Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhinde Bilecik İcra Müdürlüğünün 2020/2274 Esas Sayılı dosyasından icra takibinde bulunulduğunu, takip konusu ödeme emri tebligatının usulü dairesinde yapılmadığınından geçersiz olduğunu, tebligatta "muhatabın daimi çalışanına tebliğ edildi" ibaresinin bulunmasına karşılık, imzanın müvekkil şirket çalışanlarından birine ait olmadığını, tebligatın müvekkilinin tebliğ adresine hiç gelmediğini, dosyada yapılan tebligatın usulsüz olması nedeniyle iptali ve öğrenme tarihi olan 29/09/2020 tarihinin tebliğ tarihi sayılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca kambiyo senedindeki imzaya, borca ve takibe itiraz ettiklerini, bunun yanında takip konusu icra dosyasında 30/08/2020 vade tarihli 189.000,00 TL.bakiyeli çek üzerindeki imzanın da müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, borçlu olmadığını belirterek, usulsüz tebligatın iptali ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 29/09/2020 tarihi olarak tespiti ve...

Tüm dosya kapsamına göre; davacıya ödeme emrinin 27/04/2010 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, davacının dava dilekçesi ile tebligattaki imzaya itiraz etmediği, daha sonra imzanın kendisine ait olmadığının dava dilekçesi ile ileri sürülmemesi nedeniyle incelenmesinin mümkün olmadığı, süresinde imzaya itiraz edilmemesi nedeniyle yapılan tebligatın usul ve yasaya uygun olduğu, her ne kadar mahkemece davacının borca itirazlarının süre aşımından reddine karar verilmiş ise de, İİK 62 maddesi gereğince ilamsız takiplerde borca itirazların icra dairesine sunulması gerekip, mahkemeye yapılan itirazın hukuki sonuç doğurmayacağı, bu sebeple mahkemenin ret gerekçesinin sonuç olarak doğru olduğu, davacının haczedilmezlik şikayetine yönelik istinaf isteminin ise, Kemer İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabına göre, davacının ÇKS ve Türkvet kaydının bulunmadığı, sosyal ekonomik araştırmada davacının çalışmadığının, bir başkasının yardımı ile geçindiğinin belirtilmesi karşısında mahkemece...

Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiası İİK.nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup açıkça ve delilleriyle ileri sürülmesi gerekir (HGK'nun 27.01.2010 tarih 2009/12-539 E.,2010/16 sayılı kararı). Somut olayda borçlunun icra mahkemesine verdiği dilekçesinde kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna dair açık bir iddiası bulunmamaktadır. Şikayet dilekçesinde yer alan: "ödeme emrinin muhtara bırakıldığı, ödeme emrinden 21.09.2015 tarihinde haberdar olunduğu" şeklindeki beyanlar usulsüz tebligat şikayeti olarak yorumlanamaz. Zira tebligat usulsüzlüğü ayrıca, açıkça ve delilleriyle ileri sürülmüş değildir. O halde yöntemine uygun olarak açıkça ve delilleriyle ileri sürülen bir tebligat usulsüzlük şikayeti bulunmadığı halde mahkemece hukuki tavsifte hataya düşülerek 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

    İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Süresinde takibe itiraz ettiklerini, usulsüz de olsa ödeme emri tebliğ edilmiş gözüktüğünden icra dairesine itiraz dilekçesi verilmesinin sonucu değiştirmeyeceğini, bu nedenle, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte itirazlarını mahkemeye yaptıklarını belirterek kararın borca itirazın reddine ilişkin kısmı yönünden kaldırılmasına, takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Takibin durdurulması talebinin kanuna aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, takibin durdurulması talebine ilişkindir. Adana 12....

      Somut olayda; dava dilekçesinde açıkça ödeme emirlerinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayet bulunmadığı, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayetin de İİK'nın 16. maddesine göre 7 günlük hak düşürücü süreye tabi olduğu, mahkemece re'sen dikkate alınamayacağı, bu durumda ödeme emrinin davacı/borçlu T1'e 15/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz süresinin son gününün 20/05/2019 tarihi olduğu, davacı T1'in ise hak düşürücü süre geçtikten sonra 22/05/2019 tarihinde imzaya ve borca itirazı ile birlikte senet vasfına yönelik şikayette bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece istemin süre aşımından reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı/borçlu T3 Ltd. Şti. yönünden istinaf dilekçesinin reddine, davacı/borçlu T1'in istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

      Maddesi uyarınca hukuki nitelendirme hakime ait olup, davacı tarafın dava dilekçesindeki, borç ile ilgili tarafına hiç bir tebligatın gönderilmediği ve iş yerine gönderilen maaş haciz yazısı ile durumu öğrendiğine dair beyanları ve tüm dosya kapsamı uyarınca, davacı tarafın ödeme emrinin kendisine usulsüz şekilde tebliğ edildiğini de ileri sürmüş olduğunun kabulü gerekir....

      Borçlunun 18.3.2016 havale tarihli şikayet dilekçesinin incelenmesinde; usulsüz tebliğ şikayetinin kabul edilmemesi halinde talebin gecikmiş itiraz olarak kabulü ile takibin durdurulması ile tüm hacizlerin de fekkinin istendiği görülmüştür. Mahkemece, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle başvurunun 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olarak kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve takibin kesinleşmesinden önceki hacizlerin fekkine karar verilmesi isabetli ise de; aynı Kanun'un 26. maddesi uyarınca, hakimin, talepten fazlaya ya da başka bir şeye hükmedemeyeceği sabit olup, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle mahkemece takibin durdurulmasına karar verilemez....

        İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ödeme emri tebligat işleminin usulsüz olduğuna dair şikayet ile borca ve imzaya itiraz uyuşmazlığından dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince; usulsüz tebligat şikayetinin esastan, borca ve imzaya itirazın ise süre aşımından reddine karar verilmiş, takibin durdurulmaması nedeniyle alacaklının tazminat talebinin de reddine hükmedilmiştir. Kararın şikayetçi borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayetçi borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....

          No:7/14 Konyaaltı/Antalya adresinde muhatabın adreste olamaması nedeniyle daire:12'den sorulduğu, muhatap çarşıya gittiğinden mahalle muhtarına tebliğ yapıldığı ve daire:12 ye haber verilerek tebliğ işleminin tamamlandığı, beyanına başvurulanın kim olduğu tespit edilemediğinden yapılan tebligatın usulsüz olduğu, borca ve imzaya itiraz bu nedenle süresinde olduğundan bilirkişilerden rapor aldırılmış, bilirkişiler raporlarında, söz konusu imzanın davacının eli ürünü olduğunu beyan etmişlerdir. Davacının borcunun bulunmadığına ilişkin itirazını İİK'nun 169/a maddesinde sayılan belgelerle ispat edemediği anlaşıldığından bilirkişi raporu da gözetilerek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile imzaya ve borca itirazın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili borçlarının olmadığını ve yeniden rapor alınması gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

          Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu; ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu şikayeti ile imzaya ve borca itiraz ederek takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, ödeme emri tebliğ tarihi düzeltilerek şikayetin reddine karar verildiği, şikayetçi borçlu tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır....

            UYAP Entegrasyonu