da icra takip dosyasında vekaletname bulunmaması yetkisizlik kararında davacı vekili olması dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderildiğinde davacı vekiline tebliğ yapılmasını zorunlu kılan bir durum olmadığını, kaldı ki yetki itirazı ve icra takibi farklı dosyalar olduğunu, davacı vekilinin bahsettiği gibi icra dosyasından yapılan şikayetin devamı olarak icra mahkemesinde açılmış bir dava olsaydı ve icra takip dosyası yetkisizlik haricinde bir sebepten dolayı devam eden bir dosya olsaydı davacı vekilinin taleplerinin kabul edilebilir nitelikte olabileceğini ancak dosyanın yetkisizlik ile Düzce İcra Müdürlüğü'ne gönderildiği ve bu dosyanın yeni bir esas aldığı ve takip işlemlerinin yeniden başladığı göz önüne alındığında icra dosyasında vekaletnamesi bulunmayan davacı vekiline tebliğ yapılmasının usulsüz tebliğ olacağını, bu sebeple de yapılan tebliğ işleminin usule uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/09/2021 NUMARASI : 2021/127 ESAS 2021/438 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davacı vekili ile davalı vekilinin tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri Genel İcra Dairesinin 2020/42627 Esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, ödeme emri tebliğ tarihinin 25/02/2021 olarak düzeltilmesini, müvekkilinin borca ve haciz kaldırma talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasını, ödeme emrinin iptalini, müvekkilinin maaşına konulan haciz nedeniyle icra dosyasına gönderilen 1.500,00 TL'nin iadesini, "borcunuzu itiraz süresi içerisinde öderseniz" ile başlayan kısmın ödeme emrinden çıkartılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa...
a yapıldığı anlaşılmakla, aynı Kanun'un hasma tebliğ yasağını düzenleyen 39. maddesindeki "Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz” hükmü nedeniyle usulsüz olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, şikayetçi borçlu ... yönünden ödeme emri tebliğ tarihinin, borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğu tarihe göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde değildir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının yukarıda (1) numaralı bentte, borçlu ...'...
Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Bu durumda, aksine bir belge bulunmadığı sürece, muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda; davacıya ödeme emrinin TK'nın 21/1 maddesine göre 03/12/2021 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tebliğin usulsüzlüğünün 13/12/2021 tarihinde öğrenilerek icra dairesine borca itiraz edildiği, davacının 13/12/2021 tarihinde şikayete konu edilen ödeme emrinden ve takipten haberdar olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmıştır. Bu durumda şikayetçi borçlunun, usulsüz tebliğ işlemini öğrendiği 13/12/2021 tarihinden itibaren İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süre geçtikten sonra 08/10/2022 tarihinde icra mahkemesine başvurmuş olması karşısında, mahkemece şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde hukuka aykırı yön bulunmamaktadır....
Davacı tarafa ödeme emrine itiraz dilekçesi tebliğ edilmemiş ise de, ödeme emri tebliğinin usulsüz olup olmadığı, dolayısıyla davalının itirazının süresinde olup olmadığına yönelik ihtilaf nedeniyle yargılama yapılmış ve davacı taraf itiraz edildiğine bu şekilde muttali olmuştur. Kanunen itirazın tebliğ edilmesi gerektiği, sürenin tebliğden itibaren başlayacağı, dosya üzerinden öğrenme halinde sürenin başlamayacağı açıktır. Ancak, bu haliyle davacı tarafa ödeme emrine itiraz dilekçesinin tebliğ edilmediği ve bu sebeple sürenin başlamadığı iddiası hakkın kötüye kullanımıdır. Davacının en geç İcra Hukuk Mahkemesinin karar tarihi olan 26/01/2011 tarihinden ödeme emrine itirazdan haberdar olduğunu kabul etsek dahi işbu davanın açıldığı 05/04/2016 tarihi itibariyle 1 yıllık yasal süresinden çok sonra açıldığı anlaşılmakla davanın reddine,.." karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından hukuka aykırı bir yorumla Bakırköy 2....
ve T2 aleyhine Tebligat Kanunu Hükümlerine aykırı olarak tebliğ edildiğini belirterek şikayetin kabulü ile usulsüz ödeme emrinin iptaline, müvekkilleri Hatice Günay Özdemir ile T2 yönünden usulsüz olarak yapılan tebligatın iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 6. fıkrasında borca itirazın esasa ilişkin nedenlerle reddi halinde takibin muvakkaten durdurulmuş olması koşuluyla alacaklının isteği üzerine borçlunun takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda mahkemece, boçlunun takipten, öğrendiğini beyan ettiği tarihten daha önceki bir tarihte haberdar olduğu tespit edilmiş olup, usulsüz tebliğ şikayeti ve bunun sonucu olarak da borca itirazın süresinde olmadığı görülmektedir....
Bu tespitlere göre; Davacının dava tarihinden çok önce Samsun icra müdürlüğü aracılığıyla gönderdiği dilekçesi ve sonrasındaki tebligatlar nedeni ile hakkındaki takibi dava tarihinden çok önce öğrenmiş olduğundan tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayeti süresinde olmadığından yerinde görülmemiştir. Borca itirazına gelince takip türü genel haciz yolu ile ilamsız takip olup borçlunun itirazını süresinde icra dairesine yapması gerekir. Mahkememize yapılan itiraz sonuç doğurmaz. Tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayetin süre aşımı nedeni ile REDDİNE, Borca itirazın REDDİNE karar verilmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/10/2020 NUMARASI : 2020/59 ESAS 2020/367 KARAR DAVA KONUSU : Yetki itirazı, usulsüz tebligat şikayeti, borca ve faize itiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine Kayseri 6. İcra Müdürlüğü'nün 2016/8234 esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, dosyanın işlemden kaldırılmasından sonra 2020/27 esas sayılı numarası ile yenilendiğini, müvekkilinin icra takibini 24/01/2020 tarihinde haricen öğrendiğini ve süresinde itiraz ettiğini, müvekkilinin Eğriçam Mah. 22102 Sok. No:27/1 Yenişehir/Mersin adresine yenileme emrinin tebliğ edildiğini, Kayseri 6....
Bunların dışında kalan icra mahkemesi kararları kesindir. Taşkın haciz şikayeti İİK.nun 85. maddesi kapsamında kalmakta olup, İİK.nun 363. maddesi gereğince kesin niteliktedir. İİK'nun 365. maddesine göre istinaf yoluna başvurma yasal süre geçtikten sonra yapılır veya istinaf yoluna başvurulmasına olanak bulunmayan bir karara veya vazgeçme nedeniyle itiraz ya da şikayetin reddine veyahut süresi geçmiş bir şikayete ilişkin olursa Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili hükümleri gereğince istem icra mahkemesince reddedilir. Bölge adliye mahkemesi, İİK'nun 365/1 maddesi kapsamına girdiği halde icra mahkemesince istemin reddine karar verilmemiş başvuruyu geri çevirmeyip doğrudan kesin karara bağlar....