anlamsız hale getirdiğini, vasiyetname nedeniyle davacıların hukuki yararları olmadığını, gerekçelerin somut durum ile örtüşmediğini, ölüme bağlı tasarrufla da paylaştırma yapılacağının 1....
Sulh Hukuk Mahkemelerinin Ahkam-ı Şahsiye mahkemeleri olduğu, sistemdeki mevcut tanımlamalara bakıldığında tevzi olan ilgili dava türlerinin ayrıntılı olarak gösterildiği ve bunlar arasında Vasiyetname Açılması (El Yazılı), Vasiyetname Açılması (Noter), Ortaklığın Giderilmesi (Miras Nedenli) sayıldığı, ayrıca Ortaklığın Giderilmesi (Miras Nedenli) dava konusun Ahkam-ı Şahsiye davaları arasında tanımlı olduğu, açılan miras nedenli ortaklığın giderilmesi davalarının bu görevli mahkemelere tevzi olduğu, ayrıca bu mahkemelere her hangi bir tevzi olan mirasçılık belgesi konulu dosyaya da rastlanılmadığı ve yurt genelinde yazı içeriğinde belirtilen Vasiyetname Açılması (El Yazılı), Vasiyetname Açılması (Noter), Ortaklığın Giderilmesi (Miras Nedenli) davalarda dahil Ahkam-ı Şahsiye davaları olarak tanımlı bulunduğunun..." bildirildiği, Emsal nitelikteki dosyada Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1367 Esas 2019/1501 Karar sayılı dosyası ile Adana 4....
Davacı vekili dilekçesinde, muris olan eşinin el yazılı vasiyetname düzenleyerek, ölümünden sonra tüm mallarının satılıp, kendi adına bir ilköğretim okulu yapılmasını vasiyet ettiğini, vasiyeti tenfiz memuru olarak da, müvekkili olan davacıyı tayin ettiğini beyan ederek, bu vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Tenfiz memuru atanması ancak vasiyetnamedeki açık hükümle mümkün olabilir. Dosyanın incelenmesinden, murisin düzenlediği vasiyetnamede davacının vasiyeti tenfiz memuru olarak atandığı görülmektedir. O halde, davacının vasiyeti yerine getirmekle görevli olduğu konusunda bir ihtilaf yoktur. Öyle ise mahkemece, vasiyetnamenin tenfizi konusunda davacıya yetki verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir....
Başaran’a 15.05.1997 tarih 2221 yevmiye nolu vasiyetname ile bağışladığını,126 ada 37 parsel sayılı taşınmazını ise diğer davalı ...’a bağış suretiyle devrettiğini, bu işlemlerin mirasçıları mirastan yoksun bırakma amacı taşıdığını, saklı payının zedelendiğini ileri sürerek, tenkise karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar mirasbırakanın bağışlamaları bakıp gözetmek koşuluyla yaptığını, bakım borcunu yerine getirdiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalılardan ...’a yapılan temlikin ölünceye kadar bakma akdi karşılığı yapıldığı, davalının akdin kendine yüklediği yükümlülükleri yerine getirdiği, ivazlı akitlerde tenkisin mümkün olmadığı gibi saklı paya da el atılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı....
Vasiyetname 4721 sayılı TMK'nın 531 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TMK'nın 514.maddesinde de mirasbırakanın tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde, malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname yada miras sözleşmesi ile tasarrufta bulunabileceği belirtilmiştir. Vasiyetnamenin iptali hükümlerinin uygulanabilmesi için öncelikle vasiyetname niteliğinde bir belgenin olması gerekmektedir. Her ne kadar Malatya 1....
İhtisas Kurulunun 10/06/2020 tarih 2967 sayılı raporunda muris T18 22/12/2009 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu kanaati bildirildiğinden davacı yanın ehliyetsizlik iddiasını ispat edemediği, şekil eksikliği yönünden yapılan incelemede ise davaya konu vasiyetnamenin Türk Medeni Kanununun "Mirasbırakan tarafından okunmaksızın ve imzalanmaksızın düzenleme " başlıklı 535. maddesindeki usule göre düzenlendiği, bu şekilde vasiyetname düzenlenmesi için murisin okuma yazma bilmemesi şartı olmadığı, örneğin gözleri iyi görmeyen bir kişinin de bu şekilde vasiyetname düzenletebileceği, somut olayda tanıklar Tevfik Yüce ve Ahmet Teksin'in beyanlarına göre TMK 535. maddesinde işaret edildiği şekilde vasiyetname düzenlenirken Kadirli 2....
dan intikal eden taşınmazlar yönünden olması halinde adı geçen mirasbırakanın 28.07.1975 tarihli vasiyetname ile davalıların mirasbırakanı olan erkek çocuklarını mirasçı olarak atamak suretiyle, davacı olan kızlarının yasal mirasçılık sıfatlarını ortadan kaldırdığı anlaşılmakla davanın reddedilmesi,” ibaresine yer verilmiş ise de mirasbırakanın vasiyetname düzenlemesi ile yasal mirasçıların mirasçılık sıfatlarının sona ermeyeceği açıktır. Ancak mirasbırakanın 28.07.1975 tarihinde düzenlediği vasiyetname açılıp okunmuş, mirasçılar tarafından 1 yıllık süre içerisinde vasiyetnamenin iptali dava edilmemekle vasiyetname artık kesinleşmiş ve davalılar lehine vasiyetnameyi tenfiz ettirerek adlarına tescil imkanı doğmuştur. Bu durumda artık mirasbırakan ...’dan gelen taşınmazlardan davacıların hak isteyemeyecekleri açıktır. Karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenler HUMK'nun 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymamaktadır....
a vasiyet ettiğini, anılan vasiyetnameden 28.12.2012 tarihinde okunması ile haberdar olduğunu, vasiyetname düzenlendiği tarihte mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu gibi davalı tarafın baskısı altında iradesinin de sakatlandığını ileri sürerek, vasiyetnamenin iptalini, mümkün olmaması halinde saklı payı oranında tenkisini istemiş, 18.11.2018 tarihihli ıslah dilekçesi ile saklı pay alacağını 57.389,28 TL'ye yükseltmiştir. Davalı, mirasbırakanın vasiyetname tarihinde ehliyetli olduğunu, iradesinin sakatlanmadığını, mirasbırakanın başka taşınmazları da bulunduğunu, saklı payın ihlal edilmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, mirasbırakanın vasiyetname tanzim tarihinde ehliyetli olduğunun ... ... 4....
in tüm mal varlığını davalıya vasiyetname ile bağışladığını, vasiyetname ile kendisine de her ay bir bedel ödenmesini vesiyet ettiğini, açılan terekenin tespiti davasının henüz sonuçlanmadığı, vasiyetnamede belirtildiği üzere saklı payını almak istediğini ileri sürerek, saklı payın tamamının ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....
Dairemizin 07.03.2023 tarihli ve 2021/7583 Esas, 2023/1371 Karar sayılı kararıyla; "Davaya konu vasiyetnamede; mirasbırakanın okur yazar olduğu yazılmış ise de mirasbırakan imzasının olması gereken yerde ''sol el baş parmak izi'' bulunmakta olup, okur yazar ise neden imza yerine parmak izi kullandığı anlaşılamamaktadır. Şayet mirasbırakan okur yazar değil ise vasiyetname yukarıda belirtildiği üzere, TMK'nın 535 inci maddesinde gösterilen şekle uygun yapılmamış, vasiyetnamenin noter tarafından mirasbırakana okunmak üzere verildiği onun da okuduğu belirtilmiş, şayet mirasbırakan okur yazar ise de; neden imza yerine parmak izi kullandığına dair bir şerh düşülmemiştir. Bu hali ile davaya konu vasiyetnamenin yasanın aradığı şekil şartlarına bağlı olarak yapıldığından bahsedilemeyecektir" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur. B....