Açıklanan şu duruma göre mahkemece, hakkında takip yapılan şirket ile şikayetçi şirkete ait ticaret sicil kayıtlarının getirtilerek, öncelikle husumet konusunun incelenmesi, bilâhare Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu ileri sürüldüğüne göre, somut olayda Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebliğ yapılabilmesinin koşullarının oluşup oluşmadığının da incelenerek, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığının belirlenmesi halinde aynı Kanunun 32.maddesine göre usulsüz olarak yapılan tebliğ işlemine muttali olunan tarihi tebliğ tarihi olarak belirlenmesi ve bu halde borçlunun diğer şikayet nedenlerinin de incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
GEREKÇE: Dava; Usulsüz Tebligat Şikayeti, Borca İtiraz davası niteliğinde olup Uyuşmazlık, borçlu adına çıkartılan ödeme emrinin usulüne göre tebliğ edilip edilmediği tespiti noktasında toplanmıştır. Mersin 7. İcra Dairesi'nin 2022/9737 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: alacaklı T3 tarafından T1 aleyhine icra takibi başlatıldığı, borçlunun "Anamur Hal Kompleksi E Blok No.10 Anamur/Mersin" sayılı adresine çıkartılan ödeme emrinin muhatabın taşındığı ve yeni adresinin bilinmediği şerhi ile iade olunduğu, bu kez borçlunun "Bahçelievler Mahallesi, 1208 Sokak, No.9 İç Kapı No.2 Anamur/Mersin" sayılı adresine çıkartılan ödeme emrinin adresin yapıla olması nedeni ile komşusu Mehmet Kerbeli'den sorulduğu ve yine Mehmet Kerbeli'ye haber verildiği gerekçesi ile mahalle muhtarına 22/09/2022 tarihinde tebliğ edildiği, açılan iş bu dava ile yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile ıttıla tarihinin 13/02/2023 olarak tespitine karar verilmesi talep edilmiştir....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde ...... mahkemesine yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığını ileri sürerek 23.03.2016 tarihinde şikayet yoluyla ...... mahkemesine başvurduğu ve usulsüz tebligattan 18.03.2016 tarihinde haberdar olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, borçlunun ödeme emri tebligatından daha önce haberdar olduğu alacaklı tarafça iddia ve ispat edilmediği gibi ...... dosyasında da bu yönde bir belge ve bilgi bulunmamaktadır....
Bölge Adliye Mahkemesince; usulsüz tebligata dair şikayet ilamında tebligatın usulsüzlüğünün tespit edildiği ancak usulsüz tebligatın ıttıla tarihinin görülen tahliye dosyasında 04.04.2017 tarihinde tebliğ edilen dava dilekçesi ile duruşma gününü bildiren davetiye ile öğrenildiğinin tespit edilip hükme bağlandığı, böylece borçlunun temerrüt başlangıç tarihinin 04.04.2017 olduğu, yasada öngörülen 30 günlük ödeme süresi beklenilmeden davanın 23.03.2017 tarihinde açıldığı ve temerrüdün oluşmadığı gerekçesi ile istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesi üzerine, Bölge Adliyesi Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalının ödeme emri tebligatının usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürerek, usulsüz tebligat nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesini istediği, mahkemece şikayetin reddedildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulduğu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 12....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davada Rize İcra Hukuk ve Hanak İcra Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -KARAR- Dava, icra memur muamelesini şikayet istemine ilişkindir....
Sitesi no 4na26 Topkapı Fatih adresine tebliğe çıkarıldığı, adresten tanınmadığından bahisle iade edildiği, alacaklının bildirdiği adres olan Cengiz Topel Caddesi Çiçekevler Apartmanı no 57/2 Büyükçekmece adresine tebliğe çıkarıldığı "muhatap tebliğ adresinde bulunmaması işte olması sebebi ile muhatap yerine muhatap ile aynı konutta ikamet ettiğini beyan eden görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş ve ehliyetli olan eşi Miraç Kambur imzasına " 21.11.2018 tarihinde tebliğ edildiği, Davacı tarafından tebliğ adresinin ikamet adresi olmadığı, iş yeri adresi olduğu, takipten 30.11.2018 tarihinde haberdar olduğu iddiası ile usulsüz tebliğ nedeni ile tebliğin tarihinin 29.11.2018 olarak belirlenmesine, takibin dayanağındaki imzanın kendisine ait olmaması sebebi ile takibin durdurulmasına ve lehlerine tazminat ile alacaklı aleyhine para cezasına hükmedilmesini talep ettiği anlaşılmıştır....
Davalı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, davacının icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği, borçtan fazla taşınmazın satışının amaçlandığı, takibin kanuna aykırı yapıldığını ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptalini talep ettiği mahkemece talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece verilen hükümde usulsüz tebligat şikayeti ret edildiği halde, diğer taleplerin süresinde olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesi hatalı olup, hükümde çelişki yaratılmıştır. Zira usulsüz tebligat şikayetinin ret edilmesi ile itiraz ve şikayet süresi şeklen yapılan tebligat ile başlatılacaktır. Öte yandan, dosya içerisinde icra emrinin tebliğine ilişkin evrak görülmemiş olup, PTT sisteminden yapılan sorgulamada tebliğ tarihinin 10/02/2020 olarak görüldüğü, oysa gerekçeli kararda bu tarihin 11/02/2020 olarak yazıldığı, bunun çelişkili olduğu görülmektedir....
Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesi mümkündür. Borçlu tarafından kıymet takdir rapor ve satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği iddia olunmuş, mahkemece tebliğlerin usulüne uygun olduğu kabul edilmiş, davacı tarafça bu husus istinafa konu edilmemiştir. Satış ilanının 05.03.2021 tarihinde tebliğinden itibaren yasal yedi günlük süre içerisinde de satış ilanında yer alan hususlara ilişkin şikayet yoluna başvurulmadığı ve başkaca bir fesih nedeni de bulunmadığı anlaşılmakla, yazılı gerekçeyle ihalenin feshi talebin reddine karar verilmesi yerindedir....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12- 258 E., 1991/344 K.- ). Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 23/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, icra takip dosyasından düzenlenen 103.madde davetiyesinin ise 26/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu, sadece 23/10/2020 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığına göre, en geç anılan davetiyenin tebliğ edildiği 23/10/2020 tarihte takibi öğrendiğinin kabulü gerekir....
İstinaf Sebepleri Muteriz/şikayetçi borçlu istinaf dilekçesinde; yetki itirazı nedeniyle yetkisizlik kararı verilmeden mahkemece istemin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, borca itirazı ile borçlunun takip konusu çekte lehtar olmamasına rağmen çekin arka yüzünün en üst kısmında kendi adının yazması nedeniyle ciro silsilesinin kopuk olduğuna ve imzasının da bulunmadığına ilişkin şikayet nedenlerinin mahkemece incelenmediğini, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararındaki gerekçeler tekrar edilmekle birlikte kamu düzeni yönünden yapılan incelemede de bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....