Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda borçlu kooperatife ödeme emrinin tebliğ edildiği adres, adı geçenin ticaret sicilinde yazılı adresi olup anılan tebliğ işlemi 7201 Sayılı Kanunun 21.maddesine ve usulüne uygundur. Kaldı ki, borçluya kıymet taktir raporu ve satış ilanı, yine ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı olan adresinde şirket çalışanları çarşıda olduğundan bahisle 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca 29.12.2011 tarihinde yapılmış olup, usulüne uygundur. Bu durumda ödeme emri tebliğ işlemi usulsüz kabul edilse bile muhatabın en geç bu tarihte usulsüz tebliğ işlemini öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayeti anılan tarihe göre İİK. nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonradır. Şikayet süresinin geçirilmesinden sonra borçluya kayyum atanmış olması sonuca etkili değildir. Diğer bir ifadeyle bu husus şikayet süresini yeniden başlatmaz....

    Ödeme emrinin iptali talebi yönünden yapılan incelemede; Ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayete dair hiçbir karar verilmediği ileri sürülmüş ise de, mahkemece talepler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmaksızın davanın süre yönünden reddine karar verildiği görüldüğünden, gerek ödeme emrinin iptali, gerekse meskeniyet şikayetine dayalı olarak haczin kaldırılması talebi yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiğinin kabulü gerekmektedir. Bu nedenle ödeme emrinin iptali talebi yönünden hiçbir karar verilmediğine yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı görülmüştür. Davacı tarafça her ne kadar ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu ileri sürülerek ödeme emrinin iptali talep edilmiş ise de, davacının İİK'nın 103 maddesi uyarınca gönderilen davet kağıdı ile takipten haberdar olduğu açıktır. Davacı tarafça buna ilişkin tebligatın usulsüzlüğü de ileri sürülmemiştir....

    Borçlu başvuru dilekçesinde; kendisi adına tebligat yapılan ...’ın güvenlik görevlisi olduğunu ve bu kişinin kendi konutunda oturmadığı gibi, TK’nun 21. maddesine göre de tebligatın usulsüz olduğunu iddia etmiş olup, mahkemece, borçlunun iddiası doğrultusunda hiç bir araştırma yapılmaksızın tebligatın usulüne uygun olduğu kabul edilerek hüküm kurulması doğru değildir. Mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti yönünden borçlunun iddiası doğrultusunda araştırma yapılarak tebligatın usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince şikayetçiden takibi öğrenme tarihi sorularak, usulsüz tebligat şikayetinin İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca (7) günlük süre içinde yapıldığının tespiti halinde tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine, öğrenme tarihine göre itirazın süresinde yapıldığı sonucuna varılırsa borçlunun itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

      Maddesi, usulsüz tebligat şikayeti yönünden İİK'nın 365/son maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi....

      İcra Müdürlüğünün 2016/35624 Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, takip sürecinde ödeme emrinin birçok adrese tebliğe çıkartılmış olup tebligat 2 kez mercie iade olduğunu, adres araştırması yapılmış ve üçüncü kez çıkartılan tebligat TK'e 21/2ye göre muhtara teslim edildiğini, müvekkilinin icra takibinin varlığından 30.12.2020 tarihinde e-devlet üzerinden tesadüfen haberdar olduğunu ve aynı tarihte dosyaya vekâletname sunarak dosyayı incelemeleri neticesinde icra takibinin usulsüz tebligatla kesinleştirildiğinin anlaşılacağını, tebliğin, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre muhtara yapılması hâlinde tebligat zarfında usulüne uygun meşruhat bulunması gerektiğini ancak somut olayda Tebligat Kanunu 21/2 uyarınca çıkartılan her ne kadar müvekkilin "Fulya Mah. Prof. Dr. Bülent Tarcan Cad....

      ŞİKAYET Borçlu şikayet dilekçesinde; itirazın iptali davasında vekille temsil edildiğini, yetki itirazının alacaklı tarafından kabulü üzerine takip dosyasının yetkili icra dairesine gönderildiğini, yeniden çıkarılan ödeme emrinin vekili varken asile tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerek ödeme emrinin iptaline, aksi kanaatte ise tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 24.03.2022 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Alacaklı cevap dilekçesinde; İstanbul 28. İcra Dairesi 2019/14664 E sayılı dosyasına itirazın doğrudan asil tarafından yapıldığını, ... İcra Dairesinde başlatılan takipte borçlunun vekili olduğunun taraflarınca öğrenilmesinin mümkün olmadığını, ödeme emrinin Tebigat Kanunu'na uygun bir şekilde borçluya 16.03.2022 tarhinde tebliğ edildiğini ve takibin kesinleştiğini belirterek şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir. III....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip talebi ve ödeme emrinin yasaya aykırı düzenlendiğini, TL karşılığı gösterilmeden döviz üzerinden takip talebi ve ödeme emri düzenlenemeyeceğini, takip talebinde dövizin karşılığı TL olarak gösterilmesi yasal zorunluluk olduğunu, bu sebeple alacaklı vekilinin yasaya aykırı takip talebine dayanarak ödeme emri düzenlenmesi talebi reddedilmesi gerekirken ödeme emrinin düzenlenmesinin yasaya aykırı olduğunu, ayrıca ödeme emrinde de aynen takip talebinde olduğu gibi döviz alacağının TL karşılığının gösterilmesi kamu düzenini ilgilendiren yasal bir zorunluluk olduğunu, davaya konu ödeme emrinin kamu düzenine ve yasaya açıkça aykırı olup müddetsiz şikayete tabi olduğunu, davalı vekilinin verdiği cevap dilekçesinde bu durumu ve davayı kabul ettiğini, buna rağmen mahkemenin tebligatın usulsüzlüğüne karar verip takip talebi ile ödeme emrine yapılan itirazı değerlendirme dışı bırakmasının kamu düzenine aykırı bir...

        Davacının istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; Davacı tarafından, takip talebine aykırı olarak ödeme emri düzenlendiğinden takibin iptali gerektiği ileri sürülmüş ise de söz konusu aykırılık takibin iptali sebebi olmayıp iddianın doğru olması halinde ödeme emrinin iptali/düzeltilmesi gerektiğinden davacının bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalının istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; Davacının usulsüz tebligat şikayeti yönünden yapılan değerlendirmede; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır....

        Davalı tarafından kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığı, davacının usulsüz tebliğ şikayeti ve borca itiraz istemi ile mahkemeye başvurduğu, mahkemece ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği tespit edilmiş ancak ödeme emrinin tebliğinden sonra 103 davetiyesinin tebliğ edildiği, buna ilişkin usulsüzlük iddiasının bulunmadığı, bu haliyle borçlunun ödeme emrinin usulsüzlüğünü en geç 103 davetiyesinin tebliğ tarihi olan 04/11/2019 tarihinde öğrendiği, bu tarihten sonra süresinde şikayet yoluna başvurmadığı gerekçesiyle süre aşımından talebin reddine karar verildiği, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır....

        No:14/18 Kadıköy/İstanbul'' olarak bildirilmiş olduğunu, ödeme emrinin tebliğ edildiği adresin de bu adres olup, taraflar tacir olmadığı için sözleşmede yazılı adreslerin taraflar arasında çıkan hukuki ihtilafta mutlak zorunlu adres kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının yerleşik olmadığı bir adresi adres kayıt sistemine kaydettirip ihtarname cevabında da bu adresi bildirip daha sonra usulsüz tebligat iddiasında bulunmasının kötü niyet göstergesi olduğunu, icra dosyası ve davacının son yaptığı işlem olan ihtarname cevabı incelendiğinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmediğinin görüleceğini, mahkemece cevap dilekçeleri dikkate alınmadan yeterli inceleme yapılmadan karar verildiğini, ayrıca davanın açılmasına taraflarınca sebebiyet verilmediğinden aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücreti yükletilmesinin de HMK gereği mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        UYAP Entegrasyonu