DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti-Borca İtiraz KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; şikayet dilekçesindeki beyanlarını tekrarlamakla birlikte mahkemece kıymet takdiri raporu ile haczin öğrenildiğinin kabul edildiğini, oysa bu alacak için kıymet takdiri raporu alınırken haciz konulmadığını, ikinci ödeme emri nedeniyle ek haciz dahi konulmadığını, haciz konulmayan bir alacağa ilişkin kıymet takdiri yapılamayacağını, fiili haczin kıymet takdiri ile birlikte yapıldığı düşünüldüğünde öncelikle kıymet takdiri kararının alınması için taşınmazın hacizli olması gerektiğinin açık olduğunu, bu nedenle usulsüz ve hacizsiz yapılan kıymet takdiri raporu ile ekine sonradan yapılan fiili haczi öğrendiklerine karar verilmesinin usulsüz olduğunu, haczi öğrenme tarihlerinin 03/03/2022 olduğunu ve süresinde şikayette bulunduklarını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
Bu durumda, takip dosyasında borçlu .......şirketine ödeme emri tebligatı çıkartılmamış olup, tebligat yapılmadan ve takip kesinleştirilmeden alacaklının haciz talebinin kabulü ile borçlunun hak edişlerinin haczi için haciz ihbarnamesi çıkartılması usulsüzdür. Kaldı ki, .......Şirketi, asıl borçlunun tebligatları almaya yetkili temsilcisi olsaydı dahi, süresinde (02/10/2015 tarihinde) borca itiraz etmiş olduğundan takip duracağı için, yine borçlu aleyhine haciz uygulanması usulsüz olacaktır. O halde mahkemece, asıl davada borçlunun şikayetinin kabulüne, birleşen davada ise alacaklının şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir....
Sorgun İcra Hukuk Mahkemesince; Boğazlıyan İcra Müdürlüğünün 2015/1364 Esas sayılı dosyasından Tapu Müdürlüğüne yazılmış olan müzekkerenin dosya arasına alındığı, 27/10/2017 tarihli müzekkerede dosya borçlusu adına kayıtlı taşınmazlar üzerine haciz konulmasına ilişkin Sorgun Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, Sorgun Tapu Müdürlüğünün 13/11/2017 havale tarihli cevabi yazısında ise dava konusu meskeniyet iddiası bulunan taşınmaza icrai haciz tesis işlemi yapıldığı ve kayıt örneğinin dosyaya ibraz edildiği, tapu kaydının incelenmesinde, taşınmaza asıl takip dosyası olan Boğazlıyan icra Müdürlüğünün 2015/1364 esas sayılı dosyasından 03/11/2017 tarihinde doğrudan haciz konulduğundan, yukarıda açıklanan maddeler ve kurallar gereğince, anılan takip dosyası ile ilgili meskeniyet şikayetini inceleme yetkisi, haciz işlemini yapan icra dairesinin bağlı olduğu Boğazlıyan İcra Hukuk Mahkemesi'ne aittir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu hakkında genel haciz yoluyla yapılan ilamsız icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, ödeme emrinin borçlunun hastanede yattığı ve ikametgahında kimsenin bulunmadığı esnada 22.10.2015'te tebliğ edildiğini, ödeme emrinden 28.12.2015 tarihinde haberdar olduğunu beyanla borca itirazda bulunulduğu, mahkemece, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 28.12.2015 olarak düzeltilmesi ve borca itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/1321 Esas sayılı dosyasından verilen 24/12/2020 tarihli karar ile usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, tebliğ tarihinin 26/11/2020 olarak belirlenmesine karar verildiği, usulsüz tebligat şikayetine yönelik dosya derdest iken 01/12/2020 tarihli haciz sırasında takip borçlusu tarafın ödeme yaptığı, paranın icra dairesinde tutulmasını, alacaklı tarafa ödenmemesini talep ettiği, paranın teminat olarak yatırıldığının beyan edildiği, haciz baskısıyla paranın icra dosyasına teminat olarak yatırıldığını ve borcu kabul etmediklerini belirttikleri, alacaklı vekilinin 02/12/2020 tarihli talebi doğrultusunda dosya borcu ödendiğinden bahisle icra müdürlüğünce hacizlerin fekkine karar verildiği, her ne kadar 01/12/2020 tarihli haciz sırasında yatırılan paranın teminat olarak yatırıldığı ve alacaklıya ödenmemesi talep edilmişse de o tarih itibariyle davacı borçlu lehine verilmiş bir tedbir kararı bulunmayıp usulsüz tebligata yönelik şikayet dosyası da derdest olup dosya...
Alacaklının, kira alacağına dayalı olarak kiracı ve müteselsil kefile karşı başlattığı genel haciz yoluyla ilamsız takipte müteselsil kefil borçlu vekili, ödeme emrinin müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini, yenileme emrinin de tebliğ edilmediğini ileri sürmüş, hacizlerin kaldırılmasını istemiş, ayrıca borca itirazda bulunmuştur. İlamsız takipte borca itirazların ödeme emrinin tebliği üzerine yasal 7 günlük süre içerisinde icra dairesine sunulması gerekir. Ancak, takip dosyasında ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun iddia edilmesi halinde 7 günlük itiraz ve gerek ödeme emrine gerekse tebliğ işlemlerine yönelik şikayet süresi; tebliğin usulsüz olup olmadığı ve borçlunun takipten daha önce haberdar olup olmadığı ve buna göre yasal süresi içerisinde şikayette bulunup bulunmadığının tespitine bağlıdır....
İcra Müdürlüğünün 2019/854 esas sayılı dosyasından doğrudan 17/05/2019 tarihinde haciz konulduğundan, yukarıda açıklanan maddeler ve kurallar gereğince; anılan takip dosyası ile ilgili meskeniyet şikayetini inceleme yetkisi, haciz işlemini yapan icra dairesinin bağlı olduğu Çanakkale İcra Hukuk Mahkemesidir. Açıklanan nedenlerle, Biga İcra Hukuk Mahkemesinin yetkisizliğine karar verilmesi gerekir ki, ilk derece mahkemesinin kararı da bu cihettedir. HMK.'nun 355. Maddesi kapsamında dairemizce resen nazara alınması gereken herhangi bir kamu düzenine aykırılık da bulunmamaktadır. Dolayısı ile, tarafımızca da izah ve iştirak olunan bu gerekçeler ile ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK‘nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine oy birliği ile karar verilmiştir....
Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borca ve yetkiye itiraz edilmesi üzerine söz konusu takip dosyasının yetkili Develi İcra Müdürlüğü'ne gönderildiğini, icra müdürlüğü tarafından düzenlenen ödeme emrinin davacı/borçluya 17/01/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, vekile tebliğin zorunluluğunun bulunması halinde dahi asile yapılan tebligatın usulsüz kılınmasının mümkün olmadığını, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, asile yapılan tebligat tarihi ile vekilin öğrendiğini iddia ettiği tarih arasında 10 ay olup, davacı vekilinin yetki itirazında bulunduktan sonra hiçbir şekilde dosyayı takip etmediğini, ödeme emrinin borçlu asile 17.01.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, bu tarihten sonra 22.10.2020 tarihine kadar ne borçlu asilden ne de vekilinden herhangi bir borca itiraz talebi gelmediğini, borçlu asile usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen bu kadar uzun süre avukatına bilgi vermemiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca avukatın da tebligat yapılan...
İcra Müdürlüğü'nün 2022/3415 Esas sayılı dosyasından yazılan müzekkere ile 09/03/2022 tarihinde doğrudan haciz konulduğundan, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve kurallar gereğince; anılan takip dosyası ile ilgili meskeniyet şikayetini inceleme yetkisi, haciz işlemini yapan icra dairesinin bağlı olduğu İzmir İcra Hukuk Mahkemelerine aittir. Kesin yetki kuralının, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerinde takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı, kararda kamu düzenine aykırı bir yön de bulunmadığı anlaşılmakla, HMK'nın 353/1- b/1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....