Kırıkkale İcra Müdürlüğünün 2021/4217 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı vekili tarafından davacı borçlu üniversite rektörlüğü aleyhine bir kısım faturalara istinaden toplamda 87.744,76- TL alacağın ferileriyle birlikte tahsili istemiyle genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı borçlu T1 adına çıkarılan 7 örnek ödeme emrinin 22/04/2021 tarihinde evrak memuru Ersin Özdemir'e imza karşılığı tebliğ edildiği, davacı borçlu vekilinin 30/04/2021 havale tarihli borca ve ferilerine itirazlarını içerir dilekçesi üzerine icra müdürlüğünce 03/05/2021 tarihinde yasal süresinden sonra itiraz edildiğinden bahisle takibin devamına karar verildiği anlaşılmıştır. HMK.nın 73, 81, 82, 83, Avukatlık Kanunu'nun 41, Tebligat Kanunu'nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunludur. Ne var ki vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz....
O halde, mahkemece, borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayeti dışında kalan borca itirazının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde, bozmanın gerekleri yerine getirilmeden sadece usulsüz tebligat şikayetinin irdelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemenin 2019/45 Esas sayılı dosyasında davacının usulsüz tebligat ve borca itiraz davasının yapılan yargılanmasında davacının usulsüz tebligat talebinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine, borca itiraz talebinin ise reddine karar verildiği, dosyanın Dairemeiz denetiminden geçerek davacının istinaf talebinin kesin olarak reddine karar verdiği ve ilamın 25/09/2020 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Mahkemece verilen 2019/45 Esas 2020/2 karar ile; borçluya gönderilen ödeme emrinin öğrenme tarihi olan 24/10/2019 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiş olup, verilen karar Dairemizin 2020/900 Esas 2020/2070 karar sayılı ilamı ile kesinleşmiştir. Davacının bu tarih öncesi ve sonrasında takip dosyasına yapılmış borca herhangi bir itirazı olmadığı, böylelikle 24.10.2019 tarihinden sonra 7 günlük borca itiraz süresinin dolması ile takibin kesinleştiği, 22.12.2020 tarihli haciz talebinin icra müdürlüğünce yerine getirilmesinin yerinde olduğu değerlendirilmiştir....
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili aleyhine kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, 28.06.2018 tarihinde takipten haberdar olduklarını, müvekkilinin takip alacaklısını tanımadığını, borca ve tüm ferilerine itiraz etiklerini, ödeme emri ekinde dayanak evrakın tebliğ edilmediğini, ödeme emrine itiraz ettiklerini, ayrıca imza itirazında da bulunduklarını, senet üzerindeki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığını, müvekkilinin Diyarbakır da ikamet ettiğini , İstanbul icra müdürlüklerinin yetkili olmadığını söyleyerek şikayet ve itirazlarının kabulüne, takibin ve ödeme emrinin iptaline, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....
Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir'' hükmü yer almaktadır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan, ödeme emrinin tebliğine dair vekile çıkarılmış ve usule aykırı bir tebligat da bulunmadığına göre, olayda usulsüz tebliğ ile ilgili 7201 Sayılı Tebligat Yasası'nın 32. maddesinin uygulama yeri yoktur. Bu durumda asile yapılan tebligat yok hükmünde olup iptali gerekmekte ise de yukarıda belirtilen HMK'nın 26. maddesi gereğince taleple bağlı kalınarak sonuca gidilmelidir....
düzeltilmesini istemiş, ayrıca yetkiye, imzaya ve borca da itiraz etmiştir....
da itiraz etmediğini, borçluların aracı fiilen haczedilince haksız ve kötü niyetli olarak usulsüz tebliğ iddiasıyla beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak tespiti için dava açma yoluna gittiğini, mahkemece tebliğ usulsüz sayılıp beyan tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiğini, ancak borçluların beyan tarihinden çok önce tebligatlardan haberdar olduğunu, borçluların amacının sıra cetvelindeki haciz sıralarının değişmesini sağlamak ve alacağımızın tahsilini imkansız kılmak olduğunu, bu nedenle borçluların haksız ve kötü niyetli olduğunu, borçluların bilerek tebligatları kayıt dışı çalıştırdıkları elamanına aldırdığını, davacı borçluların, usulsüz tebliği öğrenir öğrenmez borca ve yetkiye itiraz etmediğini ve dava açmadığını, mahkemece tebliğin usulsüzlüğü tespit edilse dahi, tebliğ tarihi olarak artık beyan tarihi değil, fiili haczin yapıldığı tarih olması gerektiğini, bu tarihten itibaren de süresi içinde takibe ve borca, yetkiye itiraz yapılmadığından dava...
İcra Müdürlüğünce 2021/102517 E. numarası ile ilamsız icra takibi yapıldığını ve davacı borçluya ödeme emrinin 02.08.2021 tarihinde (muhtara) tebliğ olduğunu, davacı 12.08.2021 tarihli itiraz dilekçesi ile icra takibine gecikmiş itirazda bulunmuş olup takibin durdurulması talebinde bulunduğunu, ödeme emri 02.08.2021 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş olup, davacının itiraz süresi 09.08.2021 tarihinde sona erdiğini, davacı ise hastalığı nedeniyle 10.08.2021 tarihinde hastaneye yatırıldığını ve 11.08.2021 tarihinde ise hastaneden taburcu olduğunu, görüleceği üzere davacının tebliğ tarihinden hastaneye yatışının yapıldığı tarihe kadar borca itiraz süresi mevcut olup itiraz etmemesi tamamen kendi iradesine bağlı olduğunu, yani davacı hastaneye yatış yaptığı sırada itiraz süresini geçirmiş olup, kendi kusuru nedeniyle borca zamanında itiraz etmediğini, dava konusu idari işlem Kurumun tabi olduğu yasal mevzuatlar sonucu ortaya çıkmış bir işlem olduğunu, müvekkili Kurumdan davacı tarafa ait belgeler...
Davacı şirket yetkilisinden sonra tebligatı almaya yetkili araştırılmaksızın doğrudan çalışana tebligat yapılması usulsüz ise de bu ihtarname sonrasında borçlu şirket hakkında İstanbul 10.icra müdürlüğünün 2016/2328 esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde bulunulduğu ve borçlunun şikayeti üzerine icra emrinin iptaline karar verilmiş olduğundan bu icra dosyasında icra emrinin tebliği ve şikayet üzerine yargılama süreci içerisinde ihtarname içeriğinden borçlu tarafça haberdar olunduğundan ihtarnamenin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti yerinde bulunmamıştır....
İcra Müdürlüğü’nün 2019/4129 esas sayılı dosyası üzerinden müvekkili aleyhine ilamsız takip yapıldığını, müvekkili tarafından yasal süresi içerisinde 18.06.2019 tarihinde borca, ferilerine ve yetkiye itiraz edildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, alacaklı vekilince yetki itirazının kabul edilmesi üzerine dosyanın yetkili Aydın İcra Dairesi’ne gönderildiğini, Müdürlüğünüz 2019/27204 esas sayılı dosyasından müvekkiline yeniden ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrinin 07.08.2019 tarihinde müvekkilinin ayrı yaşadığı ve bir süre sonra da boşanma davası ile boşandığı eşinin “Serdaroğlu Mah. Soydan Sok....