Usulsüz tebliğ şikayeti, yetki itirazı, ortaklığın giderilmesi gibi davalar zamanaşımını kesen dava niteliğinde olmayıp, anılan davaların devamı süresince zamanaşımı işlemeye devam eder. Ancak ortaklığın giderilmesi davasının açılması için İİK'nun 121. maddesi uyarınca yetki alınması konusunda icra mahkemesine başvurulması, alacaklının takibin devamına yönelik iradesini gösteren bir icra takip işlemi olup, anılan işlem zamanaşımını keseceğinden, alacaklının talebi üzerine, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 20/01/2012 tarih ve 2012/3 E.-2 K. sayılı kararı ile İİK'nun 121. maddesi uyarınca alacaklıya yetki belgesi verildiği görülmekle, bu durumda 3 yıllık zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır....
İcra Ceza Mahkemesinin 2018/533 Esas sayılı dosyasına 24/12/2018 tarihli savunma dilekçesi verildiği ve 26/02/2019 tarihli duruşmada davacı borçlu tarafından bizzat yapılan savunma ile en geç savunma yapılan duruşmada icra takip dosyasından haberdar olunduğu ve usulsüz tebligat şikayetinin öğrenmeden itibaren 7 günlük hak düşürücü sürede yapılması gerektiği ancak davacı borçlu tarafından iddia edildiği tarihte öğrenilmediğinin aksinin ispat edildiği gerekçesi ile şikayetin süre yönünden reddine karar vermiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/02/2020 NUMARASI : 2019/903 ESAS- 2020/238 KARAR DAVA KONUSU : USULSÜT TEBLİĞ ŞİKAYETİ VE YETKİ İTİRAZI KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklı davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul 13....
Tebligatın açık mavi zarfla yapılmasının aranmasının ise, aşırı şekilcilik olduğunun, icra dairelerinde mavi renkli zarf bulunmaması halinde, beyaz renkli zarfa usulüne uygun şekilde söz konusu şerhin yazılması halinde, salt zarfın beyaz renkli olması nedeniyle usulsüz olduğu sonucuna varılamayacağının kabulü gerekir. O halde, Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin reddine ilişkin karar isabetli olduğu gibi İİK'nın 168 ve devamı maddeleri uyarınca kambiyo takibinde imzaya ve borca itirazın ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabi olduğu, davacının usulsüz tebliğ şikayeti yerinde görülmediğinden imzaya ve borca yönelik itirazlarının süre yönünden reddi kararı da isabetlidir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusu yerinde olmadığından esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
İİK’nun 168/5. maddesi hükmü gereğince borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Diğer bir anlatımla takip öncesi zamanaşımı itirazı hakkında İİK'nun 168/5 ve 169/a maddeleri koşullarında inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur. Somut olayda, alacaklının, 09.12.2015 tarihinde takibe başladığı, borçluya gönderilen ödeme emrinin 15.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla borçlunun itirazının İİK'nun 168/5. maddesi kapsamında zamanaşımı itirazı olduğu ve aynı madde gereğince başvurunun yasal beş günlük sürede 21.12.2015 tarihinde yapıldığı görülmektedir. O halde mahkemece, takip öncesi zamanaşımı itirazı 5 günlük sürede ileri sürüldüğünden borçlunun zamanaşımı itirazı incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu konuda bir inceleme yapılmaksızın yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tebligatların usulüne uygun yapıldığını, davacı T1 89/1 haciz ihbarnamesinin 07/12/2015 tarihinde adı geçen davacının oğluna tebliğ edildiğini, aynı adrese çıkarılan 89/2 haciz ihbarnamesi tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine T.K'nın 21/2. maddesine göre tebligat yapıldığını, 89/3 haciz ihbarnamesinin de aynı usulle tebliğ edildiğini, davacı T2 adına çıkartılan 89/1 haciz ihbarnamesinin bila tebliğ iade edildiğini, T.K'nın 21/2 maddesine göre tebligat yapıldığını, bu kişi adına çıkartılan 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin de aynı usulle tebliğ edildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla usulsüz tebligat şikayeti kabul edilse dahi davacıların bildirdikleri öğrenme tarihine göre haciz ihbarnamelerine itirazlarının bulunmadığını bildirerek, davanın reddine, % 20'den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte yetki itirazının yanında sair itirazlara ilişkindir. İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün 2021/4609 Esas sayılı takip dosyası ile davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; davacının usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, takibin iptali talebinin reddine, davalının tazminat isteminin reddine dair karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 169/a-1. maddesine göre; "İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder....
Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, takibin iptaline yönelik diğer şikayeti yanında ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu da ileri sürdüğü halde, mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Anılan durum yukarıda değinilen HMK'nun 297. maddesi hükmüne aykırıdır. Mahkemece; ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, usulsüz tebligattan haberdar olunan tarihe göre şikayetin süresinde olması durumunda, tebliğ tarihinin TK.'nun 32. maddesi yarınca düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın bu konudaki şikayeti de kapsar biçimde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacaklı vekili olarak takipte yer almış olmalarına rağmen, dava dilekçesi ile duruşma gününün Tebligat Kanunu'nun 11. maddesinin emredici hükmüne rağmen vekil yerine asıla tebliğ edildiğini, bu şekilde Anayasal hak olan hukuki dinlenilme hakkının ihlal ediliğini, müvekkilinin başka bir ticari ilişkiden dolayı senedi devralan kişi olduğunu, kötü niyetli olmadığını beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Somut olayda, 89/3 haciz ihbarnamesinin şikayetçinin adresine 26.08.2015 tarihinde Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....