Her ne kadar takip dayanağı belgenin kambiyo senedi vasfını taşımadığı davacı tarafça iddia edilmesine rağmen mahkemece bu şikayet yönünden olumlu yada olumsuz bir değerlendirme yapılmamış ise de usulsüz tebliğ işlemine ilişkin şikayet süresinde olmadığından dairemizce bu şikayet hakkında re'sen bir değerlendirme yapılmamıştır. Dairemizce yapılan değerlendirmeler neticesinde; HMK.nın 355.maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun resen nazara alınabileceği, dosya kapsamı, mevcut delil durumu dikkate alındığında, şikayetin İİK.nun 16/1.maddesi kapsamında 7 günlük hak düşürücü sürede yapılmaması nedeniyle reddine ilişkin kararda mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediği anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK.'...
Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca, borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Somut olayda, .. İcra Müdürlüğü'nün 2012/ 1673 Esas sayılı dosyasından borçlu adına 24/06/2013 tarihinde ödeme emrinin, 29/01/2014 tarihinde ise hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu vekili ise şikayet dilekçesinde, sadece 24/06/2013 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, açıkça şikayet konusu yapılmayan 29/01/2014 tarihli 103 davetiyesi tebliğ işlemine göre 13/01/2015 tarihinde yapılan başvuru, yukarıda açıklanan yasa hükmünde öngörülen 7 günlük şikayet süresinden sonradır....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16.maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, icra dosyasından davacı 3. Kişi adına çıkarılan 89/1. Haciz ihbarnamesinin 01/07/2022 tarihinde, 89/2. Haciz ihbarnamesinin 15/08/2022 tarihinde, 89/3. Haciz ihbarnamesinin ise 02/09/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacı 3. Kişi tarafından 89/2. Haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülerek tebliğ tarihinin 23/09/2022 olarak düzeltilmesinin talep edildiği, davacı 3. Kişinin şikayet dilekçesinde 89/3. Haciz ihbarnamesinin tebliğ işlemine yönelik usulsüz tebliğ şikayetinde bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda davacı 3....
Borçlunun tahsil harcı ve vekalet ücreti hesaplanmasına ilişkin iddiası ve ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik başvurusu İİK. nun 16.maddesine dayalı şikayet olup, çek tazminatından sorumlu olmadığına dair iddiası İİK. nun 168/5.maddesi kapsamında borca itirazdır. Takibe konu borcun bir kısmının ihtiyati haciz sırasında haciz baskısı altında ödenmesi ve kalan miktarında itirazi kayıtla ödenmiş olması, şikayet ve itirazdan açıkça feragat edilmediği sürece esaslarının incelenmesini engellemez. O halde mahkemece borçlunun tahsil harcı ve vekalet ücretine ilişkin şikayetinin esasının ve ödeme emri tebliğ işlemine yönelik şikayetlerinin esası incelenerek, tebliğ işleminin usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde ise çek tazminatına yönelik borca itirazın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi isabetsizdir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Ödeme emrinin davacı borçluya 01.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 04.04.2019 tarihinde icra müdürlüğüne itiraz dilekçesi vererek bu tarihte tebliğ işlemini öğrendiğinden yasal 5 günlük süre geçirildikten sonra 09.07.2019 tarihinde açılan davanın süre aşımından reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile tebligatın usulsüzlüğü ve kambiyo hukukuna ilişkin şikayetinin reddine, verildiği anlaşılmıştır....
San ve Tic. Ltd. Şti'nin ayrı ayrı borçlu taraf olarak yer aldığı görülmektedir. Tüzel kişiliği, dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmayan adi ortaklığın, düzenlenen takip talebi ve ödeme emrinde taraf olarak gösterilmediği gibi adi ortaklığa yönelik takip işlemi yapılmadığı görülmüştür.” denilmiştir.) Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Ancak, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından lehtar olarak gösterilemeyeceğine dair dava sebebi kambiyo hukukuna ilişkin şikayet niteliğindedir.Yine, keşidecinin ( adi ortaklığın ortağı)-borçlu T1 olduğu, lehtarın adi ortaklık olduğu kabul edilirse bu defa borçlu ile lehtarın aynı kişi olacağı, iddiası alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesine ilişkin kambiyo hukukuna dair şikayet niteliğindedir....
GEREKÇE: Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte borçlu vekilince ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle şikayette ve kambiyo hukukuna ilişkin şikayette bulunulmuş olup ilk derece mahkemesince şikayetin kısmen kabulü kısmen reddi ile, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin ıttıla tarihi olarak bildirilen (tashihen) 23/07/2018 olarak düzeltilmesine, Kambiyo hukukuna ilişkin şikayetin reddine, şikayet eden (davacının) tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davalı (alacaklı) vekili süre tutum dilekçesiyle istinaf yasa yoluna başvurmuş olup, mahkemenin gerekçeli kararı davalı vekiline 02.06.2019 tarihinde tebliğ edildiği halde davalı vekilinin süresinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunmadığı, süre dolduktan sonra 17.06.2019 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır. HMK'nun 355. maddesindeki; “inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Somut olayda; davacı borçlu dava dilekçesinde, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve davalının takip hakkı bulunmadığına ilişkin şikayetleri ile birlikte imzaya ve borca itirazlarını da ileri sürmüştür. İcra dosyası incelendiğinde, davacıya gönderilen ödeme emrinin bila tebliğ iadesi üzerine, mernis adresine TK'nın 21/2.maddesine göre gönderilen ödeme emrinin usulüne uygun olarak davacıya 20.05.2022'de tebliğ edildiği, UYAP sisteminden yapılan araştırmada evrak işlem kütüğü kayıtlarına göre de davacının takipten en geç 17.06.2022 tarihi itibariyle haberdar olduğu halde usulsüz tebliğ şikayetini 07.11.2022 tarihinde 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra ileri sürdüğü, kambiyo takibine yönelik şikayetin, imzaya ve borca itirazın da yasal 5 günlük süre geçtikten sonra ileri sürüldüğü anlaşıldığından, Mahkemece davanın süreden reddine karar verilmesi isabetlidir....
Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 21.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal beş günlük süreden sonra 01.06.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak takibe konu senedin kambiyo vasfında olmadığına yönelik şikayet ile birlikte imzaya ve borca itirazda bulunduğu, başvurusunda usulsüz tebligat şikayetinde de bulunmasına rağmen mahkemece bu husus gözardı edilip imzaya itirazın esastan incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir. Mahkemece, öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılmalıdır. Ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiği sonucuna varılması halinde diğer şikayet ve itirazların süre yönünden reddi, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun tespiti halinde ise, TK'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi düzeltilerek, buna göre şikayet ve itiraz süresinde ise işin esasının incelenmesi, aksi takdirde istemin süreden reddi gerekir....
Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazına 11.08.2014 tarihinde tapuda haciz şerhi işlendiği, İİK'nun 103. maddesine ilişkin davetiyenin borçluya 27.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde 103 davetiyesi tebliğ işlemine yönelik bir tebligat usulsüzlüğü iddiasının bulunmadığı, icra mahkemesine yapılan meskeniyet şikayeti başvurusunun ise 24.08.2015'te olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; şikayete konu taşınmazın haczedildiğine ilişkin olarak borçluya tebliğ edilen 103 davetiyesi tebligatının usulsüz olduğuna ilişkin bir iddia bulunmadığından bu tebliğ işleminin usulsüz olduğu mahkemece resen gözetilemeyeceği gibi, borçlunun şikayet dilekçesinde ileri sürmediği 103 davetiyesi tebliğ işlemine ilişkin usulsüzlük iddiasını temyiz aşamasında ileri sürmüş olması da, şikayet konusu yapılmayan hususların temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabi olduğundan sonuca etkili olmayacaktır....