takibe dayanak belgelerin ödeme emrine eklenmemesi nedeniyle ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir....
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yanlış kişiye takip başlatıldığı iddiasını kabul etmediklerini, müvekkili sigorta şirketinin rücu alacağının tahsili amacıyla başlatılan takip dayanağı icra dosyasında bulunan ekspertiz raporu olduğunu, bu ekspertiz raporunda da borçlu olarak T1 yazılı olduğunu önce T1 ismi ile takip başlatıldığını, sonrasında soyisim bilgisinin düzeltilerek Altuntepe yapıldığını ve takibe bu şekilde devam ettiklerini, ayrıca ekspertiz raporunda borçlu adına kayıtlı bulunan cep telefonu numarasının aranarak kendisine borçla alakalı olarak bilgi verildiğini, ancak borçlunun bu telefon görüşmeleri esnasında hakarette bulunduğunu, davacı borçlu adına kayıtlı araç üzerine yakalama şerhi konulduktan sonra davacının usulsüz tebligat şikayeti davası açtığını, davacının ödeme emrinin iptalini talep etmiş ise de ödeme emrinde hukuka aykırı bir unsur bulunmadığını, usulsüz tebligatın ödeme emrinin iptaline sebep olmayacağını...
Uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte usulsüz tebligat şikayeti ile yetkiye ve borca itiraza ilişkindir. Dosya kapsamında davacılar vekilinin taleplerinin; müvekkili şirket yönünden usulsüz tebligat şikayeti, yetkiye ve borca itiraza ilişkin olduğu, diğer müvekkili gerçek kişi hakkında şikayet ve itirazlarının bulunmadığı anlaşılmış, mahkemece, davacı borçlu şirket yönünden usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin 18/07/2019 tarihi olarak düzeltilmesine, diğer taleplerin ise reddine karar verildiği, hükmün tebligat şikayeti ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden davalı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmış olup, Dairemizce inceleme bu kapsamda yapılmıştır....
Anılan yasa hükümlerine göre imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayet ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabidir. İcra dosyasının incelenmesinde, ödeme emrinin borçluya 22.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 27.12.2018 tarihinde açıldığı görülmektedir. Borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik iddiasının bulunması ve Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin yerinde görülmeyerek reddedilmiş olması yasal süresi içerisinde yapılan itirazların incelenmesine engel teşkil etmez. Kaldı ki borçluya ödeme emrinin tebliğine ilişkin mazbatada haber bırakılan komşu, kapıcı, yöneticinin kim olduğunun yazılı olmadığı, bu haliyle ödeme emrinin borçluya tebliğinin TK'nın 21/1, Tebligat Yönetmeliğinin 35/f ve 30 ile 31. maddelerine aykırı ve usulsüz olduğu anlaşılmaktadır....
No:41 Ulukışla/Niğde adresinde ikamet ettiği görüldüğünden mahkemenin salt kolluk araştırmasına dayalı tebligat usulsüzlüğüne ilişkin kabulünün isabetli olmadığı görülmüştür. Davalı vekilinin istinaf talebi yönünden yapılan incelemede; Mahkemece davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile, takip dosyasında davacıya yapılan ödeme emri tebligatının takibin e-devlet üzerinden öğrenildiği tarih olarak bildirilen 14/02/2022 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiş ise de, davacının dava dilekçesinde 103 davetiyesi tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin bir iddiada bulunmamasına rağmen, mahkemece 103 davetiyesinin de ödeme emri ile aynı adrese ve aynı tebliğ şerhi ile usulsüz tebliğ edildiği kabul edilerek ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
İcra Müdürlüğünün 2011/14986 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, bu dosyadan çıkartılan ödeme emri tebligatının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, dosyanın işlemden kaldırılması ve dosyanın yenilenmesinden sonra 2018/9473 Esas sayısını aldığını, bu dosyadan da müvekkiline usulüne uygun bir tebligat yapılmadığını, yenileme tarihi itibariyle müvekkilinin ikametgah adresinin kentsel dönüşüm nedeniyle yıkıldığını, gönderilen tebligatta ödeme emrinin de bulunmadığını belirterek, usulsüz tebligata itirazının kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin yenileme emrinin gönderildiği 22/01/2020 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
No:7B/20 Yenişehir/MERSİN" olduğu, bu adrese gönderilen ödeme emrinin "taşınmış" açıklamasıyla bilâ tebliğ iade edilmesinden sonra, alacaklı vekilinin talebi üzerine icra müdürlüğünce şikayetçinin adres sorgusunun yapıldığı, şikayetçinin adres kayıt sisteminde kayıtlı adresinin olmadığının tespit edilmesi nedeniyle TK'nun 35. maddesine göre şikayetçiye gönderilen ödeme emrinin ve kıymet takdir raporunun aynı adreste sırasıyla 22/02/2020 ve 13/10/2020 tarihlerinde tebliğ edildiği şikayetin ise 16/04/2021 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere göre, usulsüz tebligat şikayetinin ve takibin dayanağı olan belgelerin ödeme emrine bağlanarak tebliğ edilmediğine yönelik şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gerekmektedir....
bu yapılan usulsüz tebligat sebebiyle haksız haciz işlemleri uygulanmıştır....
İcra müdürünün ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olduğunu kendiliğinden gözeterek, alacaklının haciz talebini reddetme yetkisi bulunmamaktadır. Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre borçluya yapılan tebligatın yasaya uygun olup olmadığını tespit ve takdir yetkisi borçlu tarafından şikayet yoluna başvurulduğu takdirde icra mahkemesine ait olup, icra müdürünün böyle bir yetkisi yoktur. Borçlunun usulsüz tebligat şikayeti bulunmadığına göre, mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İlk derece mahkemesi tarafından mahkemenin 2019/365 E sayılı dosyasının tarafları ve konusunun aynı olduğu halen derdest olduğu gerekçesi ile dava şartı yokluğundan HMK 114/1- i ve 115/2 madde uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; 2019/365 esas sayılı dosyanın konusunun meskeniyet şikayeti ve hacze ıttıla tarihine ilişkin olduğu, istinafa konu dosyanın konusunun ise ödeme emrinin usulsüz tebliğine ve kambiyo şikayetine yönelik olduğu, dosyaların konusunun aynı olmadığı anlaşıldığından, istinaf talebi yerinde olmakla istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile, BAKIRKÖY 1....