Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava, vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TMK’nın 600.maddesi uyarınca; muayyen mal vasiyetinde, vasiyet alacaklısı kişisel bir istem hakkı kazanır ve bu hak dava yoluyla talep edilebilir. Uygulamada bu dava vasiyetin tenfizi davası olarak anılmaktadır. Medeni Kanunun 600. maddesi, muayyen mal vasiyetini kapsayıp mirasçı atanmasını kapsamaz (Nitekim değişiklik öncesi medeni kanun 541 metninde "kendisine muayyen bir şey vasiyet edilen kimse" ifadesi kullanılmaktadır). Atanmış mirasçılarda ise miras, mirasbırakanın ölümü ile kazanılır (TMK. md.599/3). Mirasçı atanan kişi, mirasbırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanır....

E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davacıların davasının usulden reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 13/02/1991 gün 648- 65 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar, bir ayni hakkın tesisi için değil, yalnızca sulh hukuk mahkemesince açılan vasiyetnamenin, TMK' nun 595 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tespiti içindir. Diğer bir anlatımla, vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tespitinden ibarettir. Bu tespit başlı başına ayni bir hakkın geçirimini sağlamaz....

a temlik edildiğini, bu satış işlemi ile murisin vasiyetnamedeki tasarruf iradesini ortadan kaldırdığını, yapılan satış işleminin gerçek satış işlemi değil bila bedel bağış işlemi olduğunu, satış işleminin şekil şartına uyularak gerçekleştirilmesi halinde ise vasiyetnamenin tenfizi ve uygulanmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla vasiyetnamenin hükümsüzlüğünün tespitinin gerektiğini, açıklanan sağlararası kazandırmaların saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapıldığını, dava konusu taşınmazların satış tarihi itibari ile rayiç değerinin 350-400 bin TL iken sözde satış adı altında 25 bin TL bedelle davalıya bila bedel satılmasının murisin gerçek amacının bağış olduğunu gösterdiğini ileri sürerek, ıskat sebepleri bulunmadığından ıskata dayalı vasiyetnamenin iptalini, mümkün olmaması halinde vasiyetten dönme sebebiyle hükümsüzlüğünün tespitini, mümkün olmaması halinde ise vasiyetname ile saklı payı zedelenen davacıların saklı paylarının tenkisi ile davalılardan tahsilini istemiştir...

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Vasiyetnamenin Tenfizi-Birleşen Dava Vasiyetnamenin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm asıl davada vasiyetnamenin yerine getirilmesi ve birleşen davada vasiyetnamenin iptali istemine ilişkin olup, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 26.01.2009 tarih ve 1 sayılı kararının 2. maddesi gereğince inceleme görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.24.05.2010 (Pzt.)...

      Dava; TMK'nun 600. maddesine dayalı vasiyetnamenin yerine getirilmesi isteğine ilişkin olup, davanın, vasiyetnameyi yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa ifa ile yükümlü olan yasal veya atanmış mirasçılara yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda; vasiyetnamenin açılması dosyasında temyiz eden davalılar ... ve ...’ya vasiyetname ekli tebligat yapılmamış, iş bu davada ise verdikleri cevap dilekçesi ve ilk celsedeki beyanları ile davayı kabul ettiklerini belirtmişlerdir. Davalılar, miras bırakanın (vasiyetçinin) yasal mirasçılarıdır....

        Mahkemece, "dava konusu taşınmazın arsa paylarının bulunmadığı kat irtifakının kurulmadığı, murisin iradesi taşınmazın paylaşıldığı zaman öncelikle bu yerlerin arsa payları ile vasiyet alacaklılarına verilmesi şeklinde olduğu, bunun da paylaşım olduğunda açılabilecek bir ortaklığın giderilmesi davasında ileri sürülebileceği, vasiyetnamenin tenfizinde arsa paylarının bulunmaması sebebiyle objektif imkansızlık bulunduğu" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, vasiyetnamenin tenfizi ile dava konusu İli...İlçesi.. ada 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/2 hissesinin davacı adına tesciline ve yine taşınmaz üzerinde bulunan binanın davacı tarafça kullanılan kısmının tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesi isteminden ibarettir. Dava konusu vasiyetnamenin incelenmesinden; tarafların murisi..., İli...İlçesi ...'...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN TENFİZİ(YERİNE GETİRİLMESİ) -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 11.04.2011 tarih ve 14 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 02.06.2011 tarih ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 3.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....

            Vasiyetnamenin tenfizi talebi halinde hakim murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlemeli, azami biçimde murisin iradesini yerine getirmeli, vasiyetin tenfizine imkân sağlamalıdır. Vasiyetnamenin yorumunda murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmelidir (YHGK. 7.6.1966 tarih 738 – 309 sayılı ve 2.HD 10.05.2001 tarih 5921 – 7312 sayılı kararları). O halde mahkemece, ilgili taşınmaza ait tapu kayıtları ve tedavülleri incelenerek, taşınmazın malikinin tespiti ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

              Karşılaştırıldı.HH Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlararası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Yasa uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Yasa uygulanacaksa 3 aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir....

                Sayılı dosyası ile aynı iddialara dayalı olarak dava açıldığı, açılan davanın reddedildiği ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, bu nedenle davacının vasiyetnamenin iptali talebi kesin hüküm nedeniyle reddedildiği, davacının vasiyetnamenin tenfizi talebi yönünden yapılan incelemede ise; TMK'nın 595. maddesi gereğince; mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine teslimi zorunlu olup, vasiyetname teslimden başlayarak bir ay içinde açılıp ilgililere okunacağı, vasiyetnamenin usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için bir yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı, vasiyetnamenin 2010 yılında açıldığı ve kesinleştiği yani bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunun anlaşıldığı bu sebeple vasiyetnamenin tenfizi talebinin de reddine karar vermek gerektiği, davacının tazminat talebine yönelik yapılan incelemede ise; davacının tapu iptali tescil talebi daha önce red edildiğinden...

                UYAP Entegrasyonu