Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şikayetçinin başvurusu, kendisine gönderilen İİK’nun 89/1, 89/2 ve 89/3. maddeleri kapsamında düzenlenen haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin olup, mahkemenin haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğuna dair kabulü yerinde ise de; şikayetçiye gönderilen birinci haciz ihbarnamesi usulüne uygun tebliğ edilmemiş ise, birinci haciz ihbarnamesine ıttıla tarihine göre süresinde itiraz edilmesi halinde artık şikayetçiye ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi çıkarılamayacağından, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi de yok hükmünde olduğundan ilk haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin şikayetçi tarafından bildirilen ıttıla tarihine göre düzeltilmesi ile ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....

    HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1 KARAR NO : 2022/36 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ÜRGÜP İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 26/11/2021 NUMARASI : 2021/49 ESAS 2021/43 KARAR DAVA KONUSU : İtiraz (İcra Takibine Gecikmiş İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ürgüp İcra Dairesinin 2021/211 Esas sayılı takip dosyasında tebliğ edilen ödeme emrinin usulsüz olduğunu, Ürgüp Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/35 Esas sayılı dosyası ile 19/09/2021 tarihinde takipten haberdar olduklarını, icra müdürlüğünce gönderilen ödeme emri tebligatının usulüne uygun tebliğ edilmediğinden haksız ve hukuka aykırı takibe itiraz edemediklerini, müvekkili şirket tarafından takibe...

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle , müvekkili firma hakkındaki takibin, tesadüfen e devlet üzerinden öğrenildiğini , icra dosyasına vekaletname sunulduğunu , icra dosyasında uyap kaydının, vekaletname sunum tarihinde yapılmadığından usulsüz tebligata ve dosyanın içeriğine ıttıla kesbedilemediğini ,içeriğine vakıf olamadıkları bir dosyada itiraz ve şikayet hakkının kullanılmasının beklenemeyeceğini ,bu nedenlerle, uyap kaydının yapılmasından iki gün sonra açtıkları davanın süresinde olduğunu ,öte yandan; Tebligat Tüzüğü m.51; "Muhatabın tebligatı öğrendiğini beyan ettiği tarih, tebliğ tarihidir. Muhatap, usulsüz tebligatı öğrenmemiş ise tebligat yapılmamış sayılır." şeklinde olduğunu , usulsüz tebliğ işleminin uyap kaydı ile öğrenildiğini ,davanın süresinde olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....

    Davalı borçlu vekili 17.06.2021 tarihli cevap dilekçesinde ve istinaf başvurusunda, örnek 13 ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüştür. 7201 sayılı Kanun'un 32.maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12- 258 E.-1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için ise usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur. Davalı borçlu vekili tarafından takip dosyasına 22.02.2021 tarihli borca itiraz dilekçesi sunulmuş, en geç bu tarih itibariyle ödeme emri tebligatından haberdar olunmuş, yasal 7 günlük süre içerisinde usulsüz tebligat şikayetinde bulunulmamıştır....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı tarafından haciz ihbarnamelerine ilişkin tebligatların usulsüz olduğuna yönelik talebi “şikayet” niteliğinde olup İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunlu olduğundan ve süresinde yapılmadığından davacının usulsüz tebliğ şikayetinin şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine, davacı şirket adına çıkarılan İİK.89/2 haciz ihbarnamesinin 01/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, buna karşı davacı şirket yetkilisince 02/04/2019 tarihli itiraz dilekçesi ile adı geçenin iş yerinden ayrıldığı ve şirketten hiçbir hak ve alacağının bulunmadığı beyan edildiği dikkate alındığında söz konusu 02/04/2019 tarihli itirazın, davacı şirket adına 01/04/2019 tarihinde tebliğ edilen İİK. 89/2 haciz ihbarnamesine itiraz dilekçesi olduğu kabul edilerek davacı şirketin İİK 89/2 maddesine süresi içerisinde itiraz ettiği dikkate alınarak 89/3 haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğinden ve borçlu olarak eklenemeyeceğinden...

    DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi, İİK'nın 169., 169/a. maddeleri uyarınca yetkiye ve borca itiraz istemine ilişkindir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihinin aksi ise ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarihli, 1967/172- 107 Esas, Karar sayılı kararı) Somut olayda, davacının Atatürk Cad., ... Ağrı adresine çıkartılan ödeme emrinin bila tebliğ iade edilmesi üzerine, davalı alacaklı vekilinin talebi üzerine davacının 100. Yıl Mah., ......

    Şikayetçi borçlu vekili ilk tebligatın usulüne uygun olmadığını yanlış adreste tebliğ edilmeye çalışıldığını iddia etmiş ise de, TK 21/2'ye göre tebligat yapılan adresin mernis adresi olduğu, mernis şerhiyle tebliğ edildiği, tebliğ iade gelen tebligat ile tebliğ gerçekleştirilmediğinden ilk tebligatın usulsüz olduğu iddiasına itibar edilmeyerek ,yapılan tebligat usulüne uygun olduğundan usulsüz tebligat ilişkin şikayetin reddine, davacının ödeme emrine dayanak belgenin eklenmediği şikayeti yönünden ise bu şikayetin 7 günlük şikayet süresine tabi olup, süresinde başvuru yapılmadığına ilişkin gerekçesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....

    Davalı borçlu şirket temsilcisi tarafından 24.08.2012 günlü dilekçe ile 05.06.2012 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin usulsüz olduğunu ileri sürerek usulsüz tebligatın iptaline karar verilmesini, itiraz üzerine de icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini istemiş olup davalının şikayet dilekçesinin harçlandırılmak suretiyle ayrı bir esasa kaydedilip usulsüz tebligatın düzeltilmesine ilişkin bu şikayet sonuca bağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18/02/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      in 02.04.2012 tarihinde usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borca itirazlarını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetçiye yapılan tebligatın usulsüz olduğu tespit edildikten sonra, icra dosyasında şikayetçinin süresinde borca itiraz etmiş olması sebebi ile usulsüz tebligat şikayetini ileri sürmekte hukuki yararı olmadığından davanın reddine karar verildiği görülmektedir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir....

        İcra Dairesi 2021/5371 sayılı takip dosyası ile başlatılmış olan icra takip dosyasından kiracıya ödeme emri gönderildiğini ve kiracının söz konusu ödeme emrine kanuni süresi içinde icra emrine itiraz etmediğini ve iş bu davaya gecikmiş itiraz başvurusunda bulunduğunu, borçlunun dava dilekçesince "usulsüz yapılan tebligat talebiyle ödeme emrinin iptaline,tebligatın usulsüzlüğünbe ilişkin talebin kabul görmemesi halinde ise gecikmiş itirazın kabulüne" karar verilmesini talep etmiş olup, söz konusu talebin usule ve yasaya aykırı olduğunu, ödeme emrinin usulüne uygun olarak borçlu vekiline tebliğ edildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde usulsüz tebliğ şikayetine ilişkindir. İstanbul 24....

        UYAP Entegrasyonu