WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HGK'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas - 991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere "....usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir." Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı delil ile ispatlanabilir; yazılı delilin ise resmi ya da muhatapça imzası ikrar edilmiş belge olması gerekir. HGK'nun 12.2.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere muhatabın (borçlunun) beyan ettiği tarihin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez....

    Tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususu yalnızca ilgilisinin icra mahkemesi nezdinde İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında yapacağı şikayet üzerine mahkemece incelenebilir. İcra mahkemesi, açıkça ileri sürülmedikçe tebligat usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı gibi; icra dairesi dahi tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece kendiliğinden tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu dikkate alamaz." (12. HD 2015/30937 E-2016/8775 K) Şikayetçi-Borçlu öğrenme tarihini 20.09.2017 olarak beyan etmiş ancak Mahkememize 13.10.2017 tarihinde şikayet yoluna gelmiştir. Usulsüz tebligat şikayeti süresinde olmadığından yerinde değildir. Yine İcra Dairesinin 02.10.2017 tarihli kararı yukarıda aktarılan Yargıtay 12 HD görüşlü karşısında isabetli olup İcra Dairesine merciden alınmış usulsüz tebligatın iptaline dair karar sunulmadığından İcra Dairesinin tebliğ işlemini iptal etmesi mümkün değildir....

    -2- 2012/6501 2012/11649 Şikayet, Beyoğlu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin, alacaklıya ait markanın kulanımının durdurulmasına ilişkin kararının, karar verilen dosyanın tarafı olmayan şikayet eden şirkete tebliğinin usulsüz olduğu iddiasına yöneliktir. Burada bir ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince tartışılması gereken bir dava veya iddia söz konusu olmayıp, İcra Dairesinin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin önleme kararını yanlış kişiye/tüzel kişiye tebliğ ettiği iddiasının İcra Hukuku ilkeleri çerçevesinde icra hukuk mahkernesince incelenerek karara bağlanması gerekmektedir. Bu durumda, uyuşmazlığın İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.’nun 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 19. icra Hukuk Mahkemesinin YARGı YERİ OLARAK BELiRLENMESİNE, 31/10/2012 günündeoybirliğiyle karar verildi....

      ise de şikayetçi T1 usulsüz tebliğ işlemini icra dosyasında kendisine gönderilen 15/04/2021 tarihinde 3. haciz haciz ihbarnamesi tebliği işlemi ile öğrendiğinden bu beyana itibar edilemeyeceği, hak düşürücü süreye ilişkin bu şartın HMK'nın 114/2 maddesince atfen İİK'nın 16/1 maddesine göre dava şartlarından olup mahkemece resen nazara alınması gerektiği, HMK'nın 115/1- 2 maddeleri gereğince bu durumda giderilemeyen dava şartı eksiği nedeniyle davacının davasının usulden reddi gerektiği gerekçesiyle davacının usulsüz tebliğe ilişkin davasının HMK'nın 114/2 maddesince atfen İİK'nın 16/1 maddesine göre dava şartlarında olan davanın davacının usulsüz tebliğ işlemini öğrendiği 15/04/2021 tarihinden itibaren 7 günlük yasal hakdüşürücü sürede açılmaması nedeniyle HMK'nın 115/1- 2. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiştir....

      Bu durumda şikayetçi borçlunun, usulsüz tebliğ işlemini öğrendiği 13/01/2021 tarihinden itibaren İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süre geçtikten sonra 26/01/2021 tarihinde icra mahkemesine başvurmuş olması karşısında, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece şikayet süre aşımından reddedildiğinden istinaf sebebi yerinde görülmemiştir....

      Borçlu vekili, şikayet dilekçesinde müvekkilinin takipten 10/02/2020 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiş ise de, tebligatın bizzat borçlunun eşi imzasına 16/01/2020 tarihinde yapıldığı ve böylelikle borçlu Perihan'ın takipten haberdar olduğu " gerekçesiyle "şikayetin (usulsüz tebligata yönelik memur işlemini şikayet) reddine;" şeklinde karar verilmiştir....

      Öte yandan, HGK'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas - 991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere "....usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir." Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı delil ile ispatlanabilir. Yazılı delilin ise, resmi ya da muhatapça imzası ikrar edilmiş belge olması gerekir. HGK'nun 12.2.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, muhatabın (borçlunun) beyan ettiği tarihin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez....

        İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/409 esas 2021/649 karar sayılı usulsüz tebliğ şikayeti yönünden ve icra memur muamelesini şikayet yönünden verdiği ret kararlarının kaldırılmasına, usulsüz tebligat nedeniyle icra dosyasının öğrenme tarihi olan 16/09/2021 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesine, icra müdürlüğüne yapılan borca itirazın tebliğ tarihinin değişmesi nedeniyle süresinde kabul edilerek icra müdürlüğünün itirazın reddine dair kararının şikayet nedeniyle kaldırılmasına karar verilmesini talep ederek ilk derece mahkeme kararını istinaf etmiştir....

        Zira, tebliğ işleminin muhatabı gerçek kişi olan borçlu ... olup, şirket yetkilisinin bulunmadığı yönündeki tespit, tebliğ işleminin muhatabı olan adı geçen borçlunun bulunmadığının tesbit edildiği sonucunu doğurmaz. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öte yandan, Hukuk Genel Kurulunun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “..usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü İcra Mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” . Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....

          Borçlunun icra mahkemesine başvurusu bu hali ile ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik İİK'nun 16. Maddesi kapsamında şikayet olup, bu yöndeki şikayet aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. Somut olayda borçlunun İcra Müdürlüğü'nün 2015/3369 Esas sayılı icra takip dosyasına 25.02.2015 tarihinde verdiği dilekçe ile itiraz ettiği görülmektedir. Buna göre borçlunun en geç bu tarihte tarihinde icra takibi ve ödeme emri tebliğ işlemini öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden, icra mahkemesine 06.04.2015 tarihinde yaptığı şikayet İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonradır....

            UYAP Entegrasyonu