Her ne kadar davacı, pandemi ve sonrası uygulanan kısıtlamalar nedeniyle ve şeker hastası olması nedenleriyle Fevziye köyünde bulunan baba evinde ikamet ettiğini, köyden dışarı çıkmadığını beyan etmişse de ileri sürülen sebepler ve ileri sürülme zamanı dikkate alındığında itiraz süresinin kaçırılmış olması bağlamında, kabul edilebilir nitelikte bir mazeret olarak değerlendirilemeyeceği gibi gecikmiş itirazına ilişkin mazeretlerini ispata yarar herhangi bir belge veya rapor da sunmamıştır. Mahkemece, belirtilen nedenlerle, davacının usulsüz tebliğ şikayeti ve gecikmiş itirazının reddi hukuka uygundur. HMK'nun 355. Maddesi kapsamında dairemizce resen nazara alınması gereken herhangi bir kamu düzenine aykırılık da bulunmamaktadır....
İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir. Ancak borçlu, maniin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye... mecburdur...." hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün uygulanabilmesi için, borçluya, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır....
Maddede düzenlenen gecikmiş itiraz için borçlunun kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş olmasının gerektiği ve borçlunun bu maninin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmesinin gerekli olduğu, borçlunun gecikmiş itiraz dilekçesinde mazeretini gösterir delilleri de ortaya koyması gerektiği, ancak davacının dedesinin hasta olması sebebi ile evde olmadıklarından bahisle tebligatı geç aldıklarını beyan ettiği, delil de ibraz edilmediğinden gecikmiş itirazın da reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Davanın REDDİNE, karar verilmiştir....
Somut olayda, temyizen incelenmesi istenen karar, usulsüz tebliğ şikayeti ile gecikmiş itirazın vazgeçme (feragat) nedeniyle reddine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyeti bulunmamaktadır. Buna göre, Dairemizce incelenmesi istenen Bölge Adliye Mahkemesi kararı, İİK’nun 365/1-son maddesinde belirtildiği üzere KESİN nitelikte olduğundan, 5311 sayılı Kanunla değişik İİK'nun 364. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nın 366.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352.maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE), 03/02/2021gününde oy birliğiyle karar verildi....
Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, borçlunun başvurusu bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12- 258 esas, 20018344 sayılı kararı). (emsal karar; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/24688 E 2017/15880 K sayılı kararı) Buna göre mahkemece hukuki nitelendirmenin usulsüz tebliğ şikayeti olarak yapılması ve bu doğrultuda yargılama yapılarak karar verilmesi yerindedir....
Dava dilekçesinde davacıya yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığından, tebliğ tarihinin düzeltilmesi, bu talep kabul edilmediği takdirde gecikmiş itirazın kabulü ile imzaya ve borca itiraz nedeniyle takibin durdurulması istenilmiş olup, ilk derece mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin reddine karar verilmesine rağmen, takip dosyasında davacıya yapılan tebliğin öğrenme tarihinin 23/06/2022 tarihi olarak tespitine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır. Usulsüz tebliğ şikayetinin ve gecikmiş itirazın doğuracağı hukuki sonuçlar farklı olup, gecikmiş itirazın, ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olması halinde değerlendirilmesi mümkün olduğundan, bu hali ile, hüküm fıkrası kendi içinde çelişki içerdiği gibi, kurulan hüküm infaza da olanaklı değildir. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HMK'nın 297. maddesinde belirtilmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu hakkında genel haciz yolu ile yapılan takipte borçlu, icra mahkemesine başvurusunda, usulsüz tebliğ şikayeti ve gecikmiş itirazda bulunmuş, mahkemece, tebliğin usulüne uygun olduğu, gecikmiş itirazın ise şartları bulunmadığından istemin reddine karar verilmiştir....
mernis adresine yönelik usulsüz tebligata ilişkin açılmış şikayet davası ve gecikmiş itiraz bulunmadığından borçlunun takipten haberdar olduğu kanaatiyle meskeniyet şikayetinin yasal süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle şikayetin usulden reddine karar verildiği görülmektedir....
tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: İİK.nun 65.maddesine dayanan gecikmiş itirazda, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde, gecikmiş itirazda bulunacak kişinin mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Maddeden de anlaşılacağı üzere gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasıdır. Borçlu mahkemeye verdiği dilekçede gecikmeli olarak yapılan itiraz deyimini kullanmış ise de, aynı dilekçede ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini de bildirmiştir....
da iken bir akrabasının telefonu üzerine haberdar olduğunu belirterek gecikmiş itirazının kabulü talebiyle icra mahkemesine başvurduğu, Mahkemece ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu gerekçesiyle istemin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.İİK’nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatap tarafından bir engel nedeniyle süresinde itiraz edilememiş olması halinde mazereti gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazların ve dayanaklarınının, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. İcra hakimi, gecikmiş itiraz nedenlerini inceledikten sonra gecikme sebebinin mahiyetine ve hadisenin özelliklerine göre, takibin tatilini tensip edebilir. Mazeretin kabulü halinde icra takibi durur. Aynı celse de alacaklı itirazın kaldırılmasını sözlü olarak da isteyebilir....