Eldeki dava, icra müdürlüğü işlemini şikayet olarak açılmış ise de, davacının talebi İİK'nın 362/a maddesine dayalı olarak taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılması talebidir. İş bu şikayet İİK'nın 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. Taşınmaza ilişkin kıymet takdir raporunun 20/06/2019 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş olmasına ve davacının kıymet takdir raporunun usulsüz tebliğ edildiğine yönelik bir iddiasının da bulunmamasına göre haczin kaldırılmasına ilişkin şikayetin süre nedeni ile reddine dair verilen İlk Derece Mahkemesi kararı yerindedir. Ancak yukarıda açıkça belirtildiği üzere hakim tarafların neticei talepleri ile bağlı olup, davacı borçlu şirket tarafından dava dilekçesinde taşınmaza ilişkin satışın tedbiren durdurulmasına karar verilmesi talep edildiği halde İlk Derece Mahkemesince talep aşılarak satışın durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin şikayet olarak esasının incelenmesi isabetsizdir....
Kördere Sokak No:674/1 Kaş/ANTALYA" adresine yapılan 3. tebligatın da geçersiz olduğunu, müvekkilinin bu adresten hiçbir zaman ayrılmadığını, müvekkilinin bu usulsüz tebligatları, davalı vekilinin 01/09/2022 tarihinde araması ile öğrenildiğini, ayrıca takibe dayanak tahliye taahhütnamesinin boş olarak imzalandığını, sonradan doldurulan taahhütnameyi kabul etmediklerini iddia ederek usulsüz tebligatın tebliğ tarihinin 01/09/2022 tarihi olarak düzeltilmesini, takip dosyasına verdikleri itiraz dilekçeleri doğrultusunda takibin durdurulmasını talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: İcra dosyasının incelenmesinde ;davalı-alacaklının davacı borçlu aleyhine 21.911,33- TL alacağa ilişkin olarak ilamsız takip yaptığı, borçlu adına çıkartılan ilk ödeme emrinin adreste tanınmadığından bahisle iade edildiği, bunun üzerine TK 21/2 maddesine göre çıkartılan tebligatında 24.05.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından icra dosyasına 03.09.2021 tarihinde itiraz dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır. Dava ; usulsüz tebliğ nedeniyle şikayete ilişkin olup, usulsüz tebliğ şikayetinin öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde yapılması zorunludur....
Davalı borçlu şirket temsilcisi tarafından 24.08.2012 günlü dilekçe ile 05.06.2012 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin usulsüz olduğunu ileri sürerek usulsüz tebligatın iptaline karar verilmesini, itiraz üzerine de icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini istemiş olup davalının şikayet dilekçesinin harçlandırılmak suretiyle ayrı bir esasa kaydedilip usulsüz tebligatın düzeltilmesine ilişkin bu şikayet sonuca bağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18/02/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Eskişehir 4....
Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka bâtıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E. - 1991/344 K. sayılı kararı). Tebliğ işleminin usulsüzlüğü şikayetinin yasal dayanağı, İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca, takipten haberdar olunduğu tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu nedenle, mahkemece, öncelikle borçlunun, takibi öğrenme tarihine göre şikayetin, yukarıda anılan maddede belirtilen yasal süre içinde yapılıp yapılmadığının tesbiti gerekir....
İcra Dairesi'nin 2018/10540 E sayılı dosyasından başlatılan takip kapsamında davacıya birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderildiğini ancak her üç haciz ihbarnamesinin de tebliğinin usulsüz olduğunu, zira muhatabın tevziat saatlerinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tebliğ memuru tarafından araştırılmadığını, davacının köyde olması sebebiyle ve 3- 4 ay köyde kalıyor olması sebebiyle tebligatların iade edilmesi gerekirken TK 21/1 maddesine göre tebliğ edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, usulsüz tebligattan 15/11/2019 tarihinde haberdar olunduğunu, icra müdürlüğüne itiraz dilekçesi sunulmasına rağmen itirazın süresi içerisinde yapılmadığından bahisle reddedildiğini beyan etmiş, usulsüz tebliğ işlemi nedeniyle birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin 15/11/2019 olarak kabulüne, itirazın süresi içerisinde olduğunun tespitine, davacı hakkındaki haczin durdurulmasına, davacı hakkındaki takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Şikayet dilekçesinde öğrenme tarihinin belirtilmemesi halinde ise, en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Öğrenme tarihinin aksi ise ancak, yazılı belge ile ispatlanabilir. T.K 10. maddesi uyarınca borçlunun bilinen son adresine çıkarılan tebligatın T.K 21. maddesi uyarınca tebliğ edildiği, mahkemece tebliğ işlemi usulsüz kabul edilerek tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verildiği, usulsüz tebligattan ve takipten en geç dava tarihinde haberdar olan davacı borçlunun bu tarihten itibaren İİK.nun 62. maddesi gereğince 7 gün içerisinde yasal itiraz hakkını kullanması gerektiği, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi hükmü karşısında davacıya bu konuda yeniden süre verilmesinin mümkün olmadığı, tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği, mahkemece de bu şekilde karar verildiği anlaşılmakla, istinaf başvurusunun HMK'nun 353- (1) b) 1) maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
İcra Hukuk Mahkemesinin 25/06/2020 tarih, 2020/80- 172 E.K. sayılı ilamı ile usulsüz tebliğ şikayetinin sübut bulmadığından reddine, kıymet taktirine itirazın ise süreden reddine kesin olarak karar verildiği, o kararda da belirtildiği üzere hem kıymet taktir raporunun hem de satış ilanının davacının yanında çalışan oğlu Sami Avcu adına tebliğ edildiği, ilk derece mahkemesince yapılan kolluk araştırmasına ve tebliğ işlemini gerçekleştiren posta memurunun tanık olarak alınan beyanına göre, kendisine tebligat yapılan Sami Avcu'nun davacının oğlu olduğu ve aynı zamanda davacıya ait iş yerinde çalıştığı, bu sebeple kıymet taktir raporu ve satış ilanı tebliğlerinin usulüne uygun tebliğ edildiği, süresinde kıymet taktirine itiraz edilmemiş olması sebebiyle icra müdürlüğünce satış işlemlerine devam edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, nitekim yukarıda açıklandığı üzere kıymet taktir rapor tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin şikayet ile birlikte kıymet taktirine itirazın Konya 4....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Şikayet dilekçesinde, şikayete konu usulsüz tebliğ işlemine muttali olma tarihinin 19.11.2015 olarak bildirilmesine, şikayet tarihinin 24.11.2015 olmasına ve mahkemece, borçlunun usulsüz tebliğ işlemine muttali olma tarihinin 19.11.2015 olarak kabul edilmesine rağmen hüküm kısmında öğrenme tarihinin 19.12.2015 olarak yazılması maddi hataya müstenip olup, mahallinde her zaman düzeltilebilecek olduğununun anlaşılmasına, temyiz dilekçesinin içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz...