Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12- 258 E., 91/344 K. sayılı kararı). Somut olayda takip dosyasının yapılan incelemesinde, şikayetçinin şikayet dilekçesinde usulsüz olduğunu belirttiği ödeme emri tebliğ işleminden sonra 05.08.2014 tarihinde taşınmaz haczine ilişkin 103 davet kağıdının ve 25.11.2014 tarihinde kıymet takdirinin tebliğ edildiği görülmüş olup, 103 davetiyesi ve kıymet takdirine yönelik tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğuna dair bir iddia ve şikayet olmadığı anlaşıldığından, şikayetçinin en geç 25.11.2014 tarihinde takipten ve tebliğlerden haberdar olduğunun kabulü gerekir....

Şikayetçi mirasçılar, takipten muttali oldukları tarihe göre yasal süresi içinde başvurmuş olmaları halinde, murislerine yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu iddiasında bulunabilirler. Mirasçılara tebliğ edilen kıymet takdiri raporu tebligatları yok hükmünde olduğuna göre mirasçıların takibe en geç şikayet tarihinde muttali olduklarının kabulü gerekir. Şikayetçilerin, şikayet tarihi itibariyle, murislerine yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü iddiasının yasal yedi günlük sürede ileri sürüldüğü anlaşılmıştır. Mahkemece, muris adına tebliğe çıkarılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu iddiası yönünden değerlendirme yapılarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekir. O halde mahkemece, başvurunun yukarıdaki açıklanan ilkeler ışığında incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

    - K A R A R - Şikayetçi vekili, sıra cetvelinde yer alan üç dosyanın ihtiyati haciz kararı ile açıldığını ve kesin haciz tarihlerine göre sıralama yapıldığının belirtildiğini, usulsüz tebligatlar nedeniyle kesin haciz tarihlerinde hataya düşüldüğü gibi, yapılan işlemin takip hukukuna da aykırı olduğunu, sıra cetvelinde birinci sırada ve ikinci sırada yer alan şikayet olunanın takip dosyalarında yapılan tebligatın ....isimli kişiye yapılması nedeniyle usulsüz olduğunu, usulsüz tebligatlara göre oluşturulan kesinleşme tarihleri baz alınmak sureti ile sıra cetvelinin oluşturulduğunu, usulüne uygun tebligatın bulunmadığı bu iki dosyada tebliğ ve kesinleşme tarihlerinden söz etmenin hukuken mümkün olmadığından şikayete konu sıra cetvelinin de hukuki kıymetinin bulunmadığını ileri sürerek, şikayet olunan dosyalarının sıradan çıkarılmasına, bir an için aksinin düşünülmesi halinde ihtiyati haciz olduğundan alacağın garameten dağıtılmasına karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince ''10.09.2021 tarihli bilirkişi raporunun 28.09.2021 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının kıymet takdir raporu tebliğ işleminin usulsüzlüğünü şikayet konusu yapmadığı dolayısıyla anılan tarih itibariyle borçlunun takibe muttali olduğu ve yedi günlük şikayet süresinin geçirildiği anlaşıldığından şikayetin reddine'' dair karar verildiği görülmüştür....

      Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki ödeme emri tebligat işleminin usulsüz olduğuna dair şikayet uyuşmazlığından dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine, borçlunun malları üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. Kararın şikayet edilen alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesinin 13.04.2022 Tarihli kararı ile şikayet edilen alacaklının istinaf başvurusunun süresinde olmadığından istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....

        Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; İlk derece mahkemesince de belirtildiği üzere, davacı borçluya ödeme emrinin muhatabın çarşıda olması sebebiyle TK'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmış ise de, davacı borçlunun tebliğ tarihinden bir gün önce 13/09/2022 tarihinde hastaneye giriş yaptığı, tebliğ tarihinden bir gün sonra 15/09/2022 tarihinde hastaneden çıkışının yapıldığı, buna göre davacının tebligatın yapıldığı 14/09/2022 tarihinde hastanede bulunduğu, tebliğ evrakında çarşıda bulunduğu ibaresinin gerçeği yansıtmadığı, bu haliyle ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince şikayetin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

        Yine borçluya çıkartılan satış ilanı tebligatı incelendiğinde, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine uygun olmadığı gibi, tebligatta Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde öngörülen; "Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın TK'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması"na dair meşruhat da bulunmadığından TK.nun 21/2. maddesine göre de usulsüzdür. İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi olup, borçlu vekiline satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi de aynı hukuki sonuçları doğurur....

          Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve bu tarihe göre icra dosyasına yapılan itirazın süresinde olması nedeniyle takibin durdurulması için icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Borçlu vekili, öğrenme tarihi olarak 31/07/2014 tarihini bildirdiğine göre 11/08/2014 tarihinde 7 günlük şikayet süresi geçirildikten sonra mahkemeye başvurulduğu anlaşılmaktadır....

            Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve bu tarihe göre icra dosyasına yapılan itirazın süresinde olması nedeniyle takibin durdurulması için icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Borçlu vekili, takip dosyasına 06/08/2014 tarihinde itiraz ettiğine göre 09/09/2014 tarihinde 7 günlük şikayet süresi geçirildikten sonra mahkemeye başvurulduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddi gerekir iken kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

              Borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine dair başvurusu İİK'nun 16. maddesi uyarınca şikayet mahiyetinde olup, 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden itibaren başlar ve hak düşürücü niteliktedir. Somut olayda, ödeme emrinin borçlu ...'e 05.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin cevap dilekçesinde ve temyiz talep dilekçesinde de belirttiği gibi, Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/967 D. İş sayılı dosyasına borçlular vekilinin 07/01/2015 tarihli itiraz dilekçesinde İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün 2014/36480 Esas sayılı dosyası ile borçlular hakkında yapılan takipten haberdar olduklarını beyan ettikleri görülmüştür. Dolayısıyla usulsüz tebligat şikayetinde bulunan borçlu vekili 07.01.2015 tarihinde tebligattan haberdar olup, şikayet yasal 7 günlük süreden sonra 06.02.2015 tarihinde yapılmıştır....

                UYAP Entegrasyonu