Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesi, usulsüz tebligat şikayeti yönünden İİK'nın 365/son maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi....

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Gebze İcra Müdürlüğünün, icra dosyasına yönelik usulsüz tebligat şikayeti ile dosyada ki borca, yetkiye ve imzaya itiraz olduğunu, Gebze İcra Dairesi'nin 2022/26351 Esas sayısı dosyasından müvekkili aleyhine takip başlatıldığı, takibe istinaden düzenlenen Örnek 10 nolu ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, takibe konu senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, alacaklı olarak görünen taraf ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, senet üzerinde ki adresin ve telefon numarasının da müvekkili ile aynı olmadığını, ödeme emri tebligatının TK 21/2 şerhli olarak çıkarıldığını, muhatabın kapısına 2 no'lu haber kağıdının kapısına yapıştırılmadan muhtara teslim edildiğini, tebligat kanunu’nun 21. maddesi, tebligat kanunu’nun uygulanmasına dair yönetmelik’in 30. ve 35. maddesine uygun olarak yapmadığını, usulsüz tebligat şikayetlerinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, borca ve imzaya itirazlarının kabulünü talep...

Somut olayda, borçlu şikayet dilekçesinde, tebliğ usulsüzlüğü şikayetinin yanı sıra ödeme emrinde belirtilen 30 günlük ödeme süresi dolmadan araçların kaydına konulan hacizlerin usulsüz olduğunu, bu nedenle haczin kaldırılmasını ve takibin iptalini talep ettiği halde, mahkemece bu yöndeki şikayetlerin değerlendirilmediği görülmektedir. O halde, mahkemece, borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti dışında kalan itiraz ve şikayetleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olup kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Davacı borçlu vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Şikayet dilekçesinin tetkikinde, dilekçenin açıklama kısmında tebliğ usulsüzlüğü şikayetinin yanında borca ve imzaya itiraz edildiğinin de belirtildiği ancak netice ve talep kısmında sadece usulsüz tebliğ şikayetine ilişkin talepte bulunulduğu, bu haliyle dilekçenin açıklama kısmı ile netice ve talep kısmı arasında çelişki olduğu görülmektedir. Mahkemece bu durum karşısında şikayetçi vekiline kesin süre verilerek bu çelişkinin giderilmesinin istenmesi gerekirken, bu yola başvurulmadan borca ve imzaya itirazların da bulunduğu kabul edilerek yargılama yapılması ve borca ve imzaya itirazların reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır....

    Davacı, hakkında bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo takibinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasının yanısıra imzaya ve borca yönelik itirazda bulunmuş, Mahkeme tebliğin usulüne uygun olduğu gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin reddine, sair itirazların ise yasal süresinde ileri sürülmediği gerekçesiyle imzaya itirazın süre yönünden reddine karar vermiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/1 maddesinde; tebligat tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir hükmü yer almaktadır. Tebligat Kanunu'nun 10/2 maddesine göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi kabul edilir ve tebligat buraya yapılır....

    Dairemizce yapılan değerlendirmede: her ne kadar davacı tarafından dava dilekçesinin sonuç kısmında gecikmiş itiraz isteminin kabulüne karar verilmesi talep edilmiş ise de; dava dilekçesi kül halinde değerlendirildiğinde HMK'nun 33 maddesi gereğince hukuki tavsif hakime ait olduğundan iş bu dava usulsüz tebligat şikayeti olarak nitelendirilmiş olup, yapılan incelemede; Tebligat Kanunun 16. maddesine göre; "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." düzenlemesi ile muhataba bizzat yapılamadığı durumlarda kimlere tebligat yapılacağı düzenlenmiştir. Usulüne uygun yapılan tebligatlarda komşuya, yöneticiye, yada kapıcıya haber verilmesine gerek olmadığı gibi davacının dava dilekçesinde bahsettiği üzere TK 21/2'ye göre tebligat yapılması için gerekli şartların oluşmadığı görülmüştür....

    İcra Müdürlüğü 2018/7296 Esas sayılı takip dosyasında müvekkiline gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz olması sebebi ile ödeme emri tebliğ tarihinin 04/06/2018 tarihi olarak düzeltilerek borca ve imzaya itirazlarının kabulü ile takibin iptalini talep ettiği, mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile davacının tebliğ tarihini öğrenme tarihi olan 04/06/2018 olarak belirlenmesine, İmzaya itirazın kabulü ile takibin davacı yönünden durdurulmasına, tazminat ve para cezası tayinine yer olmadığına karar verildiği görülmektedir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35/4.maddesi gereğince, daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır. Somut olayda, İlk tebligatın adres yetersizliği nedeniyle iade edilmesi üzerine, ticaret sicili adresine doğrudan 35/4.madde gereğince tebligat çıkarılması anılan madde hükmüne aykırı olup, yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür....

    İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/12/2019 NUMARASI : 2019/860 ESAS 2019/1174 KARAR DAVA KONUSU : Yetki İtirazı|İmzaya İtiraz|İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/10/2019 tarihinde şirket aracına konulan hacizden sonra haklarında başlatılan takipten haberdar olduklarını, daha önce yapılan tebligatın ticaret sicil gazetesinde bulunan adrese gönderildiğini ancak bu adrese tebliğ yapıldığına dair herhangi bir bilginin yer almadığını belirterek usulsüz tebligat şikayetinde bulunmuş, icra dosyasını öğrenme tarihi olan 03/10/2019 tarihinin tebliğ tarihi olarak sayılmasını talep etmiş, imzaya, borca ve tüm ferilerine itiraz etmiştir....

    Somut olay ve iddiaların incelenmesinde, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında Kahramanmaraş İcra Müdürlüğü'nün 2019/20101 Esas sayılı dosyası üzerinden 1 adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, örnek no 10 ödeme emrinin davacı borçluya 09/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği, akabinde davacı borçlu icra mahkemesine başvurarak usulsüz tebligat, borca ve imzaya itiraz etmiştir. Davacı borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin incelenmesinde; örnek no 10 ödeme emrinin davacı borçlunun '' İsmetpaşa mah, Şeyhadil cad, No:36/A Dulkadiroğlu/K.MARAŞ'' adresine çıkarıldığı, adresin kapalı olduğu, muhatabın dışarıda olduğunu beyan eden mazbata üzerinde ismi okunamayan şahıstan muhatabın sorulduğu, muhatabın çarşıya gittiği hususunun beyan edildiği, komşunun imzadan imtina ettiği, 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırıldığı ve tebligatın mahalle muhtarına 09/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür....

    İcra Müdürlüğünün 2021/10142 esas sayılı icra dosyasında takip alacaklısı-davalı tarafından takip borçlusu-davacıya karşı 20/08/2021 kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatılmış olup ilk tebligatın iade dönmesi üzerine örnek no 10 ödeme emri 10/09/2021 tarihinde davacıya TK 21/2'ye göre tebliğ edilmiştir. Davacı gecikmiş itirazda bulunmuşsa da davanın hukuki nitelendirilmesi hakime ait bir görev olup somut olayda gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır, olsa olsa usulsüz tebligat şikayeti söz konusu olabilir. Zaten usulsüz tebligat şikayeti ile gecikmiş itiraz bir arada yapılamaz. Gecikmiş itirazda tebligat usulsüzlüğü söz konusu olmayıp aksine yapılan tebligat usulüne uygundur, borçlu hastalık vs. geçerli bir mazereti sebebiyle süresinde borca itiraz edememiştir. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Davacı bonoda keşideci konumunda olup herhangi bir adres bildirmemiştir. (Bononun keşide yeri Ankara'dır.)...

    UYAP Entegrasyonu