Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Madesi uyarınca usulsüz tebligatı öğrendikleri 17/08/2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak tespitine, usulsüz tebligat şikayetlerinin kabulüne, borçlunun ağır hastalığı nedeni ile İİK madde 55 kapsamında talik hali sayılmasına ve yapılan takip işlemlerinin ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şikayetin süre yönünden reddine, karar verilmesini talep etmiştir....

O halde mahkemece, duruşma açılması, tarafların diyecekleri sorularak (mümkün ise) şikayete konu ödeme emri tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının aslının incelenmesi ve sonucuna göre usulsüz tebliğ şikayeti ve sair itirazları hakkında karar verilmesi gerekirken evrak üzerinde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca ...’in icra takip dosyasının tarafı olmaması sebebiyle gerekçeli kararın karar başlığında davalı olarak gösterilmesi doğru olmamıştır. Ancak Mahkeme tarafından düzeltilebilecek bir durum olduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ödeme emri tebligat işleminin usulsüz olduğuna ve borca itiraza dair uyuşmazlıktan dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacı ...'ın usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine, borca itiraz ve şikayetlerinin reddine, davacı ...Tarım Ürünleri Yatırım Dış Tic. A.Ş.'nin usulsüz tebliğ şikayetinin reddi ile borca itiraz ve şikayetlerinin süreden reddine karar verilmiştir. Kararın hem şikayetçi borçlu hem de alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine hükmedilmiştir....

      Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tebligatın usulsüz olduğu ve tebliğ tarihinin davacının öğrendiği tarih olarak mahkemece düzeltilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından davalı alacaklı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olmadığı, istihkak davası yönünden yapılan incelemede ise; 25.09.2018 tarihinde davaya konu olan haciz işlemi İİK'nın 99. maddesine göre yapılmış, alacaklı tarafa 7 gün içinde istihkak davasını açması için süre tanındığı, alacaklı taraf, İcra Mahkemesinde memurun muamelesini şikayet ederken diğer taraftan istihkak davasını açmadığı, şikayet ile yetinildiğinden istihkak iddiası kabul edilmiş sayıldığı, dolayısı ile menkuller üzerindeki haczin kalktığı, 3. kişi tarafından açılan davanın artık görülmesinde hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına,usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, istihkak davasının hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş, karar davalı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir...

        Ancak, yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemezler.İhale konusu taşınmazlara ilişkin satış ilanında ve şartnamede KDV oranının %1 olarak gösterildiği ve satış ilanının borçluya 26.12.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin bir iddianın ise ileri sürülmediği görülmektedir.Bu durumda, davacı taraf, KDV oranının satış ilanında %1 olarak gösterildiğini satış ilanı tebliği ile 26.12.2014 tarihinde öğrendiği halde, bu tarihten itibaren İİK'nun 16. maddesinde öngörülen yasal sürede icra mahkemesine başvurarak şikayet konusu yapmadığından, aynı nedene dayanarak ihalenin feshini talep edemez....

          22.09.2020 tarihli kararının kaldırılmasına, usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin 15.09.2020 olarak düzeltilmesine, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

          İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Çünkü satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi, borçlunun satıştan makul bir süre önce haberdar olmasını gerektirir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ işlemi, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatap tebliğden haberdar olmuş ise, tebliğ işlemi geçersiz olmayıp muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarih tebliğ tarihi kabul edilir. Bu nedenle borçluya satış ilanı tebliği usulsüz olsa bile, borçlu satış gününden makul süre önce satışı öğrenmiş ise, öğrendiği tarih, kendisine satış ilanı tebliğ edilen tarih kabul edilmelidir. Böyle bir durumda, salt tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile ihalenin feshi yoluna gidilemez....

            Bu durumda, borçlu ... adına gönderilen ödeme emri tebligatı, usulsüz tebliğ edilmiş olduğundan, adı geçen borçlu yönünden usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin, şikayet dilekçesinde bildirilen öğrenme tarihi olan 17.10.2015 tarihi olarak düzeltilmesi gerekir. Öte yandan, İİK'nun 168/1. maddesinin 3, 4 ve 5. bentleri gereğince, borçlunun borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, imzaya itirazını ve takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına yönelik şikayetini yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur. Bu süre en geç ödeme emrinin, itiraz ya da şikayet edene tebliğinden sonra başlar....

              Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince de şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. Somut olayda, borçluya ödeme emri tebligatı dışında kıymet takdiri raporunun da tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporu tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiasının bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna göre, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince borçlunun ödeme emrinden en geç kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği 26.5.2014 tarihinde haberdar olduğu kabul edilmelidir....

                Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine ait olup, ihalenin feshini isteyen davacının, kendisine ya da vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu da, ayrıca ve açıkça ileri sürmediği sürece, bu husus kamu düzeninden olmadığından, mahkemece resen fesih nedeni olarak incelenemez. Somut olayda; 03.10.2017 tarihli şikayet dilekçesinin incelenmesinde şikayetçiler tarafından kendilerine yapılan satış ilanı tebligatının usulsüz tebliğ edildiğinin açıkça fesih nedeni olarak ileri sürülmediği, sadece taşınmaz satış ilanının tebliğine ilişkin hukuki düzenlemelere uyulmadığının ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu