Mahkemece;"Davacının usulsüz tebliğ şikayetinin Kabulü ile TK. 32. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğ tarihinin 01/07/2022 olarak düzeltilmesine, İncelenen icra dosyasına göre takibin genel haciz yolu ile yapılan ilamsız takip olup, usulsüz tebliğ şikayeti dışındaki itirazların İcra Müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,..." şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....
Diğer taraftan, İİK'nun 150/1. maddesine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilamlı icra takibinde borçlunun hesap kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiği gerekçesi ile icra emri gönderilemeyeceğine ilişkin şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında kaldığından yasal 7 günlük süreye tâbidir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2022/5413 Esas 2022/11910 Karar sayılı kararı) Somut olayda, icra emri davacı borçlulara 02/01/2021 ve 04/01/2021 tarihlerinde tebliğ edildiğine göre, 13/01/2021 tarihinde icra mahkemesine yapılan başvuru yasal yedi günlük süre geçirildikten sonra olduğundan şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....
Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 03.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal 5 günlük süreden sonra 24.11.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, başvurusunda usulsüz tebligat şikayetinde de bulunmasına rağmen mahkemece bu hususların gözardı edilip imzaya itirazın esastan incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir. Mahkemece öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılmalıdır. Ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiği sonucuna varılması halinde imzaya ve borca itirazın süre yönünden reddi, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun tesbiti halinde ise, TK'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi düzeltilerek, buna göre itiraz sürede ise işin esasının incelenmesi, aksi takdirde istemin süreden reddi gerekir. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Diğer taraftan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine yönelik sınırlı sayıda ileri sürülebilecek itiraz ve şikayetlerin icra emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde ileri sürülmesinin zorunlu olduğu, usulsüz tebliğ şikayeti reddedildiğinden icra emrinin tebliğ tarihine göre davacının icra emrine ve borca yönelik itiraz ve şikayetlerinin yasal 7 gün içerisinde sunulmaması nedeniyle esasının incelenmesi mümkün değildir, kamu düzeni bakımından incelenecek bir husus da bulunmadığından davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinde de isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekili ilk derece mahkemesince İstanbul Anadolu 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/402 Esas sayılı dosyası incelenmeden karar verildiğini öne sürmüş ise de, anılan dosyanın mahkemece celbedildiği, 07.12.2020 tarihli mahkeme yazısından anlaşıldığından davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir. Anılan dosya Dairemizce de Uyap üzerinden alınan yetki ile incelenmiştir....
İcra dairesinin 2021/2810 esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, ödeme emri tebliğ mazbatasında 19/10/2021 tarihinde adresin kapalı olduğu, tebliğ zarfının muhtarlığa teslim edilerek 2 numaralı haber kağıdının kapıya yapıştırıldığının belirtildiğini, ancak TK 21 maddesine göre yapılacak tebligatların açık mavi renkli zarfla yapılması gerektiğini, müvekkilinin ödeme emrine ilişkin usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin 04/11/2021 olduğunu, ayrıca alacaklının alacak iddialarının soyut iddialar olduğunu ve bu nedenle borca da itiraz ettiklerini, icra takibi için yetkili icra dairesinin HMK ve İİK kapsamında Yatağan İcra Dairesi olması nedeniyle açıkça yetkiye itiraz ettiklerini, Muğla İcra Dairesinin yetkili olmadığını, ödeme emrinde konu edilen borcun tamamına, işlemiş faize ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyanla usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin davacı yönünden 04/11/2021 tarihi olarak düzeltilmesiyle icra dosyasına sunulan...
Somut olayda; örnek 10 ödeme emrinin itiraz eden borçlu ...'e 20.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya itirazının ise yasal 5 günlük süreden sonra 29.08.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, öncelikle usulsüz tebligat şikayetinin değerlendirilerek, ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinin tesbiti halinde, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilmesine ve düzeltilen tebliğ tarihine göre imzaya itirazı süresinde ise itirazın esası yönünden inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, usulsüz tebligat şikayeti değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca, borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Somut olayda, takip dosyasının yapılan incelemesinde ödeme emrinin şikayetçi borçluya 28/03/2014 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetçi borçlunun icra mahkemesine sunduğu dilekçesinde, 03/04/2014 tarihinde muttali olunan usulsüz tebliğ işlemlerine ilişkin 15/04/2014 tarihinde yapılan şikayet, yukarıda açıklanan Yasa hükmünde öngörülen 7 günlük şikayet süresinden sonradır. O halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek sonuca gidilmesi isabetsizdir....
nun 16. maddesine göre; “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.” Somut olayda iptali istenen ihbarnamelerde her ne kadar 3. kişinin isim ve soyisminin yazımlarında yanlışlık yapılmışsa da 3. kişinin ihbarname gönderilen kişinin kendisi olmadığı yönünde husumete dayalı bir şikayeti bulunmamaktadır. 3. kişinin şikayet nedenleri nazara alındığında mahkemeye şikayet süresi muamelenin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gündür. Şikayetçi 3. kişiye 1. haciz ihbarnamesi 05.02.2014 tarihinde, 2. haciz ihbarnamesi 28.02.2014 tarihinde, 3. haciz ihbarnamesi ise 25.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup bu tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğu yönünde açıkça bir şikayeti de bulunmamaktadır....
Bu düzenlemeler dikkate alındığında, 06.07.2004 tarihinden önceki döneme ait Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın 102. maddesinde belirtilen beş yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması, 06.07.2004 tarihinden sonraki alacaklar için ise genel zaman aşımı olan on yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin tetkikinde; Dava dışı Sümer Madencilik Kum. Çel. Met. Nak. İnş. San. Ve Tic. A.Ş.'...
Davacıya ödeme emri 14.02.2008 tarihinde tebliğ edilmiş dava 21.02.2008 tarihinde 7 günlük sürede açılmışsa da davacı dava dilekçesinde zaman aşımı def'inde bulunmamıştır. Süresi geçtikten sonra 29.04.2009 tarihinde ıslah yolu ile de olsa zaman aşımı definde bulunması da mümkün değildir. Kaldı ki davalı taraf zaman aşımı def’i süresi içinde ileri sürülmediğinden muvafakatının olmadığını belirtmiştir. Bu durumda ödeme emrine karşı süresi içinde zaman aşımı def'inde bulunmayan davacıya sonradan bu hakkın ıslah yolu ile tanınması yerinde değildir. -Mahkemece işin esasına girilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 31.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....