Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tebligat yapılan yerin borçlunun evi ve mernis sistemine kayıtlı adresi olduğu, borçlunun evinin fabrika binasından bağımsız olduğu, borçlunun evine yapılacak tebligatın TK'nın 16. maddesine uygun olarak birlikte ikamet ettiği kişilere yapılması gerektiği, tebligatın bu anlamda usulsüz yapıldığı gerekçesiyle alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuran Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri İstinaf dilekçesi içeriğindeki sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk Tebligat Kanunu'nun 10-16 ve 32. maddeleri. 3. Değerlendirme 1....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tebligat mazbatasının incelenmesinde; tevziat saatlerinde adres kapalı olduğundan komşudan sorulup, muhatabın çarşıda olduğu beyanı üzerine 7201 sayılı TK'nın 21/1. maddesi uyarınca tebliğ edildiğinin görüldüğü, soru sorulan komşunun isminin yazılmadığı bu hali ile tebligatın usulsüz olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne, ödeme emri tebliğinin usulsüz yapılmış olması sebebiyle tebliğ tarihi olarak gösterilen 15.03.2021 tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihi olan 23.03.2021 olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde karşı taraf alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Cevap dilekçesindeki itiraz sebeplerinin tekrar edildiği görülmüştür. C....

      Bu nedenle mahkememizce usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince şikayetçinin ıttıla tarihi olarak bildirdiği 07/10/2019 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. " şeklindeki gerekçeyle 1- Davacının sübut bulan şikayetinin KISMEN KABULÜ ile, -Şiran İcra Müdürlüğünün 2019/65 Esas sayılı dosyasında davalı adına çıkarılan 1.haciz ihbarnamesinin 13/06/2019 tebliğ tarihli tebligat kanunu 21/2'ye göre yapılan 1.haciz ihbarnamesi tebliğinin tebligat kanunu ve tebligat yönetmeliğine aykırı olarak usulsüz olarak yapıldığının kabulü ile, işbu 1.haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 07/10/2019 olarak SAYILMASINA, 2- 07/10/2019 tarihi itibariyle İcra Müdürlüğünün dosyasına itirazda bulunulduğu anlaşıldığından 07/10/2019 tarihinden sonra çıkarılmış olan haciz ihbarnamelerinin YAPILMAMIŞ SAYILMASINA ve sonrasında yapılan haciz ve icrai işlemlerin KALDIRILMASINA, 3- Davacı vekilinin takibin...

      Takibin şekline göre her türlü itiraz icra dairesine yapılacağından davacının borca itirazının da reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davacı borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine, davacı borçlunun borca itirazının reddine" karar verildiği görülmüştür....

      Borçlunun tebligat evrakını almaktan imtina etmesi üzerine ödeme emri tebliğ evrakı 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/1.maddesine göre mahalle muhtarına teslim edildiğinden tebliğ işlemi bu haliyle, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği’nin 31 ve 35/1- f maddelerine ve dolayısıyla usulüne uygun bulunmaktadır. (Yargıtay 12.H.D'nin 2018/1598- 14207 , 2014/29042- 2015/3868 E.K sayılı içtihatları) Davacı taraf, Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliğinin ilgili maddelerinde tebliğ mazbatasında bulunması gereken hususlar arasında, ''imtina için gösterilen sebebin'' yer aldığını belirtmiş ise de; söz konusu maddede düzenlenen bu hususun eksikliği, tebligatın usulsüzlüğünü gerektirmez. Bu itibarla, 89/3. Haciz ihbarnamesi usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden davacı tarafın, 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinden en geç 14/082021 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Uyuşmazlık, usulsüz tebliğ şikayetinin yanında sair itirazlara ilişkindir. Bursa 12. İcra Müdürlüğü'nün 2020/244 esas sayılı dosyasında, davalı-alacaklı tarafından davacı-borçlu hakkında taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davacı-borçlu şirkete 17/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının adres araştırmasının yapıldığını Ticaret Sicildeki adresine tebligat yapıldığını, tebligatın usulüne uygun olduğunu, müvekkilinin maddi zarara uğratıldığını belirterek haksız ve usulsüz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bodrum 2. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile, ödeme emri tebliği usulsüzlüğünün tespitine, usulsüz tebliğin 18/09/2020 tarihinde öğrenildiğinin kabulüne, sair itirazların icra müdürlüğünce değerlendirilmesine karar verilmiştir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamı itibari ile; Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlattığı, davacı borçlunun usulsüz tebligat şikayetiyle birlikte yetkiye ve borca itiraz ederek ilk derece mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 19.08.2019 tarihi olarak düzeltilmesine, yetki itirazının kabulü ile Bakırköy İcra dairelerinin yetkisizliğine, süresi içinde talep halinde dosyanın Kırkağaç İcra Dairesine gönderilmesine karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 39. maddesinde; “Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz” hükmüne yer verilmiştir....

      Tebligat Kanunu'nun 35/4. maddesi gereğince, daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır. Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için sözü edilen adrese öncelikle tebligat çıkarılıp tebliğ evrakının tebliğ edilemeden geri dönmesi gerekir. Olayımızda da davacıya çıkarılan ilk tebligat bila tebliğ iade edilmiş, bunun üzerine davacıya TK'nın 35/4 maddesine göre tebligat yapılmış olup davacı hem ilk tebligatın iadesi hususunun hatalı hem de ikinci tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek tebligatın usulsüz olduğunu iddia etmektedir. Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurup iddia tahkik edilmelidir....

      İCRA HUKUK MAHKEMESİ'nin 09/03/2020 tarih, 2020/462 Esas ve 2020/497 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA; 2- Usulsüz tebligat ŞİKAYETİNİN KABULÜ ile İstanbul 25....

      UYAP Entegrasyonu