Borçlu icra mahkemesine başvurusunda satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürdüğüne göre, şikayetin süresinde olup olmadığının tayinde borçluya satış ilanı tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığı önem arzetmektedir. Buna göre mahkemece öncelikle borçluya satış ilanı tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığı, usulsüz ise şikayetin öğrenme tarihine göre yedi günlük sürede yapılıp yapılmadığı belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu konuda inceleme yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. GB...
Somut olayda, şikayete konu menkul ihalesinin 29.09.2010 tarihinde gerçekleştirildiği, satış kararında satış ilanının borçluya tebliğine karar verildiği, borçlu tarafından satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğu ileri sürülerek ihaleyi öğrenme tarihlerinin 22.10.2010 olarak bildirildiği, ihalenin feshi istemi ile 01.11.2010 tarihinde icra mahkemesine başvurulduğu görülmektedir. Bu durumda, beyan edilen öğrenme tarihinden itibaren işleyecek şikayet süresinin son günü olan 29.10.2010 Cuma günü Cumhuriyet Bayramına, 30.10.2010 ve 31.10.2010 günleri ise hafta sonuna rastladığından İİK'nun 19/3. maddesi hükmü gereğince tatilin son gününü takip eden ilk iş günü olan 01.11.2010 tarihinde şikayetçinin icra mahkemesine yaptığı başvuru süresindedir. O halde mahkemece, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir iken istemin süre aşımı nedeni ile reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine iki adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlunun 10 örnek ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ve usulsüz tebliğden 14.04.2014 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece ödeme emri tebligatının usule uygun olduğu belirtilerek istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine dair başvurusu İİK'nun 16. maddesi uyarınca şikayet mahiyetindedir....
Maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olup, süresiz şikayet yoluna başvurulabileceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde usulsüz tebligatın iptali ile gecikmiş itirazın kabulüne ilişkindir. İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü 2018/30705 Esas sayılı icra takip dosyası ile davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu ve dava dışı borçlu hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 13/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacı - borçlunun vekili aracılığıyla 24/12/2018 tarihinde icra müdürlüğüne gecikmiş itiraz dilekçesi sunularak yetki itirazının yanında borca, faize ve ferilerine itiraz edildiği görülmektedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından, satış ilanının tüm ilgililere tebliğ edilmemesi ve yahut usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğunu ancak yalnızca satış ilanı kendisine tebliğ edilmeyen veya usulsüz tebliğ edilen ilgilinin şikayet hakkını kullanabileceği yalnızca kendisine yapılan satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunun ileri sürülebileceği, davacı tarafından kendilerine yapılan tebligatların usulsüzlüğünün ileri sürülmediği, davacı borçluya icra müdürlüğü tarafından hazırlanan satış ilanının 11/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, KDV'nin satış ilanında açıkça yazıldığı, satış ilanının icra müdürlük işlemi olduğu ve müdürlük işlemlerine karşı şikayetin İİK madde 16 amir hükmü gereğince 7 günlük süreye tabi olduğu buna rağmen KDV oranına karşı şikayet yoluna başvurulmadığı ve ihalenin kesinleşen satış ilanında belirtilen şartlarda yapıldığı, ilgili şikayetin süresiz şikayete tabi olmadığı ve ihaleden sonra bu durumun ihalenin...
İcra Müdürlüğünün 2019/1384 Esas sayılı dosyasında yürütülen kambiyo senetlerine mahsus takipte usulsüz tebliğ şikayeti ve icra dairesinin yetkisine, imzaya ve borca itiraz ile, yetkisizlik kararından önce konulan hacizlerin kaldırılması talebine ilişkin şikayet niteliğindedir. Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2019/1384 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklı T3 vekili tarafından borçlu Osman İpekçi, T1 Bara Mamadou Lamine Ndiaye aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu şirkete 21/12/2019 tarihinde "..İl Özel İdare Meclis Memuru memur Asım Gündüz imzasına tebliğ edildi.." şeklindeki açıklama ile tebliğ edildiği anlaşılmıştır....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Yine Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas-1991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın, bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde, tebligatın usulsüzlüğünü, şikayet yolu ile icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir”. Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK. nun 16.maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 30.07.2010 tarihinde tebliğ edildiği, icra takip dosyasından düzenlenen 103.madde davetiyesinin ise 13.12.2010 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu sadece 30.07.2010 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığına göre en geç anılan davetiyenin tebliğ edildiği 13.12.2010 tarihte takibi öğrendiğinin kabulü gerekir. Buna göre öğrenme tarihi olan 13.12.2010 tarihine göre borçlunun 14.07.2014 tarihinde icra mahkemesine taptığı şikayet İİK'nun 16/1.maddesinde öngörülen 7 günlük yasal süreden sonradır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre ,davalı tarafından davacı hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde bulunulduğu ,davacı vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette bulunulduğu ilk derece mahkemesi tarafından şikayetin reddine karar verildiği davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi kararında da açıklandığı gibi ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasına ilişkin şikayetin İİK'nun 16....
İcra Müdürlüğü'nün 2020/9818 E., sayılı dosyasında davacı aleyhine kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacı takip borçlusunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve takipte Adalar İcra Müdürlüğü'nün yetkili olduğunu, yetki itirazının kabulü için dava açtığı, ilk derece mahkemesince davacının usulsüz tebligata yönelik şikayeti ile yetkiye yönelik itirazını kabul ettiği, davacı tarafın yetki itirazının kabulüne karar verilmesine rağmen mahkemenin HMK 20. Maddedeki düzenleme kapsamında bir hüküm oluşturmadığından bahisle kararın kaldırılmasını istemişse de, ilk derece mahkemesi kararının incelenmesinde karar kesinleştikten sonra talep halinde dosyanın yetkili Adalar İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesine şeklinde hüküm oluşturulduğu, HMK 20....