Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından yargılamayı gerektirir hiç bir husus incelenmeden, dosya üzerinden yapılan yüzeysel değerlendirme neticesinde usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini, Mahkeme kararının gerekçelendirmediğini, şikayete konu haczin, şikayete konu ödeme emrinin tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonrası koyulduğunu, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağının, tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğunu, Mahkemece usulsüz tebligat şikayetine konu olan İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/118 E 2020/134 K sayılı 28/01/2020 tarihli kararı müvekkilince istinaf edilmiş olması nedeniyle kesinleşmesinin beklenmesi ve kararın kesinleşme durumuna göre karar verilmesi gerekirken beklenmeden şikayetin kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 12....

Mahkemece; Usulsüz tebligat şikayetinin süreden reddine, Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün 2020/23554 E. (Kayseri 5. İcra Müdürlüğünün 2017/ 3229 Esas) sayılı takibin iptali talebinin reddine, yasal koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatı verilmesine yer olmadığına, şeklinde karar verildiği görülmüştür....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Dava, usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nın 170/a maddesi uyarınca senedin kambiyo vasfını taşımadığına ilişkin şikayettir....

Dairemizce yapılan değerlendirmede; Davanın usulsüz tebligat şikayeti, yetki, zamanaşımı, husumet ve imzaya itiraz olarak açıldığı, mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin yapılan tebligatın Tebligat Kanunu'nun 20. maddesine göre usulsüz olduğundan bahisle kabulüne karar verildiği, bu talep yönünden verilen kararda usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığından yetki itirazının süresinde ileri sürüldüğünün kabulü gerektiği, yasa gereğince öncelikle yetki itirazı yönünden inceleme yapıldığında; Bonoya dayalı takipte İİK.'nın 50. maddesi göndermesi ile uygulanması gereken, HMK.'nın 6. maddesi dikkate alındığında; takibin borçlunun ikametgahının bulunduğu genel yetkili icra dairesinde, bonoda öngörülen ödeme yerinde, ödeme yeri gösterilmeyen bonoda tanzim yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerektiği ve bu yerdeki icra dairesinde takibin yapılabileceği düzenlenmiştir....

Komşusu imzadan imtina etti." şerhi ile 05/03/2016 tarihinde Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği ancak, ödeme emrinin tebliği sırasında bilgisine başvurulan komşunun ismi alınmadan ve haber verilen komşu adı yazılmaksızın tebliğ işlemi yapıldığından, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliğinin 30., 35. maddeleri uyarınca tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekir....

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde ödeme emri tebliğine ilişkin usulsüz tebligat şikayeti ve gecikmiş itiraza ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 7201 sayılı Tebligat Kanunu 32, 21/1.maddeleri, İİK'nın 65. maddesi 3.Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı alacaklı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....

    /2020 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürmüş olup dosya kapsamında davacının takipten daha evvel haberdar olduğuna dair delile rastlanmadığı gerekçesiyle tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 30/12/2020 olarak tespitine, usulsüz tebligat yapılmasında davalının kusuru bulunmadığından usulsüz tebligat şikayeti için sebebiyet ilkesi gereği yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına, takip dayanağı İstanbul 33....

    Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ mazbatalarında açıklama olarak ödeme emrinin yazıldığı ayrıca ''örnek no 7'' şerhinin yer alması tebligat içeriği ile tebligat açıklaması arasında çelişki oluşturmayacağı, yapılan her iki tebligatın Tebligat kanunu 21/1 ve 21/2 maddelerine aykırı bir yön bulunmadığının anlaşılmasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK'nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir....

    Nitekim bu husus Yargıtay 12.Hukuk Dairesi'nin 2015/21984 Esas 2015/32464 Karar sayılı kararında "Borçlu vekilinin tebligat usulsüzlüğü şikayeti dışındaki diğer talepleri borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre İİK' nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekir. İcra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz sonuç doğurmaz. O halde mahkemece borçlunun talebinin tebligat usulsüzlüğü yönünden kısmen kabulü gerekirken borca itiraz niteliğindeki diğer talepleri de kapsar şekilde tümden kabulü isabetsizdir. " denilmek suretiyle ifade edilmiştir. Sonuç olarak; usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, takibin iptaline dair talebin reddine'' karar verildiği görülmüştür....

    Davacı borçlu tarafça, örnek 14 ödeme emrinin usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte, takip talebinin yasal unsurları (İİK 58.maddesindeki) taşımaması sebebiyle takibin iptali, dayanak belge eklenmediğine dair şikayet ile icra müdürlüğünün 24/05/2022 tarihli tahliye emrinin, 22/07/2022 tarihli kararının ve 26/07/2022 tarihli haciz zabtının kaldırılması isteminde de bulunulduğu halde, mahkemece yalnızca usulsüz tebliğ şikayetine yönelik hukuki değerlendirmede bulunulmuş, diğer şikayetler ve takibin iptali istemi ile ilgili olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır. Yine, davacı tarafın tahliyeye yönelik bir talebi bulunmamasına rağmen önce kiralayan davalının ardından mahkemece yapılan tashih şerhi ile "davacının dava konusu taşınmazdan tahliyesine" dair hüküm kurulmakla talep dışına çıkılarak HMK 'nun 297/2. Maddesine de aykırı davranılmıştır. Bu husus kamu düzenine ilişkin esaslı bir usul hatası olup, HMK 'nun 355....

    UYAP Entegrasyonu