DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile borca itiraz niteliğinde olup, istinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Davacı borçlu hakkında Adana 6....
Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/321 E. sayılı dosyasında davalı T1'yı vekaleten temsil ettiği halde ödeme emrinin 23.12.2021 tarihinde vekili yerine asile tebliğ edildiğini, HMK'nin 73, 81, 82, 83., Avukatlık Kanunu'nun 41., Tebligat Kanunu'nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligatın zorunlu olduğunu, anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal sürelerin işlemeye başlayacağını, ödeme emrinde işlemiş faiz olarak 2.947,20 TL talep edildiğini, oysa ki karar tarihi olan 14.10.2020 tarihinden takip tarihi olan 01.12.2021 tarihine kadar asıl alacağa işlemiş adi kanuni faizin, talep edilenden düşük olduğunu, tarafınca yapılan hesaba göre faizin 1.833,04 TL olduğunun tespit edildiğini, hal böyle iken birikmiş faizin fazla talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle ilama aykırı yapılan takibin iptalini talep etme zorunluluğu doğduğunu belirterek davanın kabulüne ve usulsüz tebligat ile ilama aykırı talep edilen faiz nedeniyle takibin...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Somut olayda davacı vekilince tebliğ işleminden 22.11.2021 tarihinde haberdar olunduğu belirtilmiş, mahkemece bu tarih itibariyle tebliğ işleminin öğrenildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak usulsüz tebligat şikayetine yönelik bu dava yasal yedi günlük süre sonrasında 21.12.2021 tarihinde açılmıştır....
İcra mahkemesi, açıkça ileri sürülmedikçe tebligat usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı gibi, icra dairesi de, tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece, tebligatın usulsüz olduğunu kendiliğinden dikkate alamaz (Yargıtay 12.HD 2016/24064 E, 2017/14989 K; Yargıtay 12.HD 2016/11587 E, 2017/2700 K; Yargıtay 12.HD 2015/13537 E, 2015/26759 K). Bu durumda icra müdürlüğünce 29/09/2020 tarihli işleme tebligat usulsüzlüğünü dayanak olarak göstermesi doğru görülmemiştir. Dosya kapsamında; haciz ihbarnamelerinin alacak miktarı, alacaklı ve borçlu bakımından aynı içeriğe sahip olduğu, üçüncü kişinin usulsüz tebliğ şikayeti bulunmaması sebebiyle tebligatların usulsüz olduğunun dikkate alınamayacağı anlaşılmakla icra müdürlüğünce yapılan 29/09/2020 tarihli işlemde hukuka uyarlık görülmemiş, davacı alacaklı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür....
Somut olayda, Çeşme İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/139 Esas sayılı dosyasında verilen 28/10/2020 tarihli kararla " borçlunun usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek ödeme emrinin tebliğ tarihinin 18/09/2020 olarak düzeltilmesine, borçlu T1 21/09/2020 tarihli itirazının süresinde olduğunun tespitine" karar verildiği, buna göre ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerekir. Ödeme ve icra emrinde belirtilen ödeme süresi geçmedikçe, alacaklı tarafça haciz istenemeyeceği gibi, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersizdir. Henüz haciz isteme hakkı doğmadan gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı kalmadığından, takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılmasına ve takibin durdurulmasına karar verilmesi usul ve yasaya olup, davalının istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/544 E.-2015/217 K. sayılı ilamında borçlunun vekille temsil edildiği bilgisi bulunmadığı anlaşılmakla dayanak ilama göre vekille temsil edilmeyen borçlu asile icra emri tebliğ edilmesinde yasaya aykırılık yoktur. Bu nedenle tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin reddi gerekir. O halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin reddi ile faize ilişkin itiraz yönünden inceleme yapılarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde tesis edilen hüküm isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Uyuşmazlık, genel haciz yolu ile takipte, örnek 7 nolu ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasına dayalı şikayettir. Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takibe karşı borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, borçlu şirkete gönderilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince ıttıla tarihi olan 04.03.2022 olarak tespitine, karar verildiği anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun; "Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti" başlıklı 35. maddesinin 4. fıkrasına göre; "Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır." Tüzel kişilerin adreslerinin ara statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi resmi kayıtlarda belirli olması sebebi ile meçhul olması söz konusu değildir....
Tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için tebligatın TK'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesine göre yapılması gerekirken, dağıtıcının kendiliğinden TK'nun 21/2. maddesine göre yapması kanuna aykırıdır. O halde mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek, borçlunun 02.09.2015 tarihinde dosyadan fotokopi aldığı nedenle, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğe muttali olduğu tarihin bu tarih olarak kabul edilmesi ve usulsüz tebligat neticesi takibin kesinleştirilmesinden sonra borçlu hakkında uygulanan haciz işlemi var ise bunların kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın usul ve yasaya uygun olmadığı, davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olduğu anlaşılmakla, HMK'nın 353/1- b/2 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....
bir tebligat olduğunu, davacının gelini olan Hacer'in haber verme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmasının taraflarına yüklenebilecek bir kusur olmadığını, davacının tebliğ tarihinde hastanede olduğuna ilişkin sunulan bir evrak bulunmadığını belirterek öncelikle süresinde yapılmayan usulsüz tebligat ve haczedilmezlik şikayetinin süreden reddine, mahkeme farklı kanaatte olursa haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....