Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyada doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle davacı tarafa dava konusu eski 367 (yeni 175 ada 4) parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak uygulama kadastrosunun düzeltilmesi taleplerinin olup olmadığı açıklattırılmalı; var ise uygulama kadastrosuna itiraz talepleri yönünden Kadastro Mahkemesine karşı görevsizlik verilmek üzere uygulama kadastrosuna itiraz talebi öncelikle dosyadan tefrik edilmeli, mülkiyete ilişkin talep eldeki dosyada tutulmalı, Kadastro Mahkemesinde devam edecek olan uygulama kadastrosuna itiraz davası bu dosya yönünden bekletici mesele yapılmalı; Davacı tarafın uygulama kadastrosuna itiraz taleplerinin olmaması halinde ise, dava konusu taşınmaz hakkında uygulama kadastrosuna ilişkin olarak kapalı sicil oluşturulmasını sağlamak üzere, olağan usullere göre kesinleştirme işlemlerinin yapılması için uygulama kadastrosu tutanak aslı ile uygulama kadastrosu komisyon kararının aslı derhal Kadastro Müdürlüğüne gönderilmeli; ayrıca davacının orman parseli ile kendi parseli...

Dava,uygulama kadastrosuna itiraz davasıdır. Yerel Mahkemece, davacının hissedarı olduğu dava konusu taşınmazdaki diğer mirasçılarının tamamının muvafakatlarını almadan ya da davaya katılımlarını sağlamadan dava açamayacağı gerekçesiyle aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Şöyle ki; eldeki dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesine dayalı olarak yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davası niteliğindedir....

İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; taraflar arasında görülen 3402 sayılı Kadastro Kanunu' nun (3402 sayılı Kanun) 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna ve orman kadastrosuna itiraz davasına ilişkin dosyanın, bu dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda bulunmadığı belirlenmiştir. Bu itibarla; taraflar arasında görülen 3402 sayılı Kanun' un 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna ve orman kadastrosuna itiraz davasına ilişkin ......

    Bu nedenle, taraflar arasındaki somut uyuşmazlıkta öncelikle, uygulama kadastrosuna ilişkin uyuşmazlığın çözümünde zorunluluk bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle, dava konusu taşınmazların ortak sınırına yönelik uygulama kadastrosundan kaynaklanan uyuşmazlık kesin çözüme kavuşturulmadan, asıl ve karşı davadaki diğer istemler yönünden değerlendirme yapılması mümkün değildir. Diğer yandan, asıl davadaki talepler bakımından miktar ve değere göre istinaf ve temyiz yasa yoluna başvurulmakta iken, karşı davadaki uygulama kadastrosuna itiraz talebi bakımından değere bakılmaksızın istinaf ve temyiz yasa yoluna başvurulabilmektedir. Bu durum, asıl davanın istinaf aşamasında kesinleşmesi, buna karşılık uygulama kadastrosuna itiraz davasının ise temyiz yasa yoluna tabi bulunması sebebiyle temyiz aşamasında kesinleşmesi ihtimalini doğurmaktadır....

    Daha açık ifade ile, uygulama kadastrosunda mülkiyet uyuşmazlıklarına girilmemekte, taşınmazların geometrik durumunun tespitinde zemin ile pafta arasında görülen uyumsuzluğun giderilmesine çalışılmaktadır. Maddenin uygulanmasına ilişkin ayrıntılar 22/a maddesinin uygulanmasına ilişkin yönetmelikte düzenlenmiştir. Uygulama kadastrosunun açıklanan bu niteliği itibariyle, uygulama kadastrosuna itiraz şeklinde açılacak davalarda, mülkiyet uyuşmazlıklarına girilmeden, ilk tesis kadastrosuyla oluşturulan haritanın zemin ile uyumsuzluğunun neler olduğu, bu uyumsuzluğun hangi nedenlerden kaynaklandığı, uygulama kadastrosu sırasında nasıl bir tespit yapıldığı, uygulama kadastrosunun zemin ile harita arasında görülen uyumsuzluğu giderip gidermediği, uygulama kadastrosu da isabetsiz ise bu isabetsizliğin nereden kaynaklandığı gibi hususların aydınlatılması zorunludur....

    Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA 1.3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında davalı ... adına kayıtlı eski 614 parsel sayılı 27.570 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 112 ada 8 parsel numarasıyla, 27.245 m2 yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir....

      Bu durumda, davacının tesis ve uygulama kadastrolarına göre davalıya ait çekişmeli taşınmaz içinde kalan bölümün kendisine ait olduğuna ilişkin iddiası göz önüne alındığında dava her ne kadar uygulama kadastrosuna itiraz edilerek açılmış olsa da, uyuşmazlığın mülkiyete ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....

        itiraz davalarında husumetten ret kararının kanunda belirlenen duruşma yapılmadan karar verilebilecek hallerden olmadığı, öte yandan davanın, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğu, bu tür davalarda husumetin, itiraz edenin taşınmazları aleyhine yapılan tespit sonucunda, yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerektiği, ancak; uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde ise Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek de dava açılabileceği, bu hususun aydınlığa kavuşturulabilmesi için de öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan azalmanın hangi nedenden kaynaklandığının uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanması gerektiği belirtilerek, Mahkemece öncelikle yukarıda değinildiği üzere taraflar usulünce davet edilerek kanunda...

          Her ne kadar Yüksek Mahkemenin önceki içtihatları aksi yönde olsa da, son dönem içtihatlarında bu konuda değişikliğe gidilmiş ve her bir hissedarın tek başına uygulama kadastrosuna itiraz davasını açabileceği kabul edilmiştir. (Emsal nitelikte Yargıtay 8.HD'nin 30.09.2021 tarih ve 2021/11609 Esas, 2021/9846 Karar sayılı kararı) Dolayısıyla, uygulama kadastrosuna itiraz davalarının tüm hissedarlar tarafından birlikte açılmasına gerek bulunmayıp, hissedarlardan biri yada bir kaçının da tek başına iş bu davayı açması mümkündür. Hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin uygulama kadastrosuna itiraz davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin kararı hukuka aykırı bulunmaktadır....

          Dava, uygulama kadastrosuna itiraz davası niteliğinde olup, çekişmeli (eski 1561) 265 ada 32 ve (eski 1562) 265 ada 33 parsel sayılı taşınmazlar 184 parsel sayılı taşınmazdan ifrazen oluşmuştur....

            UYAP Entegrasyonu