İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/12/2018 NUMARASI : 2018/627 ESAS - 2018/990 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı İcra Hukuk Mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2018/11480 esas sayılı takip dosyasında müvekkiline ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, icra takibinden menkul haczi ve muhafaza işlemi yapılmak üzere gelindiğinde haberdar olduklarını, gönderilen ödeme emrinde banka hesap numarasının belirtilmediğini, belirterek usulsüz tebligat nedeniyle öğrenme tarihinin 19/11/2018 olarak tespitine, ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir....
Davalı vekili tarafından, cevap dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak ve tebligat yapılan adresin halen davacının güncel mernis adresi olduğu, davacının usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verilmesi gerektiği, ayrıca reddedilen kısım yönünden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte takip borçlusu tarafından açılan ödeme emri tebligatı usulsüzlüğü şikayeti ile yetkiye ve borca itirazına ilişkindir....
Mahkeme; tebligat usulsüzlüğü şikayetinin, İİK'nun 16.maddesi uyarınca usulsüz tebliğin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesinde ileri sürülmesi gerektiği, aksi takdirde tebligat usulsüzlüğü şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddedileceği, davacı borçluya gönderilen örnek 103 davetiyesinin 24/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlu vekili tarafından 103 davetiyesi tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin bir iddianın ileri sürülmediği, davacı borçlu vekili Stj....
Somut olayda, borçlu, sair itirazları yanında işletilen faizin hatalı ve fahiş olduğunu ve kambiyo vasfı şikayetini ileri sürdüğü halde, mahkemenin bu yöndeki itiraz ve şikayeti değerlendirmediği görülmektedir. O halde, mahkemece, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayet kabul edildiğine göre, borçlunun süresinde yapmış olduğu kambiyo vasfı şikayeti ve faize itirazı konusunda inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Borçlu vekili İcra Mahkemesine başvurusunda usulsüz tebligat şikayetini, ödeme emrinde borcun sebebi ve dayanak teşkil eden belgelerin gösterilmediğini, icra dairesinin yetkili olmadığını ileri sürerek ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 26.03.2021 olarak düzeltilmesini ve yetki itirazının kabulünü, ödeme emrinin iptalini talep etmiş olup Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda usulsüz tebligat şikayeti ile ilgili değerlendirme yapılmaksızın alacaklı ...’un alacaklı sıfatı bulunmadığı gerekçesi ile ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. ...’un yetkili hamil olup olmadığı dolayısıyla kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunup bulunmadığı hususu İcra Mahkemelerince ancak İİK’nın 170/a maddesine göre süresinde yapılan itiraz ve şikayetlerde usuli dairesince kendisine intikal eden işlerde re'sen dikkate alınır. 05.12.2019 tebliğ tarihli ödeme emrine ilişkin usulsüz tebliğ şikayeti incelenip ödeme emri tebliğ tarihi düzeltilerek şikayet ve itirazın beş günlük sürede...
Somut olayda, borçlu vekilinin icra müdürlüğüne 14.12.2015 tarihinde sunduğu dilekçe ile usulsüz ödeme emri tebliğinden 08.12.2015 tarihinde haberdar olduğunu belirterek ödeme emrine, borca ve ferilerine itirazda bulunması üzerine, tebligat usulsüzlüğü itirazının icra müdürlüğünce değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle 24.12.2015 tarihinde itirazın reddine karar verildiği, yine borçlu vekilinin icra mahkemesine 25.12.2015 tarihinde yaptığı başvuruda da usulsüz tebligattan 08.12.2015 tarihinde haberdar olduğunu belirttiği görülmüştür. Bu durumda, borçlu vekilinin icra mahkemesine 25.12.2015 tarihinde yaptığı usulsüz tebliğ şikayetinin 7 günlük süre içerisinde yapılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, şikayetin ve dolayısıyla borca itirazın bu gerekçe ile süreden reddi gerekirken, esası incelenerek yazılı gerekçe ile reddi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir....
Dava usulsüz tebligat şikayeti ve gecikmiş itiraza ilişkindir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde; açılan davanın borca ve imzaya itiraz davası olduğunu, yargılama makamı tarafından usulsüz tebligat davasına dönüştürüldüğünü, bilirkişi incelemesi yaptırılmadan davanın reddine karar verildiğini, hem bozmaya uyulup hemde bozmaya aykırı şekilde hüküm kurulamayacağını, 2020/595 esas sayılı dosyayla bu davanın birleştirilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Gene davalı vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde; müvekkili lehine vekalet ücretine takdir edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yalnızca vekalet ücretine ilişkin hükmün kaldırılarak, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin Bölge Adliye Mahkemesi’nce kabulü ve kararın kesinleşmesi üzerine borçlunun itirazının geçerli hale gelmesi, İİK'nun 361. maddesi koşullarının oluştuğunun kabulü için yeterli olmadığı gibi takibin kesinleşmemiş olması da borçlu tarafından ödenen ve alacaklı tarafından tahsil edilen paranın iadesini gerektirmez. Öte yandan; açıkça itiraz ve şikayetten vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesi itiraz ve şikayeti konusuz kılmaz. Her dava ve şikayet, davanın açıldığı (şikayetin yapıldığı) andaki şartlara göre değerlendirilir. (Hukuk Genel Kurulunun 2011/12-177 Esas, 2011/300 Karar sayılı 11.05.2011 tarihli kararı). Bu nedenle ilk derece mahkemesinin davanın konusuz kaldığına yönelik kararı isabetsizdir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; davacı T1 adına çıkan tebligatta borçlunun tevziat saatlerinden sonra dönüp dönmeyeceğinin usulünce belirlenmediği, adreste bulunmama sebebinin araştırmasının yapılmadığı, tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine aykırı olarak yapıldığı ve dolayısıyla usulsüz olduğu, her ne kadar davacı borca itiraz etmiş ise de ilamsız olarak yapılan takibe karşı İİK'nın 62- 66. maddeleri gereği icra müdürlüğüne itiraz edilmesi icap etttiğinden şikayetin kısmen kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin, davacının icra dosyası borcuna itiraz ettiği tarih olarak düzeltilmesine, borca itirazın usulden reddine, şikayetin niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmiştir....