WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

emrinin 12.6.2014'te tebliğ edilmiş sayılmasına karar verilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır....

    Açıklanan şu duruma göre mahkemece, hakkında takip yapılan şirket ile şikayetçi şirkete ait ticaret sicil kayıtlarının getirtilerek, öncelikle husumet konusunun incelenmesi, bilâhare Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu ileri sürüldüğüne göre, somut olayda Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebliğ yapılabilmesinin koşullarının oluşup oluşmadığının da incelenerek, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığının belirlenmesi halinde aynı Kanunun 32.maddesine göre usulsüz olarak yapılan tebliğ işlemine muttali olunan tarihi tebliğ tarihi olarak belirlenmesi ve bu halde borçlunun diğer şikayet nedenlerinin de incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

      Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 esas, 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın, bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir”. Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi, karşı tarafça ancak yazılı belge ile ıspatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ıspat edilemez. Somut olayda, alacaklı vekilince borçlunun usulsüz tebligat şikayetinden sonra 10.02.2015 tarihinde icra dairesine sunduğu haricen borçlunun kısmi ödeme yaptığına dair 20.03.2014 tarihli belgenin tarihi borçlunun tebligata muttali olduğu tarih olarak kabul edilemez....

        Bu durumda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa, adres kayıt sistemindeki adresine, buna ilişkin şerh verilerek TK'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat çıkartılmalıdır. Ayrıca Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir" hükmü yer almaktadır....

        Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.' hükmüne yer verilmiş ve alacaklı tarafça borçlunun bilinen son adresine tebligat çıkartılmadan doğrudan mernis adresine tebligat çıkartılmış olması nedeniyle tebligatın usulsüz olduğu düşünülse bile davacı tarafça bu husus şikayet sebebi arasında gösterilmediğinden nazara alınmamıştır....

        Kanunu madde 26/2 hükmünde açıkça "Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır." şeklinde belirtildiğini, açıkça kanuna aykırı şekilde, müvekkilinin çalışanı dahi olmayan bir şahsa tebligat yapılarak müvekkilinin zarara uğratıldığını, müvekkilinin yapılan bu usulsüz tebligat nedeniyle itiraz süresini de kaçırdığını, mal varlığı üzerine haciz konulduğunu ve zarara uğradığını, müvekkilinin halihazırda şehrin bilinen, sevilen saygın mekanlarından birinin işletmecisi olup 15 çalışanın da işvereni olduğunu, gelinen noktada usulsüz tebligat sonrası kesinleştirilen icra takibi neticesinde müvekkilinin tüm mal varlığına ve banka hesaplarına konulan bloke nedeniyle müvekkilinin çalışanlarının maaşını ödeyemediğini, yalnızca müvekkilinin değil birçok çalışanın da mağduriyetine sebebiyet veren bu usulsüz tebligat sonrasında konulan hacizlerin ivedilikle kaldırılması gerektiğini, şayet mahkememizce müvekkilinin tüm mal...

        Somut olayda, borçlu şirkete çıkartılan şikayete konu ödeme emrinin; "İş yerinde tebligatı alacak yetkili bulunmadığından tebligat mahalle muhtarına tebliğ edildi. 2 nolu haber kağıdı çalışan ...'na verildi, çalışan ...'na haber verildi." şerhiyle tebliğ edildiği, anılan tebligatın şirketin yetkili temsilcileri olmaması durumunda çalışanına yapılması (yani teslimi) gerekirken, mahalle muhtarına verildiği, şirket çalışanına ise haber verildiği, tebligatın bu haliyle TK'nun 12 ve 13. maddelerine aykırı olarak yapıldığı ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, TK'nun 32. maddesi uyarınca, borçlu şirketin usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin tespit edilerek, öğrenme tarihine göre şikayet süresinde ise, öğrenme tarihi itibariyle tebligat tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Takibin şekline göre her türlü itiraz icra dairesine yapılacağından davacının borca itirazının da reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davacı borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine, davacı borçlunun borca itirazının reddine" karar verildiği görülmüştür....

          Bu nedenle mahkememizce usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince şikayetçinin ıttıla tarihi olarak bildirdiği 07/10/2019 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. " şeklindeki gerekçeyle 1- Davacının sübut bulan şikayetinin KISMEN KABULÜ ile, -Şiran İcra Müdürlüğünün 2019/65 Esas sayılı dosyasında davalı adına çıkarılan 1.haciz ihbarnamesinin 13/06/2019 tebliğ tarihli tebligat kanunu 21/2'ye göre yapılan 1.haciz ihbarnamesi tebliğinin tebligat kanunu ve tebligat yönetmeliğine aykırı olarak usulsüz olarak yapıldığının kabulü ile, işbu 1.haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 07/10/2019 olarak SAYILMASINA, 2- 07/10/2019 tarihi itibariyle İcra Müdürlüğünün dosyasına itirazda bulunulduğu anlaşıldığından 07/10/2019 tarihinden sonra çıkarılmış olan haciz ihbarnamelerinin YAPILMAMIŞ SAYILMASINA ve sonrasında yapılan haciz ve icrai işlemlerin KALDIRILMASINA, 3- Davacı vekilinin takibin...

          Borçlunun tebligat evrakını almaktan imtina etmesi üzerine ödeme emri tebliğ evrakı 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/1.maddesine göre mahalle muhtarına teslim edildiğinden tebliğ işlemi bu haliyle, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği’nin 31 ve 35/1- f maddelerine ve dolayısıyla usulüne uygun bulunmaktadır. (Yargıtay 12.H.D'nin 2018/1598- 14207 , 2014/29042- 2015/3868 E.K sayılı içtihatları) Davacı taraf, Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliğinin ilgili maddelerinde tebliğ mazbatasında bulunması gereken hususlar arasında, ''imtina için gösterilen sebebin'' yer aldığını belirtmiş ise de; söz konusu maddede düzenlenen bu hususun eksikliği, tebligatın usulsüzlüğünü gerektirmez. Bu itibarla, 89/3. Haciz ihbarnamesi usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden davacı tarafın, 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinden en geç 14/082021 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekir....

          UYAP Entegrasyonu