ŞİKAYET Şikayetçi borçlu şikayet dilekçesinde; genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu, usulsüz tebliğden 30.06.2020 tarihinde haberdar olunduğunu, ödeme emri ve 103 davetiyesi tebliğ evrakları üzerinde mühürsüz düzeltme/adres değiştirme işlemleri yapıldığını, tebliğin hangi adrese yapıldığının anlaşılamadığını, bu yolla tebliğlerin tahrif edilerek usulsüz hale getirildiğini, ayrıca tebliğ evrakında belirtilen... isminde bir komşusu bulunmadığını, adı geçen kişinin evrakta imzasının da bulunmadığını, ödeme emri ve 103 davetiyesi tebliğlerinin yapılan tahrifatlar ve beyanı alınan komşunun imzasının olmamasından dolayı usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğin tarihinin 30.06.2020 olarak düzeltilmesini, icra dosyasına yapılan itirazın süresinde olduğunun tespitini ve hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. II....
Bu nedenle, sözü edilen tebligat usulsüz olup şikayet süresindedir. O halde mahkemece, satış ilanının usulsüz tebliğ edilmiş olması nedeniyle Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği 10.10.2014 tarihinin ıttıla tarihi olarak kabul edilip, bu tarihe göre ihalenin feshi isteminin süresinde olduğu dikkate alınarak ihalenin fesih sebeplerinin yerinde olup olmadığı yönünde işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
la ilgisi olmadığı halde mağdurun kaldığı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı çocuk yuvası müdürlüğü adresine tebliğe çıkarıldığı ve 27.11.2015 tarihinde yurt adresine tebliğ edildiği anlaşılmış ise de, mağdurun babası ile ilgisi bulunmayan adrese yapılan 27.11.2015 tarihli gerekçeli karar tebliğinin usulsüz olduğu anlaşılmakla; Mağdurun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı çocuk yuvasında kaldığının anlaşılmasına göre, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 20/2. maddesi uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının çocuğa yönelik şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan cezai davalara katılma hakkının bulunması nedeniyle, anılan bakanlığa bağlı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne gerekçeli kararın tebliğe çıkarılması, yine 30.03.2015 tarihli kararımız doğrultusunda suç tarihi itibariyle 15 yaşını doldurmayan mağdur adına şikayet ve kamu davasına katılma hakkı olan mağdurun babası ...'...
Öte yandan, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun ileri sürülmesi "şikayet" niteliğinde olup, İİK'nun 16/l. maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılması zorunludur. Somut olayda borçlu ...'a gönderilen ilk örnek 7 ödeme emrinin 17/09/2015 tarihinde yapılan tebligatının iade edildiği, son tebligatın da 10/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve anılan bu ödeme emrinin usulsüzlüğünün şikayet konusu olduğu fakat borçlunun anılan şikayetinden önce 30.05.2016 tarihinde yaptığı başvuru ile ... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/306 Esas sayılı satış sırasına itiraz davasında, aynı icra takibine dair şikayette bulunulduğu da görülmektedir. Dolayısıyla borçlunun 30.05.2016 tarihinde anılan takipten haberdar olduğu ancak, usulsüz tebligat şikayetinin İİK'nun 16/l. maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılmadığı anlaşılmıştır....
Ancak, icra emri ve kıymet takdirinin daha önce aynı adrese tebliğe çıkartılması ve şikayetçi tarafından bu tebligatlar için şikayet yoluna başvurulmaması, aynı adrese yapılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğuna ilişkin şikayet sebeplerinin incelenmesine engel değildir. Bu durumda mahkemece, şikayetçinin itirazları göz önüne alınarak satış ilanının tebliğ edildiği adresin tebliğ tarihi itibariyle şikayetçinin işyeri adresi olup olmadığı ve tebligat yapılan evrak şefi ...'ın şikayetçi borçlunun çalışanı olup olmadığı hususunun kolluk marifetiyle araştırılarak ve bu konuda tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Saadet Ayan'a tebliğ edildiğini, vekilin, istifa ettiğine dair ibraz ettiği 23.02.2021 tarihli dilekçesi üzerine, 05.03.2021 tarihinde, borçlu T1 ile aynı evde mukim Hatice Dağıstan'a tebliğ edildiğini, usulsüz tebliğ iddialarının gerçeği yansıtmadığını, icra emrinin usule uygun olarak tebliğ edildiğini, ayrıca usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin süreye tabi olduğunu, tebligatın usulüne uygun tebliğ edildiği gibi usulsüz tebliğe ilişkin şikayet süresinin geçirildiğini, icra emrine karşı şikayet süresi 7 gün olduğundan icra takibinin kesinleştiğini, icra emrini 05.03.2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ alan davacı tarafça takibe, faize ve fer'ilerine süresi içinde hiçbir itiraz ya da şikayet gerçekleştirmediğini, icra emrinin tebliği üzerinden 10 ayı aşkın süre geçtikten sonra bu davanın ikame edilmesinin usule aykırı olduğunu, şikayetin süre yönünden reddi gerekirken; şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesinin usule, yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, 2004 Sayılı İİK...
İcra Müdürlüğünün nezdinde 2021/16063 E. sayılı dosya ile müvekkili aleyhine icra takibinin başlatıldığını, işbu takip kapsamında Örnek No:7 ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığını, adresinde bulunamadığından bahis ile tebligatın TK 21/2 hükümleri uyarınca gerçekleştirilmediğini, Yerel Mahkeme taraflarından usulsüz tebligat bakımından şikayet süresinin 7 günlük süreye tabi olduğunu, bahisle haklı davalarının reddedildiğini, işbu hususun kabul edilmesi mümkün olmadığını, şikayetin süresiz olduğunu, usulsüz ve hukuksuz bir işleme dayalı olarak gerçekleştirilen haciz işlemlerinin müvekkili mülkiyet haklarını ihlal ettiğini, mağduriyetine ve hak kaybına yol açtığını ve kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesinin kararını kaldırarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. İ.İ.K 363.maddesinin 1.fıkrasında istinaf yoluna başvurma ve istinaf yoluna başvurulamayacak kararlar düzenlenmiştir....
Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12-258 E. - 1991/344 K.). Öte yandan, usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1 maddesi uyarınca borçlunun tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Somut olayda, borçlu, takibi 20.02.2014 tarihinde öğrendiğini ileri sürmüş olup, bildirilen bu öğrenme tarihine göre 10.04.2014 tarihinde yaptığı başvurusu yukarıda açıklanan yasa hükmünde öngörülen 7 günlük şikayet süresinin geçmesinden sonradır. Bu durumda, mahkemece, şikayetin 7 günlük süreden sonra yapılması nedeniyle istemin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir....
Her ne kadar borçlu icra mahkemesine gecikmiş itiraz olarak başvurmuş ise de, itiraz dilekçesi içeriğine ve talebin ileri sürülüş şekline göre başvurunun usulsüz tebligat şikayeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca; borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Borçlu şikayet dilekçesinde; öğrenme tarihinin 02.04.2015 tarihi olduğunu, bir başka anlatımla tebligattan anılan tarihte haberdar olduğunu bildirmiş, icra mahkemesine ise bu tarihten itibaren İİK.nun 16/ 1. maddesinde belirtilen yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 10.04.2015 tarihinde başvurmuştur. Bu durumda, mahkemece, şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı gerekçe ile istemin reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının onanması gerekmiştir....
İİK'nun 150/1. maddesine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilamlı icra takibinde borçlunun hesap kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiği gerekçesi ile icra emri gönderilemeyeceğine ilişkin şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında kaldığından yasal 7 günlük süreye tâbidir. Öte yandan, İİK'nun 149/a maddesi göndermesiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde de uygulanması gereken aynı Kanun'un 33. maddesine göre icra emrine karşı itirazların 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu durumda, iddianın yukarıda özetlenen içeriğine göre başvurunun 7 günlük itiraz ve şikayet süresine tâbi bulunduğu açık olup, bu süre ise icra emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar....