WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip talebi ve ödeme emrinin yasaya aykırı düzenlendiğini, TL karşılığı gösterilmeden döviz üzerinden takip talebi ve ödeme emri düzenlenemeyeceğini, takip talebinde dövizin karşılığı TL olarak gösterilmesi yasal zorunluluk olduğunu, bu sebeple alacaklı vekilinin yasaya aykırı takip talebine dayanarak ödeme emri düzenlenmesi talebi reddedilmesi gerekirken ödeme emrinin düzenlenmesinin yasaya aykırı olduğunu, ayrıca ödeme emrinde de aynen takip talebinde olduğu gibi döviz alacağının TL karşılığının gösterilmesi kamu düzenini ilgilendiren yasal bir zorunluluk olduğunu, davaya konu ödeme emrinin kamu düzenine ve yasaya açıkça aykırı olup müddetsiz şikayete tabi olduğunu, davalı vekilinin verdiği cevap dilekçesinde bu durumu ve davayı kabul ettiğini, buna rağmen mahkemenin tebligatın usulsüzlüğüne karar verip takip talebi ile ödeme emrine yapılan itirazı değerlendirme dışı bırakmasının kamu düzenine aykırı bir...

Davacının istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; Davacı tarafından, takip talebine aykırı olarak ödeme emri düzenlendiğinden takibin iptali gerektiği ileri sürülmüş ise de söz konusu aykırılık takibin iptali sebebi olmayıp iddianın doğru olması halinde ödeme emrinin iptali/düzeltilmesi gerektiğinden davacının bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalının istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; Davacının usulsüz tebligat şikayeti yönünden yapılan değerlendirmede; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır....

Dava İİK'nun 16,21 vd. maddeleri uyarınca açılmış usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nun 58 vd. maddeleri uyarınca açılmış ödeme emrinin iptali istemine yönelik şikayettir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun; "Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti" başlıklı 35. maddesinin 4. fıkrasına göre; "Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır." Tüzel kişilerin adreslerinin ara statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi resmi kayıtlarda belirli olması sebebi ile meçhul olması söz konusu değildir. Borçlu şirketin ticaret siciline bildirdiği adresine çıkartılan tebligat, adresin kapalı olması veya bu adresten taşınmış bulunması nedeni ile tebliğ edilemeden iade edilmiş ise, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesinin ikinci fıkrasına göre, tebliği çıkaran merci, şirketin ticaret sicil adresine tebligat yapılmasını talep eder....

Davalı tarafından kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığı, davacının usulsüz tebliğ şikayeti ve borca itiraz istemi ile mahkemeye başvurduğu, mahkemece ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği tespit edilmiş ancak ödeme emrinin tebliğinden sonra 103 davetiyesinin tebliğ edildiği, buna ilişkin usulsüzlük iddiasının bulunmadığı, bu haliyle borçlunun ödeme emrinin usulsüzlüğünü en geç 103 davetiyesinin tebliğ tarihi olan 04/11/2019 tarihinde öğrendiği, bu tarihten sonra süresinde şikayet yoluna başvurmadığı gerekçesiyle süre aşımından talebin reddine karar verildiği, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır....

No:14/18 Kadıköy/İstanbul'' olarak bildirilmiş olduğunu, ödeme emrinin tebliğ edildiği adresin de bu adres olup, taraflar tacir olmadığı için sözleşmede yazılı adreslerin taraflar arasında çıkan hukuki ihtilafta mutlak zorunlu adres kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının yerleşik olmadığı bir adresi adres kayıt sistemine kaydettirip ihtarname cevabında da bu adresi bildirip daha sonra usulsüz tebligat iddiasında bulunmasının kötü niyet göstergesi olduğunu, icra dosyası ve davacının son yaptığı işlem olan ihtarname cevabı incelendiğinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmediğinin görüleceğini, mahkemece cevap dilekçeleri dikkate alınmadan yeterli inceleme yapılmadan karar verildiğini, ayrıca davanın açılmasına taraflarınca sebebiyet verilmediğinden aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücreti yükletilmesinin de HMK gereği mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili aleyhine Kambiyo takibi başlatıldığını, müvekkilinin işyeri adresine tebliğe çıkarılan ödeme emrinin hiç bir bildirim yapılmadan, haber kağıdı bile bırakılmadan usulsüz olarak muhtarlığa bırakıldığını, müvekkilinin 30/10/2018 tarihinde icra dosyasından haberdar olduğunu, çıkarılan tebligatın İİK.103.maddesine göre düzenlendiğini, bu sebeple haczedilemezlik kuralı gereği müvekkilinin gayrimenkulü üzerindeki haczin kaldırılmasına ve borcun bulunmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "Eldeki dava, usulsüz tebligat şikayeti ve takibe itiraza dayanmaktadır. Şikayete dayanak takip, alacaklı davalı tarafça başlatılan Kambiyo takibi olup, mahkememizce ilk olarak, usulsüz tebligat şikayetinin İİK.' nun 16. maddesine göre; yedi (7) günlük yasal süresi içinde olup olmadığı değerlendirilmiştir....

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya gönderilen tebligat ve ödeme emrinin, usulüne uygun olarak TK 21/1 kapsamında tebliğ edilmiş olup, davacının adresinde bulunmadığının saptandığını, komşusu Recep Özer'e sorulup işte olduğunu beyan etmesi üzerine ödeme emrinin 29/07/2019 tarihinde muhtara teslim edildiğini, çıkartılan ödeme emrinin tek olduğunu ve usulüne uygun olarak TK m. 21/1 'e göre tebliğ edildiğini, ödeme emrinin TK m. 21/2'e göre tebliğ edilmediğini, ödeme emrinde belirtilen adresin, ödeme emrinin gönderildiği ve tebliğ edildiği tarihteki davacının nüfusa kayıtlı adresi olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın reddine, dair karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekili yasal süresi içerisinde istinaf talebinde bulunmuş, gerekli harçlar yasal süresinde yatırılmıştır....

Mahkemece, öncelikle borçluların şikayet nedenleri arasında bulunan usulsüz tebliğ şikayeti da incelenip değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu olumsuz bir değerlendirmede bulunmadan ve hüküm verilmeden, dolayısıyla takip dayanağı belgenin ödeme emri ekinde gönderilmemesi nedeniyle ödeme emrinin iptali isteminin süresinde olup olmadığı da tespit edilmeden, takip dayanağı belgenin ödeme emri ekinde gönderilmemesi nedeniyle ödeme emrinin iptali isteminin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....

Maddesine göre araştırılma yapılması gerekmediği ve tebligatın usulüne uygun olduğunu ileri sürmüşse de davacıya çıkartılan ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde tebligat yapılacak adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan bahisle TK 21/2 maddesine göre ödeme emrinin tebliğ edilmesi hususu açıkça şerh düşülmediğinden, bu nedenle ödeme emri borçluya usulsüz tebliğ edildiğinden ilk derece mahkemesi kararının yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ mazbatalarında açıklama olarak ödeme emrinin yazıldığı ayrıca ''örnek no 7'' şerhinin yer alması tebligat içeriği ile tebligat açıklaması arasında çelişki oluşturmayacağı, yapılan her iki tebligatın Tebligat kanunu 21/1 ve 21/2 maddelerine aykırı bir yön bulunmadığının anlaşılmasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK'nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir....

UYAP Entegrasyonu