WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2014/8581 ve 2014/8582 Esas sayılı icra takip dosyalarından ödeme emirlerinin borçluya 07.04.2014 tarihinde, 2014/2175 Esas ayılı dosyasından 31.01.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise İİK'nun 168. maddeinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra 23.05.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurup ödeme emri tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğunu ileri sürüp imzaya itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, öncelikle, borçlunun ödeme emri tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne yönelik şikayeti konusunda inceleme yapılıp tebligatların usulsüzlüğü hakkında HMK'nun 297. maddesine göre bir karar verilmeden ve dolayısıyla İİK'nun 168. maddesi uyarınca imzaya itirazın süresinde olup olmadığı saptanmadan imzaya itirazın esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi isabetsizdir. Diğer taraftan, borçlunun İstanbul 2....

    Bu nedenle borçlunun bu yöndeki şikayeti kabul edilerek icra emrinin takip talepnamesine uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca borçlunun yasal faiz uygulanması gerekirken temerrüt faizi istendiği, uygulanan faiz oranının yasal faizin üstünde olduğu şikayeti ile faize faiz işletildiği yönündeki şikayetleri Mahkemece incelenmemiş olup bu şikayetler hakkında olumlu yada olumsuz karar verilmemiş olması da isabetsizdir SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK.m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 17.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      İcra Hukuk Mahkemesinin 05.05.2023 Tarihli ve 2023/284 Esas, 2023/373 Karar Sayılı Kararı Kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililerin, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikâyette bulunabileceği, somut olayda kıymet takdiri talimat yoluyla Ereğli İcra Dairesince yapıldığından şikayeti inceleme yetkisinin Ereğli İcra Hukuk Mahkemesine ait olacağı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 128/a maddesi uyarınca kıymet takdirine şikayete ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....

        İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti gibi taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunduğu iddiasına dayalı haczin kaldırılması şikayeti de, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, haczin bildirimine ilişkin İİK.nın 103.maddesi gereğince düzenlenen davet kağıdı borçluya 21.01.2016; kıymet takdiri raporu 20.03.2017 tarihinde tebliğ edilmiş ve borçlu vekili icra mahkemesine kıymet takdirine itiraz etmiştir. Ayrıca, satış ilanı borçlu vekiline 08.01.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna göre, borçlunun 05.02.2018 tarihinde icra mahkemesine haczin kaldırılması istemiyle yapmış olduğu başvurusu, öğrenme tarihine göre yasal yedi günlük süreden sonradır....

          İİK.nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK.nun 16/1.maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda takibin kesinleşmesi üzerine borçluya ait meskene 10/11/2011 tarihinde haciz konulduğu, borçlu ...'a 103 davetiyesinin 06/01/2012 tarihinde tebliğ edildiği, haczin düştüğünden bahisle yeniden haciz konulması için talepte bulunulduğu, 06.07.2015 tarihinde yeniden haciz konulduğu, talep üzerine icra müdürlüğünün 04.08.2015 tarihli kararı ile 103 davetiyesinin borçluya tebliğine karar verildiği anlaşılmıştır. 06/07/2015 tarihli haczin bildirilmesi için 103 davetiyesinin borçluya tebliğ edildiğine ilişkin tebligat mazbatasının dosyada bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda borçlunun icra mahkemesine sunduğu dilekçesinde belirttiği 13.08.2015 tarih, öğrenme tarihi kabul edilerek başvurunun süresinde olduğu kabul edilmelidir....

            Zira, İİK’da, 171/3. maddede sayılan nedenler dışında yer alan usulsüz tebliğ şikayeti için de icra dairesine gidileceği yönünde bir hükme yer verilmemiştir. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayeti ve istinaf nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin İİK'nun 172. maddesi gereğince reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19....

              DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil adına yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını, davacı adına tebligat kanunu 35 maddeye göre 06/12/2001 tarihinde ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığını, tebliğ memurunun kendi isminin tebligat zarfında yazmadığını, tebligatın geçersiz olduğunu, ıttıla tarihinin 02/06/2017 tarihi olarak belirlenmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 05/03/2019 gün, 2018/307 E, 2019/171 K sayılı kararla "Şikayetin REDDİNE " karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili (05/03/2019 tarihli) süre tutum dilekçesinde özetle; gerekçeli karar taraflarına tebliğ edildiğinde gerekçeli istinaf dilekçesini ibraz edeceklerini, şikayetin reddi kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, istinaf talebinin kabulünü talep etmiştir....

              ın beyan ettiği son adresi yerine doğrudan MERNİS adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğinin usülsüz olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın öğrenme üzerine gerçekleştirdiği temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanığın yokluğunda verilen mahkumiyet hükmü sanığın soruşturma aşamasında bildirdiği adresine tebliğe çıkartıldığı, muhatabın adreste tanınmadığı belirtilerek iade edilmesi üzerine aynı adreste Tebligat Kanunu 35 maddeye göre tebliğ yapıldığı ancak sanığın mernis adresinin araştırıldığına ilişkin dosyada belge bulunmadığı bu nedenle yapılan tebligatın usülsüz olduğu anlaşıldığından sanığın temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğunun kabulü ile temyiz talebinin reddine ilişkin 18.03.2013 tarih ve 2012/28esas – 2012/296karar sayılı ek kararın kaldırılarak yapılan incelemede; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır....

                  Yargılamanın iadesi talebi davacı taraf ile diğer davalılara tebliğ edilmiş, davacı vekili 17/10/2017 tarihli beyan dilekçesinde, usulüne uygun tebligatların yapıldığını ve verilen kararın hukuka uygun olduğunu savunarak iade talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece iddia savunma ve dosya kapsamında; 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 375. Maddesinde yargılamanın iadesi sebeplerinin sınırlı olarak sayıldığı, taraflara usulüne uygun tebligat yapılmamış olmasının yargılamanın iadesi sebebi olarak belirtilmediği, iş bu sebebe dayalı olarak tarafların öğrenme tarihleri itibarı ile HMK.da düzenlenen süreler içerisinde kanun yollarına müracaat hakları bulunduğu, bu hakların kullanılmadan salt usülsüz tebligata dayalı olarak yargılamanın iadesi talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu