Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı gecikmiş itirazda bulunmuşsa da davanın hukuki nitelendirilmesi hakime ait bir görev olup somut olayda gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır, olsa olsa usulsüz tebligat şikayeti söz konusu olabilir. Zaten usulsüz tebligat şikayeti ile gecikmiş itiraz bir arada yapılamaz. Gecikmiş itirazda tebligat usulsüzlüğü söz konusu olmayıp aksine yapılan tebligat usulüne uygundur, borçlu hastalık vs. geçerli bir mazereti sebebiyle süresinde borca itiraz edememiştir. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Davacı bonoda keşideci konumunda olup herhangi bir adres bildirmemiştir. (Bononun keşide yeri Ankara'dır.) Davacının mernis adresine yapılan ilk tebligatın bila iade dönmesi üzerine ikinci tebligat TK 21/2'ye göre yapılmış olup herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Tebligat usulüne uygun olarak kabul edildiğinden davacının şikayeti ve borca itirazı yasal süresi içerisinde yapılmamış olup süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....

Borçlu vekili, icra mahkemesine başvurusunda ödeme emri, kıymet takdiri ve satış ilanına dair tebligatların usulsüzlüğünün ileri sürmüş, şikayeti yerinde görülmez ise gecikmiş itiraz beyanlarının dikkate alınmasını talep etmiştir. O halde, mahkemece şikayetin esası incelenerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, usulsüz tebligat şikayeti değerlendirilmeden hacizli malın dava tarihinde satıldığı gerekçesi ile eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kaldı ki, ihale için belirlenen tarih 28/03/2016 günü saat 15:00 olduğu halde, dava tarihinin aynı gün saat 11:22 olduğu gibi; ihalenin aynı gün yapılmış olması usulsüz tebligat şikayetinin esasının incelenmesine engel teşkil etmemektedir....

    ya yönelik hırsızlık suçlarından kurulan hükümler ile özel kıyafeti usülsüz kullanma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde: Sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCK'nın 491/3....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet Sanığın yokluğunda hükmün verildiği, gerekçeli kararın ise sanığın sorgusunda belirttiği adresten farklılık gösteren apartman ve kapı numarasına tebligat çıkarıldığı anlaşıldığından, yapılan 13.12.2012 tarihli tebligatın usülsüz olduğu ve sanığın öğrenme üzerine vaki temyizinin süresinde olduğunun kabulü gerektiği cihetle, hukuki dayanaktan yoksun olarak verilen 16.04.2013 tarihli ek kararın kaldırılarak yapılan incelemede gereği görüşüldü; 1) Sanık hakkında ... plakalı kamyona ilişkin olarak,... sayılı sahte plaka ve bu plakalara uygun sahte ruhsat ve sigorta poliçesi düzenleyerek resmi belgede sahtecilik işlediği iddia ve kabul olunmuşsa da; Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu belgeler huzurda incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve denetime olanak...

        21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık ...'...

          olduğunu, böyle bir durumda tebliğatın bila iade olması gerekirken bu şekilde tebliğat yapılması geçersizdir ve iptal edilmesi gerektiğini ve devamında da tebliğ tarihininde öğrenme tarihi olan 25.10.2017 tarihi olarak düzeltilmesi gerektiğini, ayrıca icra dosyasındaki 15.12.2015 tarihli tebliğat parçası incelendiğinde dava konusu tebliğatın usülsüz olduğunu, kime haber verildiği anlaşılmadığı gibi ilgili kanun maddesine göre de usülüne uygun tanzim edilmediğini belirterek tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ve yine takip kesinleşmediği için de konulan hacizlerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          a çıkartılan gerekçeli karar tebligatının iade olması üzerine, öncelikle usulüne uygun adres araştırması ve tebligat yapılmadan doğrudan Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan karar tebliğinin usülsüz olduğu görülmüş, adı geçen davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanması ve yasal temyiz süresinin beklenilmesi, c-Davalılardan ...’a gerekçeli karar tebligatının yukarıda açıklanan ilke ve kurallara göre hiçbir tebligat çıkarılmadığı görülmüş olup, adı geçen davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanması ve yasal temyiz süresinin beklenilmesi, 2-Davalı ...'...

            Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin usulsüz tebligat şikayeti yapılmadığından bahisle dava açma süresi geçtiğinden davanın süre aşımından reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, yoklukla malul bir işlemin hükümsüz kılınması için herhangi bir beyanda bulunulmasına veya bir dava açılmasına gerek olmadığını, çünkü zaten ortada var olmayan bir hukuki işlem söz konusu olduğunu, yok hükmünde olan bir tebligat ile ilgili usulsüz tebligat şikayeti yapılmasında da hukuki yarar bulunmadığı gibi usul ekonomisine de aykırı olduğunu, tebligatın yokluğu hususunun taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiğini, somut olayda; Yerel Mahkemece usulsüz tebligat şikayeti yapılmadığı ve netice-i talepte usulsüz tebligat şikayeti bulunmadığından davanın süre aşımından reddi kararı hukuka aykırı olduğunu, yukarıda açıklamış oldukları üzere ortada usulsüz bir tebligat değil yok hükmünde olan bir tebligat mevcut olduğunu, yok hükümünde olan bir...

            mevcut tüm hacizlerin kaldırılmasına, borçluya henüz ödeme emri tebliği gerçekleşmediğinden, şikayetçinin usulsüz tebligat şikayeti ile ödeme emrine dayanak belge eklenmediği şikayetinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir....

              O halde, her bir talep hakkında Mahkemece karar verilmesi zorunluluğu göz önünden bulundurularak, duruşma açılması ve taraf teşkili sağlandıktan sonra öncelikle usulsüz tebliğ şikayeti incelenip tebligatın usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince şikayetçiden takibi öğrenme tarihi sorularak, usulsüz tebligat şikayetinin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16/1. maddesi uyarınca (7) günlük süre içinde yapıldığının tespiti halinde tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine, öğrenme tarihine göre itirazın süresinde yapıldığı sonucuna varılırsa borçlunun itirazının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme ile evrak üzerinde inceleme yapılarak şikayetle ilgisi bulunmayan takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir....

                UYAP Entegrasyonu