Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı ve İbrahim'in miras payı oranında davanın kabul edildiği, bu hali ile mirasbırakan ... ile davacı ... arasındaki ilişkinin vekalet görevinin kötüye kullanılması olduğunun kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olduğu eldeki davada ise muvazaa hukuksal nedenine dayanıldığı davacı ve davalının anılan muvazaalı işlemin tarafı oldukları açıktır. Bilindiği üzere, hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemez. Kaldı ki böyle bir hak talebi herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunamayacağını belirten 4721 sayılı T.M.K.'...
Ancak, eldeki dava mirasbırakan ...’den davacıya intikal eden miras payı veya davacının bizzat maliki olduğu taşınmazların vekalet görevinin kötüye kullanılması neticesinde elinden çıktığı iddiasına dayalı açıldığı gözetilmeksizin yargılama sırasında ölen davacının annesi ...’nün de bir kısım paylarının vekaleten üçüncü kişilere satılması nedeniyle ondan gelecek pay oranında da tazminata hükmedilmesi doğru değildir. Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 8. bendindeki ‘’ 31.938,00 ‘’ ibaresinin çıkarılarak yerine ‘’ 26.714,58 ‘’ ibaresinin yazılmasına, davalılar ... ve ... vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mirasbırakan babasından, müteveffa annesi ve davalı kardeşlerine intikal eden 1607 ada 1029 parsel sayılı taşınmazdaki 2 no’lu bağımsız bölümün annesine devredileceğinin bildirilmesi üzerine 1996 yılında ...... ilinde bir yere giderek imza attığını, annesinin ölümünden sonra annesine vekalet vermiş olduğunu ve bu vekaletle 2 no’lu bağımsız bölümün davalı kardeşleri ..... satış yoluyla temlik edildiğini öğrendiğini, kendisiyle birlikte davalıla....de annelerine vekalet verdiğini, vekalete istinaden mirasbırakan annesinin hem intikal hem de satış yolu ile taşınmazı davalı ... ve ......’e temlik ettiğini, davalı kardeşleri .....ve vekil annelerinin el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, mirasbırakan annesinin çekişme konusu taşınmazdaki miras payının davalılara temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, babasından intikal eden miras payının vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle devrinin gerçekleştirildiğini ileri sürerek...
Nitekim Yargıtay içtihatları bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.(11.04.1990 günlü ve 1990/1-152 E, 1990/236 K; 15.05.2013 günlü ve 2012/1-1808 E, 2013/699K sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları) Eldeki davada, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davacının, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun 10.11.2017 tarihli raporu ile kısıtlı ...’in vekaletname ve akit tarihinde ehliyetli olduğu saptanarak ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddine. Ancak, davada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine de dayanılmasına rağmen mahkemece bu yönden bir araştırma ve değerlendirme yapılmış değildir....
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar Dairece "...tanıklar usulünce dinlenerek temlikin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle yapılıp yapılmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiği..." gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. TMK'nın 6. maddesinde " Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür" hükmü " HMK'nın 190. maddesinde ise " İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir "hükmü düzenlenmiştir. Bu kapsamda davacı, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını ispatlamak zorundadır . Somut olayda, dinlenen tanıkların beyanından temlikin iradi olduğu, vekilin asilin talimatına uygun hareket ettiği anlaşılmaktadır....
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar Dairece "...tanıklar usulünce dinlenerek temlikin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle yapılıp yapılmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiği..." gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. TMK'nın 6. maddesinde " Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür" hükmü " HMK'nın 190. maddesinde ise " İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir "hükmü düzenlenmiştir. Bu kapsamda davacı, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını ispatlamak zorundadır . Somut olayda, dinlenen tanıkların beyanından temlikin iradi olduğu, vekilin asilin talimatına uygun hareket ettiği anlaşılmaktadır....
-K A R A R- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırmayla davalının çekişme konusu taşınmazı vekâlet görevinin kötüye kullanılması sonucunda edindiği belirlenmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 2.657.92.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 24.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen vekalet ilişkisinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescile ilişkin asıl dava ile ödenen taşınmaz bedelinin ve cezai şartın tahsili istemine ilişkin karşı dava sonunda yerel mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı-karşı davalı ......
Temlik yapılan mirasçı ise ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması, hata, hile, gabin iddiasıyla miras payı oranında dava açılabilir. Başka bir anlatımla, mirasçılar mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaları, hem diğer mirasçılara hem de mirasçı olmayan 3. kişilere karşı payları oranında açabilecekler ancak ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması, hata, hile, gabin, yolsuz tescil hukuksal nedenlerine dayalı davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de mirasçıların davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekecek, mirasçılar bu nitelikteki davalarını mirasçı olmayan 3. kişilere karşı ise payları oranında açamayacaklardır....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. ./.. Dosya içeriğine, toplanan delillere hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır....