WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2019/94796 Esas sayılı dosyasında ödeme emrinin kendisine usulsüz tebliğ edildiğini, ödeme emrinde adres bilinmiyor şeklinde beyan yazıldığını, ödeme emri şartlarının bulunmadığını, buna rağmen takibin icra dairesi tarafından kabul edilerek sistemden sorgulama yapılarak MERNİS adresine ulaşıldığını, ancak tebligat hiç postaya verilmeden TK 21/2 maddesine göre tebligat yapıldığının ilk tebligat yapılmadan direk TK 21/2 maddeye göre tebligat yapıldığını, ilk tebligat usulüne uygun olmadığından 2. Olarak yapılan TK 21/2 tebligatının usulsüz olduğunu, 05/08/2020 tarihinde taklipten haberdar olduklarını, borca ve ferilerine itiraz ettiklerini söyleyerek ödeme emri tebliğ tarihinin 05/08/2020 olarak kabulüne, takibin itirazları nedeni ile durdurulmasına karar verilmesini istemiştir....

ise de; tebligat icra edilen muhtar İbrahim Göksu'nun takip borçlusu olduğu, aynı takipte borçlu bulunmaları nedeniyle hasma tebligat yasağı kapsamında kaldığını belirterek, şikayetin kabulü ile usulsüz tebligata muttali olduğu beyan edilen 28/04/2021 tarihinin tebliğ tarihi olarak tespitine karar verilmesini istemiştir....

İcra Müdürlüğünün 2020/1527 E sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, usulsüz tebligat ile takibin kesinleştirildiğini, müvekkilinin icra takibinden maaş haczi sebebiyle 10.06.2020 tarihinden haberdar olduğunu, tebligatın yapıldığı adresin Migros Ticaret A.Ş. Ege Bölge Direktörlüğü olduğunu, kurumda çok sayıda kişi çalıştığını, müvekkilinin kendisine yapılan tebligattan haberdar olmadığını, müvekkilinin konut adresi olduğunu, davalı yanca müvekkilinin ikamet ettiği adresin bilindiğini, iş yerine tebligat yapılmasının usulsüz olduğunu, müvekkilinin Nisan ayı nafaka ödemesini yaptığını, İcra Müdürlüğüne 11.06.2020 tarihli dilekçe ile tebligatın usulsüz olduğunun bildirildiğini ve Nisan ayı nafaka borcuna itiraz edildiğini, Müdürlüğün 12.06.2020 tarihli kararı ile taleplerinin reddedildiğini belirterek, icra dosyasında gönderilen tebligatın usulsüz olduğunun tespiti ile tebligat tarihinin öğrenme tarihi olan 10.06.2020 olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; ''Mahkememizce yapılan yargılamada toplanıp değerlendirilen tüm delillerden; davacı/borçluya yapılan tebligatın 21/1. maddesine uygun şekilde muhatabın, adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı ve tevziat saatlerinden sonra tebligat adresine dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmediği, beyanı alınan güvenlik görevlisinin ismi de belirlenmediği, tebliğ işleminin usulsüz olduğu (Emsal: Yargıtay 12. HD'nin 2019/10674 Esas - 2019/15505 Karar nolu 22/10/2019 tarihli kararı) anlaşılarak davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi olan 20/09/2019 tarihinin ödeme emri tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine, davacının diğer itirazlarının reddine'' karar verildiği görülmüştür....

Davalı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, davacının icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği, borçtan fazla taşınmazın satışının amaçlandığı, takibin kanuna aykırı yapıldığını ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptalini talep ettiği mahkemece talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece verilen hükümde usulsüz tebligat şikayeti ret edildiği halde, diğer taleplerin süresinde olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesi hatalı olup, hükümde çelişki yaratılmıştır. Zira usulsüz tebligat şikayetinin ret edilmesi ile itiraz ve şikayet süresi şeklen yapılan tebligat ile başlatılacaktır. Öte yandan, dosya içerisinde icra emrinin tebliğine ilişkin evrak görülmemiş olup, PTT sisteminden yapılan sorgulamada tebliğ tarihinin 10/02/2020 olarak görüldüğü, oysa gerekçeli kararda bu tarihin 11/02/2020 olarak yazıldığı, bunun çelişkili olduğu görülmektedir....

DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Öncelikle belirmek gerekir ki; davacı tarafça dava dilekçesinde usulsüz tebligat şikayetinin yanında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemi de yer almakta ise de davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü beyanlarında davalarının yalnızca usulsüz tebligat şikayetine yönelik olduğunu beyan etmesi karşısında artık davaya usulsüz tebligat şikayeti olarak devam edilmesi gerektiğinden mahkemece davacı tarafın menfi tespit istemi hakkında hüküm kurulması yerinde değildir. Öte yandan taraf teşkili dava şartı olduğundan, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Şikayet, İcra ve İflas Hukukunda düzenlenmiş kendine özgü bir yol olup, Medeni Usul Hukuku kapsamında bir dava veya kanun yolu değildir....

İcra Hukuk Mahkemesinde Tebligat Kanununa aykırı yapılan usulsüz tebligatların iptali, İİK 89/1 vd için yapılan işlemlerin usulsüz olduğunun tespiti ve iptali, borca itirazımızın kabulü, müvekkilin borçlu olmadığının tespiti, tapu hacizlerinin iptali talepleri ile dava açtıklarını, mahkemenin tamamen dosya üzerinden herhangi bir araştırma yapmadan, duruşma bile açmadan davalarını reddettiğini, borçlu Zeed isimli kişinin müvekkilinin çok önceden resmi olarak boşandığı eşi olduğunu ve aralarında herhangi bir şekilde ticari veya sosyal bir ilişki söz konusu olmadığını, İİK 89 uyarınca müvekkiline gönderilen haciz ihbarnamesinin müvekkilinin oturduğu adrese gönderilmediğini, posta memurunun Tebligat kanunu uyarınca usulüne uygun tebligat yapmadığını, ne ilk tebligat ne de Tebligat kanunu 35. m uyarınca yapılan tebligat usulüne uygun yapılmadığı için müvekkilinin yapılan icra takibinden haberdar olmadığının ve haberdar olmadığı için de yapılan tebligatler geçerli kabul edilerek kesinleştirme...

Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak tebligat gönderilmeli, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh verilerek 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat çıkartılmalıdır. Somut olayda, borçluya yapılan örnek 7 ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ belgesinin incelenmesinde; borçlunun bilinen adresine normal yolla bir tebligat çıkarılmaksızın doğrudan adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, yukarıdaki yasa ve yönetmelik hükümleri uyarınca tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekir. O halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin kabul edilerek tebliğ tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

    Başvuru bu hali ile İİK’nun 16. maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olup, borçlunun icra dairesine yaptığı itiraz üzerine takibin durmuş olması şikayetin esasının incelenmesine engel teşkil etmez (Dairemizin 2014/24375 E., 2014/26798 K. sayılı ve 11/11/2014 tarihli kararı).Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Tebligat adresinin borçlu şirketin Ticaret Sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı olması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde bu adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/3. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir. Somut olayda, borçlu şirketin Ticaret Sicilinde kayıtlı adresi, ... Mahallesi ... Sokak ... adresidir. Bu adrese gönderilen örnek 7 ödeme emrinin 30.09.2014 tarihinde bila tebliğ iade edilmesi üzerine bu kez ... Mahallesi ......

      Tebligatın usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekmektedir. Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Bu durumda mahkemece 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin tespitine karar verildikten sonra, borçlunun İİK'nun 168/4-5. maddesi gereğince itiraz ve şikayetlerini 5 günlük hak düşürücü süre içinde yapmış olması durumunda bu itiraz ve şikayetleri hakkında inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekir....

        UYAP Entegrasyonu