yönünden düzeltmiş, 18.10.2017 tarihli ek kararı ile de, davacıların istinaf başvurusunu 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan redddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; “Dava dilekçesi içeriğinden, iddianın ileriye sürülüş biçiminden ve özellikle davacılar vekilinin öninceleme duruşmasındaki beyanları ile mahkemenin saptadığı uyuşmazlık noktalarından; eldeki davanın vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olduğu anlaşılmaktadır...Hal böyle olunca, eldeki davada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı gözetilerek bu neden üzerinde durulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki nitelemede hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda vekalet...

                  UYAP Entegrasyonu