DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti, Borca İtiraz KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İzmir 6. İcra Müdürlüğünün 2015/16889 sayılı dosyası ile davalı alacaklı tarafından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, gönderilen ödeme emrinin 27/11/2015 tarihinde "gösterilen adreste muhatabın yetkili personeli Adile Taşkıran imzası ile tebliğ edildi" açıklaması ile tebliğ edildiğini, ancak söz konusu tebligatın Tebligat Kanunu. Yönetmeliği ve yerleşik yargı kararları kapsamında usulsüz olduğunu, ayrıca TTK'nun 776/1 maddesinin (b) bendine göre , bononun kambiyo vasfında da olmadığını, bu nedenlerle tebligatın usulsüz olmasından dolayı iptaline, tebliğ tarihinin müvekkilince öğrenme tarihi olan 14/07/2016 olarak düzeltilmesinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İcra Müdürlüğü'ne sunulan taleple, takibin durdurularak dosya kapsamında yapılmış olan taşınır ve taşınmaz hacizlerin fekki talep edildiğini ancak mezkur talep hakkında İİK m. 40'a göre dosyanın durdurulmasına karar verildiğinden hacizlerin fekki talebinin reddine şeklinde karar verildiğini, itirazın iptaline dair ilam Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2018/1157 E. ve 2019/19 K....
Dava İİK'nun 16,21 maddeleri uyarınca açılmış usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nun 169/a maddesi uyarınca açılmış yetki itirazı ve İİK'nun 170/a maddesi uyarınca açılmış kambiyo şikayetidir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelerle, dayandıkları belgelere, takibe konu çekin keşide yeri muhatap banka şubesi ve davacı borçlu şirketin yerleşim yeri adresinin Edirne olmasına, dava dışı diğer takip borçlusuna iş bu davanın açıldığı tarihte henüz ödeme emri tebliğ edilmemiş olması nedeniyle HMK'nun 7/1 maddesinin somut olayda uygulanma yerinin bulunmamasına, ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçeler göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Somut olayda alacaklı tarafından itirazın iptali davasının 21/11/2019 tarihinde açıldığına göre ihtiyati haciz anılan yasa hükmü uyarınca hükümsüz kalmıştır. İcra Müdürlüğünce dava açıldıktan sonra ihtiyati hacizlerin hükümsüz kaldığı gerekçesiyle hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş ve hacizler kaldırılmıştır. Mahkemece, hacizleri kaldırılması şikayetinin konusuz kaldığı anlaşıldığından konusuz kalan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekirken hatalı gerekçe ile bu şikayeti inceleme görevinin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle red kararı vermesi isabetsiz olmuştur. Davanın konusuz kalması halinde dava tarihi itibariyle haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilir. Dava tarihi itibariyle ihtiyati hacizler geçerliliği koruduğundan henüz hükümsüz kalmadığından davacının ihtiyati haczin kaldırılması talebi yerinde değildir. Davacı haklı olmadığından aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2016/9889 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 62.188,00 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin devamına karar verildiği, akabinde davalı alacaklı vekili tarafından takip işlemlerine devam edilerek borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile banka hesaplarına haciz konulmasının talep edildiği, 01/02/2022 tarihinde borçlu tarafından 162.717,14 TL teminatın icra dosyasına depo edildiği ,şikayetçi borçlunun icra takip dosyasına yatırılan nakit teminat tutarının dosya kapak hesabına göre borcu karşıladığından bahisle başta banka hesapları olmak üzere konulan hacizlerin kaldırılması yönünde şikayeti ikame ettiği anlaşılmıştır....
İcra Dairesinde başlatılması gerekirken takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığını beyanla; dosya üzerinde inceleme yapılarak, Nevşehir İşbankası Sanayi Şubesinde bulunan hesaba icra müdürlüğü tarafından bloke konulmuş olmakla, borcun ifa edilmiş olduğunun kabulu ile bütün hacizlerin kaldırılmasına, takibin durdurulmasına, usulsüz Tebligat nedeniyle İcra Dosyasının öğrenme tarihi olan 12/05/2022 tarihi olarak kabul edilmesine, borcun bloke neden ile ödenmiş olduğunun kabulü ile de borcun ödeme süresi olan 7 gün içinde ödenmiş olduğunun kabulüne, İcra takibinin itirazları nedeniyle durdurulmasına ve hacizlerin kaldırılmasına, dosyanın yetki itirazları doğrultusunda Nevşehir İcra Dairesine gönderilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
K. sayılı kararını sunarak mahkeme kararı gereğince takibin 2.181,28-TL üzerinden devam etmesini ve araç , tapu ve bankalara 89/ 1 haciz ihharnamesi gönderilmesini talep etmiş ve icra müdürlüğü tarafından talep gibi işlem yapılmasına karar verilmiştir. 18/5/2016 tarihinde dosyanın takipsizlikle kapatılmış ve alacaklı vekilinin talebi ile yenilenerek ...Esas nosunu almıştır.18/05/201 6 tarihinde alacaklı vekili borçlunun araçları ve ... geneli tüm bankalar haciz konulması talebinde bulunmuş ve icra icra müdürlüğü tarafından talep gibi işlem yapılmasına karar verilerek haciz tesis edilmiştir. 02/06/2016 tarihinde borçlu vekili tarafından takibe itiraz edilerek konulan hacizlerin kaldırılması talep edilmiş ,fakat icra müdürlüğünce takibin devamına ilişkin kesin karar bulunduğu belirtilerek talep reddedilmiştir. Borçlu vekili bu karara karşı şikayet yoluna gitmiş ve ... K....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca usulsüz tebligat şikayeti ile icra memur işlemini şikayete ilişkindir. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 6100 sayılı HMK'nın 298. maddesi uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte tam olarak yazması ve hüküm sonucunu HMK'nın 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Bu aşamadan sonra yapılması zorunlu iş, gerekçeli kararı kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte mahkemenin yazmasından ibarettir. Artık bu karardan dönme olanaklı olmadığı gibi, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde yer alması gerekir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/201 Esas sayılı dosyasından ve yoksulluk nafakasının kaldırılması davası açmış oldukları Çanakkale Aile Mahkemesi'nin 2019/817 Esas sayılı dosyasından takibin tediren durdurulması talebinde bulunulduklarını, her iki mahkemenin de tedbir taleplerini kabulüne karar verdiğini, davaya konu usulsüz icra takibi sebebiyle müvekkilinin maaşına haciz tatbik edildiğini, anılan tebdir kararına istinaden maaş haczinin fekkini talep ettiklerini, icra müdürlüğünce taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin maaşından her ay ciddi miktarda para kesintisi yapıldığını ve müvekkil haksız ve dayanaksız icra takibi sebebiyle maddi olarak zor duruma düştüğünü, bu sebeplerle şikayetlerinin kabulü ile takibin iptaline, yargılama bitimine kadar müvekkilinin uğrayacağı maddi zarar gözetilerek hacizlerin tedbiren kaldırılmasına, tedbir taleplerinin reddi halinde yapılacak yargılama sonunda hacizlerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Öncelikle belirmek gerekir ki; davacı tarafça dava dilekçesinde usulsüz tebligat şikayetinin yanında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemi de yer almakta ise de davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü beyanlarında davalarının yalnızca usulsüz tebligat şikayetine yönelik olduğunu beyan etmesi karşısında artık davaya usulsüz tebligat şikayeti olarak devam edilmesi gerektiğinden mahkemece davacı tarafın menfi tespit istemi hakkında hüküm kurulması yerinde değildir. Öte yandan taraf teşkili dava şartı olduğundan, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Şikayet, İcra ve İflas Hukukunda düzenlenmiş kendine özgü bir yol olup, Medeni Usul Hukuku kapsamında bir dava veya kanun yolu değildir....