GEREKÇE: Dava, ödeme emrinin usulsüz tebliği iddiasına ilişkin şikayet ve kambiyo takibinde imzaya ve borca itiraz olup; yerel mahkemece şikayetin esastan, itirazın ise süre aşımından reddine karar verilmesi üzerine davacı yanca yapılan istinaf başvurusu dikkate alındığında, taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı hususudur. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır....
O halde, mahkemece, borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayeti dışında kalan borca itirazının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde, bozmanın gerekleri yerine getirilmeden sadece usulsüz tebligat şikayetinin irdelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DAVA Borçlu keşideci ve avalist şikayet dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından 4 adet bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, aynı takip dosyasından daha önce taraflarına gönderilen ödeme emri tebliğlerinin usulsüz olduğunu, tebligat usulsüzlüğü şikayetleri ile birlikte imzaya itirazda bulunduklarını, mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar verildiğini ve taraflarına yeniden ödeme emri tebliğ edildiğini, her ödeme emri tebliğinin kendilerine yeni bir itiraz hakkı vermesi nedeniyle yeniden imzaya ve borca itirazla birlikte şikayette bulunduklarını, takibe konu senetlerin sahte olarak üretildiğini, imzaların ve senetlerdeki yazıların kendilerine ait olmadığını, davalı alacaklı tarafından daha önceki itirazda dayanak senetlerin, aralarındaki hisse devir sözleşmesi ve ödeme protokolünden kaynaklandığını ileri sürdüğünü, ancak Ağır Ceza Mahkemesince aldırılan raporla anılan sözleşme ve protokolün sahte olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle...
Dava dilekçesi kapsamına göre uyuşmazlık usulsüz tebligat şikayeti ve imzaya itiraz olarak değerlendirilmiş olup, öncelikle taraf teşkili yönünden yapılan incelemede, her ne kadar davalı vekilince taraflarına husumet yöneltilmeyeceği iddia edilmiş ise de takip alacaklısı davalı olduğundan husumetin kendisine yöneltilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmış olup, usulsüz tebligat şikayeti yönünden yapılan değerlendirmede; Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça...
İİK'nın 168 maddesinde, senedin kambiyo senedi vasfına, borca ve imzaya itirazın 5 gün içinde icra mahkemesine şikayet edilmesi gerektiği, davacının ise iş bu şikayetinin 25/09/2021 tarihinde 5 günlük süreden sonra yaptığı, dava dilekçesinde ise usulsüz tebligat şikayetinde bulunmadığı, istinaf dilekçesinde ise usulsüz tebliğ edildiğini iddia etmiş ise de ilk derece mahkemesinde usulsüz tebligat talebinin bulunmadığından mahkemece şikayetin 5 günlük süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın süreden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu anlaşılmakla usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı istinaf sebepleri yerinde bulunmadığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Borçlu vekilinin tebligat usulsüzlüğü şikayeti dışındaki diğer talepleri borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre İİK' nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekir. İcra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz sonuç doğurmaz. O halde mahkemece borçlunun talebinin tebligat usulsüzlüğü yönünden kısmen kabulü gerekirken borca itiraz niteliğindeki diğer talepleri de kapsar şekilde tümden kabulü isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte, borçlunun usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya ve borca itirazda bulunduğu, mahkemece, ödeme emri tebliğ işlemi usulüne uygun bulunarak şikayet ve itirazların reddine karar verildiği görülmektedir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesinde; “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır”...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/01/2022 NUMARASI : 2019/679 E. 2022/51 KARAR DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ & BORCA İTİRAZ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı- borçlu şirket yetkilisi dava dilekçesinde özetle; İstanbul 20 icra Müdürlüğü'nün 2019/28471 E. sayılı dosyasında davalı alacaklı tarafından yetkilisi olduğu şirket hakkında kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapıldığını, şirket adına çıkartılan ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, tebligatın TK 12- 13 maddelerine uygun olarak yapılmadığını, ödeme emri ile birlikte takip dayanağı çekin onaylı örneğinin gönderilmediğini, müvekkilin davalı alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını beyanla; usulüne uygun tebligat yapılmadığının tespiti ile takibin ve ödeme emrinin iptaline, çek bakımından borca itirazlarının kabulü ile davalının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir....
Takibe konu çekteki tanzim tarihindeki düzeltme imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespiti neticesi çekteki tanzim tarihinin 30/06/2019 tarihi bulunduğu ve yasal 10 günlük süresin içerisinde ibraza verilmediği anlaşılmakla çekin kambiyo vasfını kaybettiği gözetilerek davacı yanın imzaya itirazının bu şekilde borca itiraz olarak değerlendirilerek davalı takip alacaklısınca kambiyo vasfına yönelik takip hakkı bulunmadığından İİK 170/a Maddesi uyarınca davacı yönünden takibin iptaline karar vermek gerekmiş incelemenin İİK 170/a Maddesi uyarınca gerçekleştirildiği ilgili maddede tazminat öngörülmediği ve yasal koşulları oluşmadığından taraflarca kabul edilen tazminatın reddine, usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile takip dosyasından davacı yana çıkartılan tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ile tebliğ tarihinin TK md. 32 gereği 11/09/2019 tarihi olarak belirlenmesine, davacı yanın yetki itirazının reddine, davacı yanın imzaya itirazının borca yönelik itiraz olarak değerlendirilerek...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/12/2019 NUMARASI : 2019/860 ESAS 2019/1174 KARAR DAVA KONUSU : Yetki İtirazı|İmzaya İtiraz|İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/10/2019 tarihinde şirket aracına konulan hacizden sonra haklarında başlatılan takipten haberdar olduklarını, daha önce yapılan tebligatın ticaret sicil gazetesinde bulunan adrese gönderildiğini ancak bu adrese tebliğ yapıldığına dair herhangi bir bilginin yer almadığını belirterek usulsüz tebligat şikayetinde bulunmuş, icra dosyasını öğrenme tarihi olan 03/10/2019 tarihinin tebliğ tarihi olarak sayılmasını talep etmiş, imzaya, borca ve tüm ferilerine itiraz etmiştir....