Somut olayda; ilamsız takip nedeniyle şikayetçinin icra mahkemesine başvurarak ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte şehir dışında olduğunu belirterek gecikmiş itirazlarının kabulünü talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince ödeme emri tebliğ işleminin usul ve yasaya uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen sebeplerin gecikmiş itiraz anlamında makbul mazeret olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, şikayetçi tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçinin istinaf başvurusu kabul edilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına yeniden esas hakkında şikayetçinin usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin T.K'nın 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihi olan 03/08/2023 olarak düzeltilmesine, şikayetçinin sair itirazlarının icra müdürlüğünce değerlendirilmesine karar verildiği, işbu kararın alacaklı tarafından temyiz edildiği görülmüştür....
Somut olayda; ödeme emrinin, davacının adreste bulunmadığı belirtilerek, birlikte sakin yeğeni Çağlayan Kaya Göksoy imzasına tebliğ edildiği tespit edilmiştir. Tebligat şeklen 7201 sayılı Kanun'un 16.maddesine uygun ise de; HGK'nın 07/04/1982 tarih ve 1979/10- 1377 Esas - 1982/237 Karar sayılı kararı gereğince tebliğ belgesindeki kayıtların aksi her türlü delille kanıtlanabilir. Usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde, HMK'nın 33. maddesi gereği, hukuki tavsif hakime ait olacağından, borçlunun dilekçesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın, tebligatın usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği, tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmelidir (HGK'nın 05/06/1991 tarih ve 1991/12- 258 E.-1991/344 K)....
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, ödeme emrinin usul ve yasaya uygun olarak tebliğ edildiğini beyan ederek istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Somut olayda, ödeme emrinin davacının "Bereketzade Mah. Büyük Hendek Cad. No:3 Sadıkpaşa Apt. K:1 D:3 Galata Beyoğlu İstanbul" adresine tebliğe gönderildiği, muhatabın taşındığı belirtilerek tebligatın iade edildiği, daha sonra davacının ticaret sicil gazetesinde kayıtlı olan "Evliya Çelebi Mah. Sadi Konuralp Cad. IKSV Vakfı Apt. no:5/2 Beyoğlu/İstanbul" adresine ödeme emrinin gönderildiği, tebligatın "adres sanal ofis olduğundan ve 9473 sayılı kanuna göre iade" şerhi ile 22.01.2021 tarihinde iade edildiği, alacaklının talebi üzerine aynı adrese TK'nın 35. Maddesi gereğince gönderilen ödeme emrinin 13/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından davacı hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davacı vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette bulunulduğu, ilk derece mahkemesi tarafından şikayetin kabulüne karar verildiği, davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi kararında da açıklandığı gibi müzekkere cevaplarına göre davacıya ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte davacının yurt dışında bulunduğu, tebligat parçası üzerinde yer alan muhatabın adreste bulunmama sebebine yönelik çarşıya gittiği ibaresinin gerçeği yansıtmadığı anlaşılmakla ödeme emri tebliği usulsüz olduğundan mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
sayılarak ödeme emrinin şikayetleri nedeniyle iptalini, icra dosyasına süresi içerisinde yapmış olduğu gecikmiş itirazın kabulüne, takibin itiraz nedeniyle müvekkil açısından durdurulmasına ve usulsüz tebliğ ile yapılan tüm icrai işlemler ile hacizlerin iptal edilerek kaldırılmasını talep etmiştir....
YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının usulsüz tebligat iddialarının gerçek dışı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, icra takibinde borçlunun mernis adresinin tebligat adresi olarak belirtildiğini, borca, yetkiye ve imzaya itirazların süresinde yapılmadığını, gecikmiş itiraz ile usulsüz tebligat birbirinden farklı kurumlar olup, ileri sürülen taleplerin çelişkili olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, gecikmiş itirazın reddine, yetkiye, imzaya, borca ve fer'ilere itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Ancak borçlu usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte takipten haberdar olduğu düzeltilen tebliğ tarihine göre yasal 7 günlük itiraz süresi içerisinde takibe ve borca itiraz sunmamış ise 7 günlük sürenin dolmasıyla borçlu hakkında takip işlemlerine devam edilir, bu kapsamda borçlu hakkında haciz uygulanabilir. Eğer icra mahkemesince ödeme emrinin borçluya usulsüz tebliğ edildiğine kanaat getirilerek tebliğ tarihinin düzeltilmesi yerine ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ise, takibin kesinleşmesi; ödeme emrinin borçluya yeniden ve usulüne uygun tebliğini gerektirdiğinden ve ödeme emrinin iptali kararı ile birlikte takip kesinleşmemiş sayılacağından, İİK.nun 78. Maddesi uyarınca alacaklının henüz haciz isteme hakkı doğmamış kabul edileceğinden, bu sebeple hacizler usulsüz hale geleceğinden, icra mahkemesinin özellikle iptale yönelik kararının infazı için kesinleşmesi gerekmediğinden borçlu hakkında uygulanan hacizlerin kaldırılması gerekir....
nin 2017/2585 esas, 2017/6156 karar sayılı ve 2016/6374 esas, 2016/12543 karar sayılı ilamları) Somut olayda, borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda, ödeme emrinin vekil yerine borçlu asile tebliğ edilmesinin geçersiz olduğunu beyan ederek ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Tebligat Kanunu’nun 11. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan, ödeme emrinin tebliğine dair vekile çıkarılmış ve usule aykırı bir tebligat da bulunmadığına göre, olayda usulsüz tebliğ ile ilgili Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulama yeri yoktur. Bu durumda asile yapılan tebligat yok hükmünde olup iptali ile davacının imzaya, borca ve zaman aşımına ilişkin itirazlarının esas yönünden incelenmesi gerekirken davanın süre yönünden reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Alacaklı tarafından başlatılan haciz ve tahliye istemli icra takibinde, borçlu icra mahkemesine başvurusunda ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ile borca itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep ettiği, mahkemece, ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinden bahisle şikayetin bu yönden kabulüne karar verildiği, davalı alacaklı tarafından ilk derece mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu görülmektedir....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/11463 Esas sayılı takip dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, davacı borçlunun icra mahkemesine başvurarak ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ile birlikte yetkiye, borca, faize, ferilerine itiraz ettiği, ilk derece mahkemesince borçluya yapılan ödeme emri tebligatının usul ve yasaya uygun olarak yapıldığı, yetkiye ve borca itirazın yasal süre içerisinde ileri sürülmediğinden davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. Somut olayda; istinafa konu usulsüz tebligat şikayeti dışında, davacı borçluya aynı icra dosyasından gönderilen ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin bulunduğu, ilgili şikayetin Bakırköy 9. İcra Mahkemesi'nin 2019/691 Esas sayılı dosyasında incelenerek şikayetin reddine karar verildiği, kararın davacı borçlu tarafından istinaf edildiği, dosyanın istinaf aşamasında olduğu anlaşılmıştır....