Ancak borçlu usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte takipten haberdar olduğu düzeltilen tebliğ tarihine göre yasal 7 günlük itiraz süresi içerisinde takibe ve borca itiraz sunmamış ise 7 günlük sürenin dolmasıyla borçlu hakkında takip işlemlerine devam edilir, bu kapsamda borçlu hakkında haciz uygulanabilir. Eğer icra mahkemesince ödeme emrinin borçluya usulsüz tebliğ edildiğine kanaat getirilerek tebliğ tarihinin düzeltilmesi yerine ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ise, takibin kesinleşmesi; ödeme emrinin borçluya yeniden ve usulüne uygun tebliğini gerektirdiğinden ve ödeme emrinin iptali kararı ile birlikte takip kesinleşmemiş sayılacağından, İİK.nun 78. Maddesi uyarınca alacaklının henüz haciz isteme hakkı doğmamış kabul edileceğinden, bu sebeple hacizler usulsüz hale geleceğinden, icra mahkemesinin özellikle iptale yönelik kararının infazı için kesinleşmesi gerekmediğinden borçlu hakkında uygulanan hacizlerin kaldırılması gerekir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı/borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete yapılan tebligatın, TK. md. 21 hükmü yerine getirilmediği için usulsüz olduğunu, müvekkili şirketin icra emrinde belirtilen bağımsız bölüme çıkmadığını, tebligat adresinde kimse olmadığı şeklindeki güvenlik görevlisi beyanı ile tebligat haber kağıdını kapıya koymaksızın işlem yaparak usulsüz olarak icra emrini muhtara tebliğ edildiğini, tebligat memurunun söz konusu usulsüz davranışı nedeniyle şikayete konu dosyanın icra emri müvekkili şirkete tebliğ edilemediğini yapılan tebligatın usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacaklı tarafça aynı alacak için birden fazla icra takibi yolu başlattığını, usulsüz tebligat ve devamındaki işlemlerden dolayı müvekkili şirketin 3 adet taşınmazı değerinin çok altında satışa çıkarıldığını, İstanbul 10....
Somut olayda, borçlu şikayet dilekçesinde, tebliğ usulsüzlüğü şikayetinin yanı sıra ödeme emrinde belirtilen 30 günlük ödeme süresi dolmadan araçların kaydına konulan hacizlerin usulsüz olduğunu, bu nedenle haczin kaldırılmasını ve takibin iptalini talep ettiği halde, mahkemece bu yöndeki şikayetlerin değerlendirilmediği görülmektedir. O halde, mahkemece, borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti dışında kalan itiraz ve şikayetleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olup kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23/03/2022 NUMARASI : 2022/78 ESAS 2022/243 KARAR DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti, Borca İtiraz, Hacizlerin Kaldırılması Talebi KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde asıl ve birleşen dosya davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Asıl ve birleşen dosya davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri Genel İcra Dairesi'nin 2020/231118 sayılı dosyasından yapılan ilamsız takipte gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 18.09.2020 tarihi olarak düzeltilmesine ayrıca borcu bulunmadığını belirterek müvekkilinin murisi olan annesinin hisselerine konulan haczin kaldırılmasını ve icra dosyasından taraf olarak silinmesini talep etmiştir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; davacı vekilince müvekkili aleyhine davalı banka tarafından Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi'nin 2021/4549 ve 2021/4550 Esas sayılı takip dosyaları ile ilamsız takip başlatıldığını, bahse konu takiplerdeki ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğinden gecikmiş itirazda bulunduklarını, ayrıca mirasın reddi nedeniyle takibin iptali ve davacı borçlunun maaşı üzerindeki hacizlerin kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde gecikmiş itiraz talebi usulsüz tebligat şikayeti olarak değerlendirilerek usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile belirtilen tarih itibariyle tebliğ tarihinin düzeltilmesine, dava konusu her iki takip dosyalarındaki hacizlerin kaldırılmasına, takibin iptali talebinin reddine karar verildiği görülmüştür....
No:41 A Blok Daire:13 Maltepe/İstanbul olduğu, borçlunun 13 nolu dairede ikamet ettiği halde tebligatın 20 nolu dairede yapıldığı, yine borçlunun önceki adres bilgilerinden de 20 nolu dairede hiç oturmadığı ve borçlunun temyiz dilekçesi ekinde sunduğu Kadıköy 21. Noterliğine ait 34809 yevmiye numaralı vekaletnamede de alacaklının kendi adresini tebligat yapılan adres olarak gösterdiği anlaşılmakla bu hali ile borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun kabulü gerekir. O halde Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile TK'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte itiraz ve şikayeti düzenleyen İİK.'...
DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti, Borca İtiraz KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İzmir 6. İcra Müdürlüğünün 2015/16889 sayılı dosyası ile davalı alacaklı tarafından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, gönderilen ödeme emrinin 27/11/2015 tarihinde "gösterilen adreste muhatabın yetkili personeli Adile Taşkıran imzası ile tebliğ edildi" açıklaması ile tebliğ edildiğini, ancak söz konusu tebligatın Tebligat Kanunu. Yönetmeliği ve yerleşik yargı kararları kapsamında usulsüz olduğunu, ayrıca TTK'nun 776/1 maddesinin (b) bendine göre , bononun kambiyo vasfında da olmadığını, bu nedenlerle tebligatın usulsüz olmasından dolayı iptaline, tebliğ tarihinin müvekkilince öğrenme tarihi olan 14/07/2016 olarak düzeltilmesinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2019/6286 E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, dosya kapsamında gönderilen ödeme emrini içerir tebligat parçasının Tebligat Kanunu 35/2. maddesine aykırı olarak tebliğ edildiğini, takibin kötü niyetli olarak kesinleştirildiğini, ayrıca takibin yetkisiz yerde açıldığını, ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiğini, müvekkilinin icra takibinden haricen haberdar olduğunu, söz konusu tebligatın iptali ile öğrenme tarihinin 05.07.2019 olarak kabulüne, süresinde yapılan yetkiye, borca, faize ve tüm ferilere ilişkin gecikmiş itirazımızın kabulü ile takibin öncelikle tedbiren yargılama sonucunda da kesin olarak durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2021/2251 esas sayılı dosyası ile ilamsız olarak başlatılan takibe ilişkin ödeme emri usul ve yasaya aykırı olarak tebliğ edildiğini ve dosyanın kesinleştirilmek süretiyle davacının tüm banka hesapları ile malvarlığı üzerine usulsüz haciz tatbik edildiğini, davacının takipten maaş hesabına konulan bloke ile 21.6.2022 tarihinde haberdar olduğunu, mahkemece, davacının usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin tespit edilerek, öğrenme tarihi itibariyle tebligat tarihinin 21.6.2022 olarak düzeltilmesine karar verilmesini, ayrıca takip Zonguldak İdare Mahkemesinin 2016/987 esas sayılı dosyasında hüküm altına alınan ancak Danıştay kararı gereğince fuzuli ödenen tutarın iadesine yönelik olmakla ilamlı icranın iadesi yoluna gidilmesi ve vekil sıfatıyla takip edilen ilamdan kaynaklı olmakla vekile tebliği gerekirken ilamsız takiple asile yapılan tebliğler ve yapılan takibin usulsüz olduğunu, davacının Zonguldak İdare Mahkemesinin 2016/987 esas sayılı dosyasına istinaden % 100...
O halde dava tarihi itibarı ile davacının usulsüz tebligat şikayeti bakımından dava açma süresi dolmuş olup mahkemece de davanın bu gerekçe ile reddi yerindedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı, kararda kamu düzenine aykırı bir yön de bulunmadığı anlaşılmakla, HMK'nın 353/1- b/1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İzmir 7....