Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

şikayetinde bulunduğu, mahkemece, sair şikayet ve itiraz nedenlerinin reddi ile ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği gerekçesi ile ödeme emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinde; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır....

    dosyada gönderilen tebligatlar davacı müvekkilleri için yok hükmünde olduğunu, bir diğer ifadeyle anlatmak gerekirse; davacı müvekkillerine tebligat yapılmadığından ve haberdar da olunmadığından müvekkilleri adına yapılan itiraz taraflarınca henüz tebligat gönderilmeden yapılmış bir itiraz gibi olduğunu, ve bu itirazdan sonra müvekkillerine bir başka ödeme emri ihtiva eden tebligat da gönderilmediğinden sadece icra dosyasına itiraz etmekle yetinmesi gereken müvekkillerinden "bir de icra hukuk mahkemesine usülsüz tebliğ şikayetinde" bulunulmasını beklemenin hatalı olduğunu, aksi halde tüm icra takiplerine önce itiraz edip "dosyada belki usulsüz tebligat da olduğunu , bir de usulsüz tebliğ şikayetinde bulunayım" davranışı beklemek esas kabul edilir ki ilamsız takiplerin niteliği ve sonuçları dikkate alındığında bu sorumluluk vatandaşa yüklenemeyeceğini, bu esasen usul ekonomisi ilkesine de aykırı olduğunu, borçlunun yapması gereken tek şey süresinde icra dosyasına itiraz etmekten ibaret...

    Uyuşmazlık, 46.000,00-TL. asıl alacağın tahsili amacıyla başlatılan kambiyo takibinde usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte borca itiraz ve kambiyo şikayeti nedeniyle takibin iptali talebine ilişkindir. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin, yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur. 5311 sayılı Kanunla değişik İİK.nin 364/1-2. maddeleri ve 6100 sayılı HMK'nin 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE), 06/05/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi....

      2017/3359 K.sayılı ilamı ile; borçlu adına çıkartılan 103 davetiyesi ve kıymet takdir raporu tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğundan bahisle şikayetin sürede olduğunun kabulü gerektiği belirtilerek bozulduğu görülmektedir....

        Ödeme emri davacıya ticaret sicilindeki adresine TK 35.maddeye göre tebliğ edilmiştir. Davanın konusu usulsüz tebliğ şikayeti olup davacı tarafından dava dilekçesinde İstanbul 13. İcra müdürlüğünün 2019/24294 E sayılı dosyasında ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, icra takibinden 04/09/2019 tarihinde şirket merkezinde yapılan haciz ile haberdar olduklarını bu nedenle usulsüz tebliğ tarihinin ıttıla tarihi olarak düzeltilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı dava dilekçesinde; kendi beyanında icra takibinden 04/09/2019 tarihinde haberdar olduğunu beyan ettiği İİK 16.maddeye göre ıttıla tarihinden itibaren 7 günlük yasal süresi içerisinde dava açılması gerekirken 7 günlük süre geçtikten sonra 12/09/2019 tarihinde dava açıldığı anlaşıldığından, mahkemece davanın süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken ıttıla tarihinin belirlenmesine ve yetki itirazının da kabulüne karar verilmesi hukuken yerinde değildir....

        tarafın dava dilekçesinde, 103 davet yazısının borçlu asile değil vekiline tebliğ edilmesi gerektiği iddiasında bulunduğunu, borçluya tebliğ edilen tebligatın usulsüz tebliğ edildiğine, tebliğ işleminin şekline ilişkin usulsüz tebligat iddiasında bulunulmadığını, yine 103 davetiyesinin iddia edilen nedenlerle usulüne uygun olup olmadığı hususunda bir tespit yapılması yönünde de talepte bulunulmamış olup mahkemece davacının talebi ile bağlı olduğu gözetilmeksizin davacı tarafından dahi iddia edilmemiş hususlarda değerlendirme yapılmak suretiyle usul ve yasaya aykırı olarak hüküm kurduğunu, ayrıca haczin ve davetiyenin niteliği gereği davacı borçluya tebligat yapılmasında usule aykırılık bulunmadığını, tebliğ mazbatasından da anlaşılacağı üzere 103 davet yazısı davacı borçluya Tebligat Kanunu'nun 16....

        Tebliğ işleminin usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde, HMK.nun 33.maddesinde yer alan hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu kuralı doğrultusunda başvuru İİK.nun 16. maddesine dayalı tebliğ işleminin usulsüzlüğü şikayeti olarak vasıflandırılarak (Hukuk Genel Kurulu’nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 esas 1991/344 karar sayılı kararı)., 7201 Sayılı Kanunu'nun 32. maddesi gereğince ödeme emri tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ile yetinilmesi, aksi taktirde uyuşmazlığın İİK.nun 65. maddesinde koşulları belirlenen gecikmiş itiraz prosedürü çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Borçlunun usulsüz tebligat iddiasıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi talebinde bulunduğu, mahkemece istemin süre yönünden reddine karar verildiği görülmektedir. Usulsüz tebligat şikayeti bu hususun öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde öne sürülmesi gerekir. Somut olayda; takip borçlusu tarafın 05/11/2021 tarihinde icra müdürlüğüne itiraz ettiği 08/11/2021 tarihinde ise icra müdürlüğünce itirazın reddine yönelik karar verildiği beyan edilip kabul edilmekle dosya kapsamına göre iş bu tarihlerde takip borçlusunun usulsüz tebligatı öğrendiğinin kabulü gerekir. Buna rağmen 7 günlük süreden sonra 30/12/2021 tarihinde dava açmış olmakla İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonradır....

          İlk derece mahkemesince; davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, Ezine İcra Müdürlüğünün 2020/80 esas dosyasında davacıya gönderilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin, öğrenme tarihi olan 16/07/2020 tarihi olarak düzeltilmesine, usulsüz tebligat şikayeti kabul edildiğinden, takibin şekline göre davacının sair taleplerinin icra müdürlüğünce yapılması gerektiğinden bu talepler konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davacı-borçlunun kötü niyet tazminatı talebinin reddine, dair karar verilmiştir....

          Davacı borçluya ödeme emrinin 23.08.2019 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasına "muhatabın tebliğ anında adresinde bulunmaması, çarşıda olması nedeniyle aynı konutta ikamet ettiğini beyan eden görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş babası Yusuf Karapıçak imzasına tebliğ edildi" şerhi düşüldüğü, 2. Borçluya yapılan bu tebligatın (şeklen) Tebligat Kanunu'nun 16. ve 20. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 25. maddesi uyarınca usulüne uygun olduğu, ancak Kolluk araştırmasına göre kendisine tebligat yapılan Yusuf Karapıçak'ın tebliğ yapılan tarihte muhatap ile aynı adreste oturmadığı tespit edildiği, bu bakımdan ödeme emrinin muhataba tebliği usulsüz olduğu, 3....

            UYAP Entegrasyonu