aralarındaki haczedilmezlik şikayeti hakkında Kışehir İcra Mahkemesinden verilen 13.05.2008 gün ve 62-91 sayılı hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. K A R A R Yargıtay 21.ci Hukuk Dairesinin İş Bölümü alanı, özel Kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı taktirde, "Yargıtay Kanunu" nun 14'ncü maddesiyle sınırlıdır. Anılan madde hükmünde ise, Dairemizin hasren 506 ve 1479 sayılı Yasalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak İş Mahkemelerinden verilen hüküm ve kararları inceleyeceği öngörülmüştür. İnceleme konusu karar, haczedilmezlik şikayetine ilişkin olup belirgin şekilde 14'ncü maddenin kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dava dosyasının Yargıtay 12....
Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayeti, borca itiraz ve meskeniyet şikayetine ilişkin olduğu görülmüş olup, davacı vekilinin istinaf taleplerinin meskeniyet şikayeti kapsamında olduğu, hükümdeki diğer kısımlar yönünden istinaf taleplerinin ileri sürülmediği anlaşılmış, bu nedenle istinaf incelemesi bu kapsamda yapılmıştır. Takip dosyası incelendiğinde; alacaklı T3 vekili tarafından borçlular Mehmet Taş, T1, Arif Taş, Nursel Eryılmaz ve Ertuğrul Eryılmaz aleyhine örnek 1 ödeme emri ile icra takibinde bulunulduğu, davacı T1 adına kayıtlı Eskişehir ili Odunpazarı İlçesi Ihlamurkent Mahallesi 16723 ada 3 parselde kayıtlı taşınmaz üzerine 22/06/2020 tarihinde haciz konulduğu, 103 davetiyesinin 26/06/2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, davanın 29/06/2020 tarihinde süresinde açıldığı anlaşılmıştır....
İİK'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Öte yandan İcra ve İflas Kanunu'nda taşınmaz haczinin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz yeni bir haciz olup borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı vardır. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetine konu ettiği taşınmaza ilk haczin 20.10.2009 tarihinde konduğu, hacze ilişkin İİK 103. madde davetiyesinin borçluya 23.12.2099 tarihinde tebliğ edildiği, daha sonra alacaklının talebi üzerine taşınmaz üzerine 14.02.2014 tarihinde yeniden haciz konulduğu ve bu hacze dair borçluya herhangi bir tebligat yapılmadığı, borçlunun haczi bu taşınmaza ilişkin kıymet takdir raporu tebliğ tarihinden (14.05.2014) daha evvel öğrendiği iddia edilmediği gibi, öğrendiği yönünde yazılı bir belgenin de mevcut olmadığı görülmektedir....
Somut olayda şikayetçiye 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri de tebliğ edilmiş ve bunlara yönelik olarak herhangi bir usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir. Şikayetçi vekili her ne kadar 89/1 haciz ihbarnamesinden 09.04.2014 tarihinde haberdar olduklarını belirtip 15.04.2014 tarihinde mahkemeye başvurmuş ise de şikayetçiye gönderilen 89/2 haciz ihbarnamesinde "...birinci ihbara rağmen müddeti içinde itiraz etmemeniz sebebiyle borç zimmetinizde sayılmıştır..." açıklaması yer almakla artık 89/1 haciz ihbarnamesi ile ilgi kurulmuş olup , şikayetçi taraf 24.12.2012 tarihinde tebliğ edilen 89/2 haciz ihbarnamesi üzerine 89/1 haciz ihbarnamesinden haberdar olmuş ve bu öğrenme tarihine göre de yasal süreyi geçirdikten sonra 15.04.2014 tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesine yönelik olarak usulsüz tebliğ şikayeti ile icra mahkemesine başvurmuştur. O halde mahkemece istemin süre aşımından reddi gerekirken işin esasının incelenerek kabul kararı verilmesi isabetsizdir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/328 esas sayılı dosyasında İİK'nın 82. maddesi gereğince haczedilmezlik şikayetinde bulunduklarını, satışın da iptalini talep ettiklerini, ancak mahkemenin taleplerini kabul etmediğini, bu dosyada 103 davetiyesinin 17/11/2020 tarihinde müvekkiline tebliğ edildiğinin iddia edildiğini, bu tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkiline hiçbir tebligat yapılmadığını, eğer tebligat yapılmış olsaydı gerekli itiraz ve yasal haklarını kullanmış olacağını, bu icra dosyası ile ilgili tebligatların başkalarına yapıldığını, müvekkiline yapılan ve müvekkilinin imzasını içeren bir tebligat bulunmadığını beyanla ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı/ ihale alıcısı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya satış ilanının ve 103 davetiyesinin usulüne uygun tebliğ edildiğini, davanın kötüniyetli olarak açıldığını, para cezasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından, davacı tarafından usulsüz tebligat şikayeti ve meskeniyet şikayeti kapsamındaki yapılan incelemede davacı asile 21/01/2022 tarihinde 103 davetiyesinin tebliğ edildiği, tebligatın usule uygun halde yapıldığı bu sebeple meskeniyet şikayetinin son gününün 28/01/2022 olduğu davanın 29/01/2022'de açıldığı gerekçesi ile usulsüz tebligat şikayetinin reddine, meskeniyet şikayetinin süreden reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikâyetin süreye tâbi olmadığını, mahkemenin süre yönünden davanın reddine karar vermesinin yerinde olmadığını, ayrıca tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....
Borçlunun 18.3.2016 havale tarihli şikayet dilekçesinin incelenmesinde; usulsüz tebliğ şikayetinin kabul edilmemesi halinde talebin gecikmiş itiraz olarak kabulü ile takibin durdurulması ile tüm hacizlerin de fekkinin istendiği görülmüştür. Mahkemece, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle başvurunun 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olarak kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve takibin kesinleşmesinden önceki hacizlerin fekkine karar verilmesi isabetli ise de; aynı Kanun'un 26. maddesi uyarınca, hakimin, talepten fazlaya ya da başka bir şeye hükmedemeyeceği sabit olup, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle mahkemece takibin durdurulmasına karar verilemez....
ile eklenen HMK'nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, taşkın haciz şikayeti yönünden İİK'nın 365/son maddesi uyarınca, haczedilmezlik şikayeti yönünden İİİK'nın 364/1 maddesi uyarınca miktar itibarı ile kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi....
Maddesi gereği sadece meskeniyet şikayeti ile ilgili olarak müvekkili ile anlaşma yaptığını, bu işi de sonuna kadar takip ederek işinin son bulduğunu, icra takip dosyasında vekaleti olmadığından icra dosyasını takip işini yapma zorunluluğunun yüklenilemeyeceğini, asile yapılan tebliğlerin usulüne uygun olduğunu, haczedilmezlik şikayeti ile kıymet takdirine itirazın süresinde olmadığını bildirmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda şikayetin reddine karar verilmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Öncelikle belirmek gerekir ki; davacı tarafça dava dilekçesinde usulsüz tebligat şikayetinin yanında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemi de yer almakta ise de davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü beyanlarında davalarının yalnızca usulsüz tebligat şikayetine yönelik olduğunu beyan etmesi karşısında artık davaya usulsüz tebligat şikayeti olarak devam edilmesi gerektiğinden mahkemece davacı tarafın menfi tespit istemi hakkında hüküm kurulması yerinde değildir. Öte yandan taraf teşkili dava şartı olduğundan, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Şikayet, İcra ve İflas Hukukunda düzenlenmiş kendine özgü bir yol olup, Medeni Usul Hukuku kapsamında bir dava veya kanun yolu değildir....