a çıkartılan gerekçeli karar tebligatının iade olması üzerine, öncelikle usulüne uygun adres araştırması ve tebligat yapılmadan doğrudan Tebligat Kanununun 35. maddesine göre yapılan karar tebliğinin usülsüz olduğu görülmüş, adı geçen davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanması ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 06.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipte borçlunun, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin kabulü ile tebligatın iptaline karar verildiği görülmektedir. Usule aykırı tebliğin hükmü, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 53. maddesinde düzenlenmiştir....
Tebligat usulsüzlüğü iddiası ise İİK'nun 16. maddesi kapsamında şikayet olmakla ıttıla tarihinden itibaren aynı sürede icra mahkemesine bildirilmesi gerekmektedir. Öte yandan HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca taleplerin herbiri hakkında hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda; örnek 13 nolu ödeme emrinin şikayetçi borçluya 30.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun tebligattan 09.05.2015 günü haberdar olduğunu beyan ederek yasal yedi günlük sürede tebligat usulsüzlüğü şikayetini ileri sürdüğüne göre mahkemece söz konusu şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karara bağlanması yetki itirazının ise icra müdürlüğüne yapılması gerektiği dikkate alınarak İİK'nun 62. maddesi uyarınca reddi gerekir iken tebligat usulsüzlüğü şikayeti hakkında gerekli inceleme yapılmaksızın bir karar verilmemiş olması ve yetki itirazının kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
Davacı gecikmiş itirazda bulunmuşsa da davanın hukuki nitelendirilmesi hakime ait bir görev olup somut olayda gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır, olsa olsa usulsüz tebligat şikayeti söz konusu olabilir. Zaten usulsüz tebligat şikayeti ile gecikmiş itiraz bir arada yapılamaz. Gecikmiş itirazda tebligat usulsüzlüğü söz konusu olmayıp aksine yapılan tebligat usulüne uygundur, borçlu hastalık vs. geçerli bir mazereti sebebiyle süresinde borca itiraz edememiştir. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Davacı bonoda keşideci konumunda olup herhangi bir adres bildirmemiştir. (Bononun keşide yeri Ankara'dır.) Davacının mernis adresine yapılan ilk tebligatın bila iade dönmesi üzerine ikinci tebligat TK 21/2'ye göre yapılmış olup herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Tebligat usulüne uygun olarak kabul edildiğinden davacının şikayeti ve borca itirazı yasal süresi içerisinde yapılmamış olup süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Borçlu vekili, icra mahkemesine başvurusunda ödeme emri, kıymet takdiri ve satış ilanına dair tebligatların usulsüzlüğünün ileri sürmüş, şikayeti yerinde görülmez ise gecikmiş itiraz beyanlarının dikkate alınmasını talep etmiştir. O halde, mahkemece şikayetin esası incelenerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, usulsüz tebligat şikayeti değerlendirilmeden hacizli malın dava tarihinde satıldığı gerekçesi ile eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kaldı ki, ihale için belirlenen tarih 28/03/2016 günü saat 15:00 olduğu halde, dava tarihinin aynı gün saat 11:22 olduğu gibi; ihalenin aynı gün yapılmış olması usulsüz tebligat şikayetinin esasının incelenmesine engel teşkil etmemektedir....
ya yönelik hırsızlık suçlarından kurulan hükümler ile özel kıyafeti usülsüz kullanma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde: Sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCK'nın 491/3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet Sanığın yokluğunda hükmün verildiği, gerekçeli kararın ise sanığın sorgusunda belirttiği adresten farklılık gösteren apartman ve kapı numarasına tebligat çıkarıldığı anlaşıldığından, yapılan 13.12.2012 tarihli tebligatın usülsüz olduğu ve sanığın öğrenme üzerine vaki temyizinin süresinde olduğunun kabulü gerektiği cihetle, hukuki dayanaktan yoksun olarak verilen 16.04.2013 tarihli ek kararın kaldırılarak yapılan incelemede gereği görüşüldü; 1) Sanık hakkında ... plakalı kamyona ilişkin olarak,... sayılı sahte plaka ve bu plakalara uygun sahte ruhsat ve sigorta poliçesi düzenleyerek resmi belgede sahtecilik işlediği iddia ve kabul olunmuşsa da; Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu belgeler huzurda incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve denetime olanak...
a tebliğ edildiği şerhi ile Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi kapsımında tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde bulunan yerleşim yeri belgelerine göre ise, borçlunun tebligatın yapıldığı adreste, kendisine tebligat yapılan...'ın ise aynı binanın 8 nolu dairesinde ikamet ettiği anlaşılmaktadır. Borçlunun 10 nolu binanın 9 nolu dairesinde, kendisine tebligat yapılan...'ın ise aynı binanın 8 nolu dairesinde ikamet etmesi nedeniyle, kendisine tebligat yapılan... İle borçlunun aynı konutta oturan kişilerden sayılamayacağından, borçluya 27.03.2014 tarihli duruşma gününün tebliği usulsüzdür. Bu nedenle borçlunun duruşmada hazır olmadığı gerekçesi ile HKM'nun 150/1 maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir. O halde mahkemece, borçlunun usulsüz tebligat şikayeti ve imza itirazının esası yönünden inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık ...'...
olduğunu, böyle bir durumda tebliğatın bila iade olması gerekirken bu şekilde tebliğat yapılması geçersizdir ve iptal edilmesi gerektiğini ve devamında da tebliğ tarihininde öğrenme tarihi olan 25.10.2017 tarihi olarak düzeltilmesi gerektiğini, ayrıca icra dosyasındaki 15.12.2015 tarihli tebliğat parçası incelendiğinde dava konusu tebliğatın usülsüz olduğunu, kime haber verildiği anlaşılmadığı gibi ilgili kanun maddesine göre de usülüne uygun tanzim edilmediğini belirterek tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ve yine takip kesinleşmediği için de konulan hacizlerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....